22 Kasım 2011 Salı

KEŞAN’DA İŞLER SÖZDE YÜRÜYOR…

Eğri oturup, doğru konuşmak lazım. Öyle lafı da çok uzatıp, eveleyip gevelemeden…
Şunu anladım ki (biraz geç oldu!) yazarken de ima etmek yerine, direkt ifademi açıkça yazmam gerekiyor… Yoksa kimse üstüne almıyor… Alsa bile kıvırıp duruyor… Anlayanlar anlıyor da esas anlaması ve icraata başlaması gerekenler yan çizip duruyor, ya da üstüne bir bardak soğuk su içiyor!
Geçen hafta içinde 10 günlük meteoroloji raporunu vermiştim… O günden sonra da sıcaklıklar düştü, hava hafiften serinlemeye başladı… Kar yağışı da kapıda… ‘Bugün-yarın yağarım’ diyor…
Bizim yöneticiler ne yapıyor? Mülki amirimiz toplantı üzerine toplantı… Sonuç; Keşan Kaymakamlığı’na bir toplantı masası kazandırdık! O masa olmasaydı, ne toplantı yapılabilirdi, ne de Keşan’ın stratejisi hazırlanabilirdi! Şimdiye kadar Keşan’ımızda görev yapan kaymakamlarımızın geniş bir toplantı masaları olmadığı için de Keşan’daki işleri bir türlü yoluna koyamadı!
Keşan Belediye Başkanımız Mehmet Özcan, topu sürekli devletimin tarafına atıyor… Sayın Başkanımız ‘Ben görevimi yapıyorum, yetkim bu kadar, iş devlette bitiyor’ diyor… Bizim devlet ayağı ne yapıyor? ‘Aman yatağım sıcak, yorganım var, personel açığı var, belediye ödüyor, ben çalıştırıyorum’ hesabı, kulağının üstüne yatıyor… İki gözünden birini kör edip, birini de ara sıra açıyor…
Sonuç mu; Hacivat’la Karagöz misali, onlar oynuyor, biz Keşanlılar seyrediyoruz…
Sayın Kaymakamım, sizin görev süreniz 5-10 gün sonra biter, ‘Keşan’da güzel günler geçirdim’ der, çeker gidersiniz. Ancak Keşan bizim Keşan ve bizden sonra da evlatlarımız, torunlarımız yaşayacaklar… Sayın Belediye Başkanım, siz daha bizimle kalacaksınız, Allah hepimize ömür verirse Keşan’da daha uzun yıllar yaşamanın hesabını yapıyoruz… Ancak bu Keşan’da mı? Belki size göre her şey yolunda, aksi giden bir şey yok, ortalık güllük gülistanlık… Ama bana ve benim gibi düşünen birçok insana göre Keşan güllük gülistanlık değil. Birileri içten içe Keşan’ımızı fethetmeye çalışıyor… Siz buna zemin hazırlarken, Kaymakamımız da gözlerini kapatıyor… Sonra da günah keçisi emniyet mensupları oluyor…
Ne yapalım, hepinizin başına bir polis memurunu mu dikelim… Uyarı cezası (bu cezanın da kanunda ne kadar hükmü ve geçerliliği var ya da böyle bir ceza var mı, bir ara ilgili kurum açıklamasını yapsın) verelim, olmadı ceza keselim, Meclis’te görüşelim, üstüne bir çizgi çizelim, sen sağ ben selamet…
Keşan’daki sorunlar öyle dünya meselesi değil Sayın Kaymakamım… Ülkeyi yönetenler, 3-5 günde kararlar alıp, icraata geçiyorlar… Keşan’da bir karar almak için 5 ay üst üste toplantı yaparsak, ne toplantı yaptığımız kişiler sorumlu bulundukları alanda verimli olabilir, ne de size, dolayısı ile Keşan’a bir verim katabilir. Bir atasözü vardır hani ‘Nerde çokluk, orda b…luk…’ diye… Her kafadan bir ses, ayrı fikir, ayrı düşünce, tabii ki ortaya bir sonuç çıkmaz. Bir kişinin yapabileceği işi de ‘maksat muhabbet olsun’ diye 5 kişiye bölerseniz, o bundan, şu ondan, öbürü berikinden beklerken, hiçbir iş yolunda yürümez. Düne kadar 3 kişiyle idare edilen Keşan Kaymakamlığı, bugün ürkütsek sayılmaz! Keşan Kapalı Cezaevi’ne girişte bile bu kadar personelle haşır neşir olunmuyor… Yıllarca bir Mustafa, bir Onur ve bir Ömer’le yürüdü bu işler… Hem de tıkır tıkır… Ne bir iş aksadı, ne de icraat; ne gocunan oldu, ne de canı sıkılan; ne işi yarıda kalan oldu, ne de cevabını alamayan; ne asık surat gördü, ne de ters bir cevap…
Anlayacağınız Keşan’da işler ‘sözde’ yürüyor… Ne devlet tarafı, ne de yerel yönetim üstüne vazife almıyor… Alsa bile işine geldiği gibi uyguluyor… Her ne hikmetse her şey lehlerine sonuçlanıyor…
Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, Keşan Belediye Meclisinin 18 üyesi ve 2 Belediye çalışanı hakkında, Erikli Sahili’ndeki arsaların satış vaadi sözleşmesi ile devredilmesinden dolayı “Belediyeye haksız menfaat sağlamak” iddiasıyla açılan dava da 1 ay içinde yapılan 2 oturumda beraatla sonuçlandı… Ben bir nafaka davasının sonuçlanması için 7 yıl bekledim… Meğer bizim avukat ve hakimler neymiş de haberimiz yokmuş! Demek istenilirse ve ‘haksız çıkar(!)’ yoksa işler tıkır tıkır yürüyormuş… Bu arada İçişleri Bakanlığının müfettişleri de Erikli Sahili’ni o kadar çok beğenmişler ki, dört gözle bakıyorlarmış ‘hep teftişe gelelim!’ diye…
Keşan bizim Keşan… Arkadan gelecek nesile böyle bir Keşan mı teslim edeceğiz? Kaymakam, görevi dolar alıp başını gider; Belediye Başkanı 2,5 yıl sonra süresi biter koltuğu devreder; mekancılar Keşan’ı fetheder; Keşanlı erkekler bastıkları paraların, batırdıkları mülklerinin tımarhanede hesabını yapar; geriye kalanlar da Keşan’ın girişine asılan ‘Pavyonlar Kenti Keşan’ın tabelasına bakıp bakıp dururlar…
Şimdilik bu kadar… Ancak devamı gelecek… Ara ara soğuk soğuk esecek… Ancak tipiye tutulursak, etkisi uzun sürecek…
Yazmaktan da bir çekincem yok… Bazıları ‘korkmuyor musun?’ diye mırıldanıyor… ‘Sıkacaklar bir gün topuğuna!’ diye fısıldıyor. Ne korkacağım, benim bildiklerimi bütün Keşan biliyor da hani ‘sıcak ilişkiler(!)’den dolayı yutkunup duruyor… Konuşanlar da ‘terbiyesiz!’ oluyor… Hem İlçe Emniyetimiz ne güne duruyor… Bir gazeteciyi himayeleri altına mı alamayacaklar? Yeter ki yetkiyi alsınlar ve önlerine birileri geçip ‘dur’ demesin. Yoksa bizim Keşan’daki polisler, yerin dibine girsen bulup, ipini çekerler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder