27 Kasım 2011 Pazar

CEMİYETLER BİTTİ, DAVULLAR BAŞLADI!


Keşan, gürültü kirliliğinden bir türlü kurtulamayacak… Ramazan ayı girene kadar Keşan halkı 155 Polis İmdat Hattı’nı aramaya, polis ekipleri de sokak düğünlerini sonlandırmaya bıkmıştı… Tam bir ‘oh’ çekmeye hazırlanıyorduk ki, bu sefer de Ramazan davulcuları yakamızı bırakmadı…
Yıl 2011… Keşan; Avrupa’ya açılan medeniyet kapısı… Güya! Ancak biz hâlâ Ramazan davulcuları ile sahur yapılmayacağını idrak edemedik… Anlarım; gelenektir, görenektir, örf ve adettir... Tabii ki geleneklerimizi yaşatacağız… Ancak saat 04.12’de biten imsak vakti için 02.15’te davul sesiyle uyanarak mı? Hangimiz sahur sofrasında 2 saat oyalanıyoruz? Samimi olalım ve örf ve geleneklerimize sığınmayalım…
Zaten hava sıcaklığı normalin üzerinde seyrediyor ve Ramazan ayında oruç tutan vatandaşlarımızın birçoğu sıcaktan uyuyamadıkları için geç saatlere kadar oturuyor, yemeğini yiyor, ertesi gün mesai yapacağı için yatarak, uykusunu almak istiyor. Ancak saat 02.15’te başlayıp 04.00’e kadar sokaklarda gezen davulun sesinden de uyuyamıyor…
Daha erken yatıp, saatini 03.15’e kuran vatandaşlar ise yine malum davul sesi nedeniyle 1 saat önce uyanmak zorunda kalıyor ve sinir harbi yaşıyor. Çünkü bu vatandaşlarım da ertesi gün mesai yapacak ve 1 saat fazla uyumaları hem sağlık, hem de mesai yapıyor olmalarından dolayı önem arz ediyor… Oruç tutmayan ya da tutamayanlar içinse davulun sesi ‘Azrail geldi… Aç kapıyı’ gibi bir şey oluyor…
Bu yazımı ‘Müslümanlık bitmiş’, ‘Ramazan’a saygı kalmamış’ gibi algılayanlar olursa hiiiç umurumda değil… Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış… Keşan’da 54 bin nüfus varsa, onu bunu bilmem ama en az 40 bini benim gibi düşünüyor…
Eskidenmiş o davulcularla sahura kalkmak. O zamanlar daha çalar saat bile icat edilmemiş… Edilmişse bile bizim memlekete yolu düşmemiş… Ailenin 6 ferdinden 5’i de sabah işe gitmiyormuş… Yokluk, yoksulluk, sefalet diz boyu değilmiş… Evin reisi çalıştı mı, ailesini geçindirirmiş… O devirler kapandı artık… Şimdi 5 kişilik aileden 4’ü çalışıyor ve sabah erken kalkıp, yol alıyor. 3 gün üst üste geç kalırsa da kapının önüne koyuluyor…
Bu Ramazan ayına da böyle başladık, bu saatten sonra da bir şey yapılacağını beklemiyorum. Zaten hangi soruna çare bulundu ki, buna da bulunsun! Vatandaş da kim oluyor… Üç beş kişi karar veriyor, arkadan sürüler otlayıp duruyor.
Türkiye’de 73 milyon koyun! Keşan’da 54 bin! Var mı fark? Tabii ki yok… Güdülelim bakalım nereye kadar…
Çok zor ya bu işleri yoluna koymak… Dünya meselesi! Alt tarafı alırsın davulcuları karşına ‘vatandaş şikayetçi’ dersin, ‘sizin Ramazan hasılatınız nedir?’ diye sorarsın. Hatta gönüllü vatandaşlar bile ‘biz bahşişimizi peşin verelim, yeter ki gürültü kirliliğinden mağdur olmayalım’ diyeceklerdir.
Ama zor bu işler beya… 30 davulcuyu toplayacaksın, karşına alıp konuşacaksın, izahını yapacaksın… Ne gerek var… Güdüyoruz bizim koyuncukları, düzen bozulur mu şimdi!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder