15 Mayıs 2015 Cuma

KEDİ OLALI BİR FARE TUTTU AMA O DA BOŞ ÇIKTI!..


   Vallahi güleyim mi ağlayayım mı bilemedim!.. Şu Keşan’a aklıselim yöneticiler ne zaman gelecek diye sabırla beklemekteyim!.. Elbet bir gün kırmızı kar yağacak inşallah!..
   Evet bugün Keşan Kent Konseyi toplantı düzenleyecek ve Sanayi Kavşağı’nı gündeme taşıyacak... Bu toplantıya katılmak çok isterdim ama akşamüzeri yapacağım yolculuk nedeniyle maalesef katılamayacağım... Ben de hazır toplantı başlamamışken, belki Kent Konseyi üyelerinin kulağına gider diye, bari köşe yazısı yazayım dedim...
   Merak ettiğim konu ise, acaba Kent Konseyi Sanayi Kavşağı’ndaki hangi sorunu gündeme taşıyıp, tartışmaya açacak... Üstgeçit yapılmasıyla ilgili proje ise geçmiş olsun!.. Sanayi Kavşağı’ndaki çalışmalar bitti bitecek... Geriye bir yeşillendirmesi kalıyor kavşak içlerindeki... Herhalde Kent Konseyi, Keşan Belediyesince kavşak içlerine lale mi, papatya mı yoksa menekşe mi ekilmesinin istendiğini tartışma konusu yapacak!.. Görünen o ki, kavşakta en önemli sorun yeşillendirme çalışması gibi görünüyor şu anda!.. Anlayacağınız Kent Konseyi fare olalı bir kedi tuttu ama o da boş çıktı şansına!.. Ama ben yine de bir şans vereceğim Kent Konseyi’ne... Hazır bir toplantı düzenliyorsunuz ve ilgili herkesi bu toplantıya davet ediyorsunuz, size bu mübarek Miraç Kandili gününde veriyorum malzemeyi elinize... Hem işe yaramış olursunuz hem de sevap kazanmış...
   Keşan Belediyesinde çalışan işçi kardeşlerimiz yine dertli yine çaresiz... 4 aydır maaşlarını alamıyorlarmış... Sorun bakalım Keşan Belediyesine ne zaman ödeyecekler bu işçi kardeşlerimizin maaşlarını... Ota b.k’a sponsor olurlar, gelen geçeni doyururlar, önüne gelene hediye yağdırırlar ama işçisine gelince koklatmazlar!.. Bi hesap soruverin Kent Konseyi olarak eğer yiyorsa!..
   Bir de İstanbul’dan bir vatandaşımız aradı beni geçenlerde... Asri Mezarlık’tan yıllar önce ailesi adına arsa satın almış ama şakır şakır parasını vergisini ödediği halde aile mezarlığı ikiye bölünmüş ve bir başkasına verilmiş... Hem bu konuda halkı bilgilendirin hem de ‘aile mezarlığımız hazır, parasını verdik, tapusunu aldık, vergisini ödüyoruz’ deyip de içi rahat olanları da uyarın... Bir gün Allah gecinden versin bir yakınları ölüp nasılsa aile mezarlığımız var deyip, kendilerini garantide sanmasınlar... Belki şu anda satın aldıkları o mezar yerinde başkaları yatıyordur!..
   Evet sevgili Kent Konseyi üyeleri... Bu mübarek günde size iki tane mübarek konu buldum işte!.. Hem faydalı olacak hem de sevap kazanacağınız iş her zaman çıkmaz önünüze böyle... Hem diriyi sevindirmek hem de ölüyü mezarında rahat uyutmak için bu fırsatı değerlendirmenizi tavsiye ederim bu mübarek günde...
   Tekrar tüm Müslüman aleminin mübarek Miraç Kandili’ni kutlar; Keşan Belediyesi tarafından diri olan işçilerinin sevindirilmesi, ahiret alemine göçecek hemşehrilerimizin de kabirlerinde rahat uyumalarını sağlamalarını dilerim...




13 Mayıs 2015 Çarşamba

SANAYİ KAVŞAĞI’NA HAVAALANI YAPILACAK!..

    Geçenlerde yolum düştü Sanayi Kavşağı’na... Keşke düşmez olaydı!.. Hani başkası söylese inanmazdım... Kavşak’ta ki çalışmalar bitti, bitecek... Ne üstgeçit var ne de altgeçit!.. Hemen eve geldim ve ne olur ne olmaz diye sakladığım 29 Nisan 2015 tarihli yerel gazeteleri bir daha karıştırıp, AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Mercan’ın, ‘Sanayi Kavşağı Üstgeçitli olacak’ başlıklı haberini tekrar tekrar okudum... Sayın Mercan, ısrarla üstgeçit olacağını vurguluyor, hatta Edirne Valisi Dursun Ali Şahin’le yaptığı yazışmayı da belge olarak sunuyordu demecinde... Sayın Mercan’ın bu demecinin üzerinden 1 buçuk ay geçiyor ve vazgeçildiği yönünde de bir haber de yer almıyor gazetelerde... Ancak gördüğüm o ki, Sanayi Kavşağı’ndaki düzenleme bitti bitecek... Eskisine nazaran biraz daha genişletilmiş, yüzü gözü boyanmış, allanmış pullanmış!.. Başkada hiçbir şey yok eskisinden farklı olarak... Desenize; yazık oldu Sanayi Kavşağı’na yandı Enez ve Destek Kıtaları kavşakları!.. Gelibolu yönünden gelen araçlar Destek Kıtaları Kavşağı ve Enez Kavşağı’ndan direkt geçerken, Sanayi Kavşağı’na geldiğinde ışıklara takılacak... Ve önümüzün de yaz sezonu olduğu düşünüldüğünde, trafik yoğunluğu gözönüne getirildiğinde belki de üst ve altgeçitli kavşaklar bile araçla dolup taşacak... Bunları kısmetse birkaç ay sonra hep birlikte yaşayıp, göreceğiz... Bu kerametin gerçekleşmesi için fazla bir süre beklemeyeceğiz anlayacağınız...
   Ancak benim takıldığım konu, hâlâ -Sanayi Kavşağı’nda üstgeçit olmayacak- şeklinde bir açıklama yapılmaması... Sakın ola yapılan kavşak düzenlemesi bozulacak ve tekrar düzenleme yapılacak diye aklınıza bir delilik gelmesin!.. Bu olsa olsa; 7 Haziran Genel Seçimleri için -siyasi propaganda deliliğidir!- 7 Haziran hele bir gelsin geçsin de bakalım Sanayi Kavşağı’nın adı bile anılmayacaktır... Bu saatten sonra ancak Sanayi Kavşağı yanına bir havaalanı yapılır, ışığa takılmak istemeyen araçlar için özel sefer düzenlenir ve Enez Kavşağı’na kadar hava yoluyla taşınır!.. Yoksa Sanayi Kavşağı’na üstgeçit yapılması sittin sene lafta kalır!.. Lakin Sanayi Kavşağı’nın kaderi ile oynayanların da elbet bir gün oyunları bozulur... İşin içine oyun girmeseydi daha en başında üstgeçitli olacaktı ve bu tartışmaların hiçbiri yaşanmayacaktı... Çünkü Sanayi Kavşağı da Destek Kıtaları Kavşağı ve Enez Kavşağı gibi üstgeçitli projelendirilmiş, ancak birilerinin işine gelmediği için pişmiş aşa su katarak, Sanayi Kavşağı’nın kaderini değiştirmişti... Suyu iyi katmış ki, pişmiş aşı bozmayı da iyi becermiş... Para para para, yokluğun bir dert varlığın da bela!.. Saygılarımla...




12 Mayıs 2015 Salı

Bİ FİRST LADY’ME Bİ ÇUCUĞUMA!..





    10 Mayıs 2015 Cumartesi günü yayımladığım “Allah Razı Olsun First Lady’den!..” başlıklı köşe yazımı sosyal paylaşım sitesi olan Facebook sayfamda da paylaştım... Paylaşmamla birlikte yorumlar yapıldı yazımın altına...
   Yazımda, Aşağı Zaferiye Mahallesi Merkez Kent Konutları önünden geçen yolun (Aynı zamanda tam karşısına yapılan yeni villaların önünden geçen) Keşan Belediye ekiplerince asfaltlandığını ve bunun da First Lady’ye Anneler Günü hediyesi olabileceğini düşündüğümü ifade etmiştim... Ne de olsa bu yol yıllardır çukurlarla dolu, asfalt toprak karışımı stabilize bir yol görünümünde iken ve hiçbir iyileştirme yapılmamışken, bu yıl asfaltlanmasını buna yordum doğrusu!..
   Ve bazı hemşehrilerimiz yorumda bulunmuş yazımın altına... Örnek verecek olursak;
   Vatandaş: Keşan’ı b...k götürüyor. Yağ fabrikasının olduğu yeri tabi ki First Lady yapıyor, hizmeti kendisine yapıyor. Sana bana mı yapacak. Avanta lavanta işler...
   Benden cevap: O halde First Lady’ye destek verelim!..
   Vatandaş: İnşaata faydasını çözemedim bu yolun... Evleri alanlar Gelibolu’ya mı gidip gelecek de onlar için yapıldı. Şahsi duygularla yapılan habercilikte bu olsa gerek..:)
   Benden cevap: Bir ev alırken, yoluna bakarsın, mevkisine bakarsın, komşuna bakarsın, bakarsın da bakarsın işte... Şahsi duygularla değil, toplumsal olayı gündeme taşıyan bir haber ama siz partizanlık duygusuyla yorumda bulunmuşsunuz!..
   Vatandaş: Yolu karayolları mı yapmış yoksa Keşan Belediyesi mi? Karayolları yaptı ise dönere kadar niye yapmamış merak ettim. Keşan Belediyesi yaptı ise birilerini kayırma adına yaptı herhalde ama yine de dönere kadar yapsaymış iyi olacakmış. Nasıl olsa aynı duaları alacaktı.
   Benden cevap: Keşan Belediyesi yaptı... First Lady’ye söyle dönere de villalar diksin, yol boydan boya asfaltlanır... Çözüm ben de değil, First Lady’de anlayacağın!..
   Vatandaş: Bize sırf hizmet için birkaç tane First Leydi lazım o zaman. Sayın başkanımız da bu hususta mücadelesini veriyordur.
   Benden cevap: Tam olarak neyi ima etmeye çalıştığını anlayamadım!..
                                                         *  *  *
   Şimdi sizlere diğer bir konudan bahsedeceğim... Erikli Sahili’nde yıkılan Pazar yerinin bir kısmına duvar örüldüğü ve Erikli Hotel’e bağlandığını bildirdi bazı vatandaşlarımız... Sözde yıkılan Pazar yeri yeniden yapılacak ve eski sahiplerine verilecekti... İddialara göre, birinin çocuğuna eğlence yeri açacaklarmış bir bölümüne... Hatta bu nedenle Yeşil Bar’a giden yolu bile kapatmışlar... Eski Pazar yerindeki dükkan sahipleri de hayal kursun; ‘yerlerimize yakında kavuşacağız’ diye... Size gelene kadar çocuğumuz var biline!.. Birilerine peşkeş çekeriz, çocuğumuzu da ortak ederiz!.. ‘Önce can, sonra canan’ demiş atalarımız... Bi First Lady’ye bi çucuğuma, Allah gözünüzü doyursun emi bu mübarek 3 aylarda... Garibanı rızkından eder ve hakkını yersen, ne edindiğinden ne de kazandığından hayır gelir bilesin...
   Yazımı; atalarımızın ‘Haydan gelen huya gider’ sözü ile noktalıyor ve Allah’ın kimseyi doğru yoldan ayırmamasını diliyorum... Saygılarımla...




10 Mayıs 2015 Pazar

ALLAH RAZI OLSUN FİRST LADY’DEN!..


 7 Mayıs 2015 tarihinde yayımladığım ‘Mars-Ay-Keşan!’ başlıklı yazımı okuyan bir hemşehrimiz aradı bugün... Hatırlarsanız bu yazımda, Keşan’a giriş noktalarına değinmiş ve hangi istikametten girilirse girilsin bütün yolların bozuk olduğunu ve eli yüzü düzgün bir yol bulunmadığını vurgulamıştım... Ancak bugün arayan bir hemşehrimiz Destek Kıtaları Kavşağı’ndan girildiğinde yolun kaymak gibi olduğunu ve çukur, çamur, toz namına bir şey kalmadığını müjdeledi... ‘İnanmam’ dedim... Çünkü ben kendimi bildim bileli Destek Kıtaları Kavşağı’ndan şehir merkezine girmek istediğinizde, Ferat Ağa Köprüsü’nü geçtikten sonra taa ki Keşan Teknik ve Endüstri Meslek Lisesinin önüne kadar çukurlarla doluydu yol... Anafartalar Caddesi de farklı değil ama nispeten daha azdı Merkez Kent Konutları önündeki yoldan... İki araç yan yana geldi mi kaçacak yer bulamıyor, mutlaka iki araçtan biri çukura dalıyordu... Göz boyamak için yapılan yama çalışmalarında bile tıkanmamıştı bu çukurlar... Hâl böyle iken hemşehrimizin verdiği bu müjdeye inanasım gelmemişti doğal olarak... ‘Git bir daha bak, yanlışın vardır!’ dedim... Eni konu gitti bu hemşehrimiz ve sonra ikinci müjde için aradı beni... ‘Vallahi Neşe Hanım yol kaymak, hatta araçla giremedim yolu kapatmışlar, zift döküyorlar’ dedi... Teşekkür ettim ve hem emin olmak hem de bilgi almak için birkaç hemşehrimizi aradım o bölgede ikamet eden... Hepsi de doğruladı asfalt çalışması yapıldığını ve yolun kaymak gibi olduğunu... Hâlâ işin içinde bir bit yeniği olduğundan da kendimi alamıyorum bu arada!.. Bir hemşehrimizi daha arayıp, içimdeki şüpheden bahsettim... ‘Üstüne bastın, ayağını kaldır!’ dedi... ‘First Lady'ye Anneler Günü hediyesi!’ diye de espri yaptı... İşte o anda benim jeton da yerini buldu!.. ‘Breh’ dedim kendi kendime... Yıllardır bir çukurun dahi tıkanmadığı yol, -First Lady'nin villaları sayesinde- asfaltlanarak kaymak gibi oldu... Madem keramet -First Lady-de ise, söyleyelim First Lady'ye de Keşanımızın bütün girişlerine diksin apartmanları, yollarımız da yapılır hiç olmazsa bu bahaneyle!..
   Keşan’da inşaat yapacaksan First Lady'den geçeceksin, işinin olmasını istiyorsan First Lady ile iyi geçineceksin, yolunun kaymak gibi asfalt olmasını istiyorsan da First Lady'nin apartman dikmesini bekleyeceksin!.. Allah razı olsun First Lady'den!.. First Lady'de olmasa, Keşan’ın ve Keşanlının hali duman vallah!.. 

9 Mayıs 2015 Cumartesi

AŞNA FİŞNELİ SEÇİM PRORAGANDASI!..


   Birçok kişi, 7 Haziran genel seçimlerine 1 aydan az bir süre kalmasına rağmen seçim havasına girilmediğini öne sürüyor... Sanki bir durgunluk varmış, seçim heyecanını yaşayamıyorlarmış... Siz öyle sanın!.. Ben ve evimin bulunduğu sokaktakiler öyle heyecan yaşıyor ki adrenalin son noktada!.. Siyasisiler bizim sokakta bir çalışıyor, daha doğrusu -çalıştırıyor- ki haldır haldır!... Nasıl mı? Bi anlatayım da dinleyiverin şahit olduğumuz bir durumu...
   6 Mayıs 2014 Çarşamba gecesi... Babamla evde oturuyoruz... Show Tv’de yayınlanan ‘yılanların öcü’ adlı diziyi izliyorum... Önce telefonum çalıyor, ben telefonla konuşurken ve karşı taraftan gelen sesten olayı dinerken aynı anda kapı da çalınca, kapıyı babam açmak durumunda kalıyor... Sonra babam bana işaretle, kapıya gitmemi söylüyor... Komşularımızdan bir tanesi de telefon etmek yerine kapıya gelmiş şahit olduğu bir duruma benim de tanıklık etmem için... Telefonu kapatıyorum ve işaret edilen, şu bizim umuma açık aşna fişne noktası olan trafoya bakmam isteniyor... Bir araç duruyor trafo binası önünde ve farları açık... Şoförü de koltuğunda... Hatta 1 ya da 2 kişi daha var aracın içinde... Ancak afişler yapıştırılmış aracın üzerinde... Belli ki siyasi propaganda yapılmak üzere süslenmiş araç... Beni dizimden eden komşularıma, ‘ne var bu araçta, park etmiş duruyor işte’ diyorum... Cevap olarak, ’45 dakikadır park halinde’ diyorlar... Ve park ettiği gibi de bir bayan ve bir erkeğin, trafo arkasına ilerlediğini söylüyorlar... Herhalde birebir siyaset yapacaklar diye düşünüyorum, ev ev gezip... Ancak trafonun arkasını gören bir komşumuz da, ‘yok yok o iki kişi trafo arkasında kritikteler!’ diye esprili bir dille yorum yapıyor... Uzaktan da olsa bir fotoğraf alıyorum aracın ve ben de herkes gibi beklemeye koyuluyorum... 45 dakikanın üstüne bir 45 dakika daha sonra, üstünü başını toparlayarak bir kadın ve bir erkek araca doğru yöneliyor, araca biniyor ve şoför gaza bastığı gibi gözden kayboluyorlar...
   Sonra eve dönüyorum ve seçim havasına girilip-girilmediğinin kritiğini yapıyorum... Bu seçim aracında görevlendirilenler ya da gönüllüler -işi bitirmiş!- diye düşünüyorum kendi kendime... Seçmene ulaşmışlar, propagandalarını yapmışlar, şimdi de kendi aralarında aşna fişne kritiği yapıyorlar!.. Vallah ne diyelim ki... Seçmenin neden heyecan yaşayamadığı belli... Heyecanı propaganda yapanlar yaşıyor(!), doğal olarak da seçmeni heyecanlandıracak güçleri kalmıyor!.. Hal böyle olunca da seçim süreci heyecansız geçiyor!.. Seçim heyecan istiyorsanız, Aşağı Zaferiye Mahallesi Yuvam Sokak’taki trafo binasını turlayın aşna fişneli bir seçim süreci yaşayın!.. Ha bu arada sayın milletvekili adayları... Sizi destekleyenleri ara sıra bir yoklayın... Heyecanı başkalarına mı yaşatıyorlar yoksa kendileri mi heyecan yaşıyorlar!..



7 Mayıs 2015 Perşembe

MARS-AY-KEŞAN!..



   Modern Keşan... Yaşanabilir Keşan... Belediyesinin dur durak bilmeden çalıştığı Keşan... Vallahi ben söyleyenlerin yalancısıyım!..
   Dün yerel gazetelere şöyle bir göz attım; -ne var ne yok- diye... Birden gözüme Keşan Belediyesinin asfalt ve taş döşeme çalışmalarına yönelik haber dikkatimi çekti... Derken İnternet sitelerine de haber düştü... Hatta ben kendi sayfamda bile paylaştım haberi... Ancak yanlış hatırlamıyorsam, yerel gazetelerden iki tanesinde haberin girişi, -şehrin pek çok noktasında vatandaşın daha modern bir Keşan’da yaşaması için çalışmalarını sürdüren Keşan Belediyesi, yol yapım ve düzenleme çalışmalarını da aynı hızla sürdürüyor- şeklindeydi... Haberin devamı zaten, diğer gazete ve İnternet sitelerinde aynı şekildeydi, çünkü Sayın Belediye Başkanımızın kendi ağzından ifadelerdi ve değiştirmek de mümkün değildi...  Sayın Başkanımız demiş ki: “Bütün çalışmalar daha modern bir Keşan yaratmak amacıyla yürütülüyor. Belediye olarak yol yapım ve onarımı konusunda sorumlu olduğumuz alanlarda üzerimize düşen çalışmaları bir bir gerçekleştiriyoruz. Bozulan yolların onarım çalışmalarını tüm şehre yayarak sürdürüyoruz. Vatandaşımızın rahat etmesi ve huzurlu bir ortamda yaşamaları için asfaltlama ve taş döşeme çalışmalarımız hızlı bir şekilde devam ediyor. Çalışmalarımız belirlenen program dahilinde sürecek.”
   Bu haberi okuduktan sonra Keşanımıza giriş noktalarını hayal ettim önce... Destek Kıtaları Kavşağı’ndan şehir merkezine girdiğimi düşündüm... Yıllardır çukur ve hendeklerle dolu!... Sakın şu anda yol yapım çalışması yapılıyor, o nedenledir diye kendinizi kandırmayın, bu yol; yıllardır hep böyle ve iki araç kazara karşılıklı rastlasa birinin cıvataları oynamadan geçiş yapamaz... Enez Kavşağı’nda giriş yapın, yine yolun hali ortada... Dörtyol Kavşağı’ndan giriş yaptınız, yan yollara girdiniz mi haliniz duman, Allah yardımcınız olsun, diğer yolların durumu da malumunuz... Anlayacağınız şehir merkezine girebileceğiniz eli yüzü düzgün bir yolumuz yok çok şükür!.. Sanki girdikten sonra değişen bir durum var mı? Yok tabii ki... Bol çukurlu, stabilize görünümlü, yamalı, bol bol da kasisli caddelerimiz... Adım başı kasis... Daha şehir merkezine girerken, hani yolculuklarda araba tutmasın diye içilen haplardan var ya, onu içtiyseniz mideniz bulanmadan varacağınız yere varırsınız... Yoksa yanınızda bir poşet bulundurmanızı tavsiye ederim... Şimdi hepimizin aşikare karşılaştığımız bu manzara karşısında, -vatandaşın daha modern bir Keşan’da yaşaması için çalışmaları sürdüren- ifadesi açıkçası bana abesle iştigal geldi!..
   Ve yine haberin İnternet sitesinde yayınlandığı dakikalarda bir hemşehrimiz, ‘delikler açılmaktan, belediye tıkamaktan bıkmadı!’ şeklinde bir yorumda bulunmuş... Ancak bir hemşehrimiz de Keşan’daki yolların durumunu paylaştığı bir fotoğrafla yorumlamış... Sizlere bu fotoğrafı paylaşıyor ve modern bir Keşan yarattıklarını düşünenlerin uykudan uyanıp, gerçekleri görerek, ciddi bir çalışma içerisine girmelerini diliyorum... Saygılarımla... 

6 Mayıs 2015 Çarşamba

BORSANIN YENİ YÖNETİMİNE REHAVET Mİ ÇÖKTÜ!..


   Keşan Ticaret Borsası’nın eski Meclis ve Yönetim Kurulu üyeleri, mevcut yönetime hesap sordu...
   Borsanın akıbetini ve İstasyon Mahallesi’nde TOKİ’den Borsa’ya kazandırılan yaklaşık 100 dönümlük arazi ile ilgili planlarını kamuoyuyla paylaşmasını istedi...
   Konuyla ilgili haber yerel gazetelerin ve İnternet gazetelerinin 27 Nisan 2015 Pazartesi günkü sayılarında yer aldı... Keşan’da günlük yayım yapan 4 yerel gazete de 1. sayfalarından verdi haberi... Hiç öyle araya kayacak, gözden kaçacak gibi değildi yani...
   Borsanın eski Yönetimi, yeni Yönetimine, “Şu an araziyi UMAT A.Ş.’ ye vermeye çalışıyorsunuz, oysa bu arazileri aldığımızda yaptığımız ilk iş UMAT A.Ş. ile, tüm sosyal donatıları ile birlikte Keşan’a Fuar ve Kongre Merkezi kazandırmaktı. O zaman bunu engellemek için var gücünüz ile çabaladınız, meclisimizin içerisindeki zayıf halkaları yanınıza çekmeye çalıştınız, oysa Keşan’ın kazanımları için, ilerlemesi için destek vermeniz gerekmiyor muydu? Şu an araziyi UMAT’a devretmeye çalışıyorsunuz; ne bir planınız var ne de bir programınız. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor! Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)’ne gidip ‘battık-bittik’ edebiyatı yapıyorsunuz, o halde ihaleyi niçin bozdunuz? Sakın enkaz edebiyatı yapmaya kalkmayın...” dedi açıklamasında...
   Yine eski Yönetim, görevi yeni Yönetime devrederken, 2 adet arsa ile ilgili hiçbir kurum ve kuruluşa 1 TL dahi borcu olmadığını, TURKMALL’dan gelecek olan son taksit ve 26.017 m2 Migros’un bitişiğindeki arazinin borsanın himayesinde kalacağını belirtti ve yeni Yönetime,
   “1- İhaleyi bozarak daha fazla mı kazanmayı umdunuz?
   2- Yoksa kafanızın arkasında başka planlarınız mı vardı?
   3- İhaleyi bozarak kurumu ne kadar zarara uğrattınız?
   4- Her ay Vakıflar Bankasına 51.000 TL faiz ödediğiniz doğru mu?
   5- 20 aydır bu faizleri hangi para ile ödüyorsunuz?
   6-  Yoksa Borsaya borç paramı veriyorsunuz?
   7- Meclis üyeleri borsadan borç para alıp, borç para verebilirler mi? Kefil olabilirler mi?
   8- Göreve geldiğinizden beri 2 yıl geçti Keşan Ticaret Borsası veya bölgeniz için hangi faaliyetleri gerçekleştirdiniz?
   9- Çıkın anlatın, bizler göremiyoruz. Yoksa faaliyetlerinizi basından gizliyor musunuz?” şeklinde sorular yöneltti basın aracılığı ile...
   Üzerinden neredeyse 10 gün geçti... Yeni Yönetimden -tık- yok... Hayırdır yeni Yönetime rehavet mi çöktü, yoksa çöküşe mi geçti!.. Yoksa cevap vermeyelim de ‘nasılsa üstü kapanır, bir müddet sonra unutulur’ diye mi düşlediniz... Vallahi istediği kadar üstünüze rehavet çöksün ama ara ara sizi uyandıran ve hesap soran çıkacaktır... Bu rehavetten bir an önce kurtulun da hem Borsa üyelerine hem kamuoyuna hem de hesap soran eski Yönetime cevap verin... Bülbülü koymuşlar kafese şakımaya başlamış... Siz de kafesin dışındayken şakıyordunuz da, kafese girince nutkunuz tutuldu!.. Yoksa planlar hesaba uymadı mı ya da hesapla plan tutmadı mı? Bi deyiverin de hep birlikte öğrenelim!..




5 Mayıs 2015 Salı

MİT İLE JANDARMA ARASI BONZAİ VAKASI, YER DE POLİS MINTIKASI!..




   000 Neşe İmdat Hattı’na bir ihbar geldi bugün... Bir depodan bahsetti vatandaşımızın biri... Ne zamandır giren çıkanı takip ediyormuş ancak dünden beri tedirgin olmaya başlamış... Onun tabiri ile ‘tipi kayıklar!’ çıkmaya başlamış ara ara bu depo diye bahsettiği yerden... ‘Bonzai mi içiyorlar, başka şey mi çekiyorlar, ne yaptıkları belli değil’ dedi bu vatandaşımız... Bazı tipi kayıklar(!) mesken tutmuş anlayacağınız burasını... Vatandaşım anlattıkça doğrusu çok merak ettim bu deponun adresini... Sorduğumda adresi kendisine, açıklayınca kendimi tutamayıp gülmeye başladım birden bire... Tabii gülünce, vatandaşım bana biraz gücendi gibi de... Ama sonra açıkladım neden güldüğümü kendisine...
   Adres; Kurtuluş Caddesi’nde tam MİT ile İlçe Jandarma Komutanlığı arasında kalan bölümde!.. Yani solunda MİT, sağında jandarma!.. Bina da Tarım, Gıda ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğüne ait!.. Buyurun hep birlikte ortadan yiyelim!.. Şimdi gülmeyip de ne yapalım söyler misiniz? Bu tipi kayıklar(!), ne MİT’ten ne de Jandarmadan korkmazlarken, kalkıp Neşe Tosun’dan mı korkacaklar!.. Ha bu arada solunda MİT, sağında jandarma ama deponun bulunduğu alanda Polis mıntıkasında!..
   Vallahi ne diyeyim be vatandaşım... MİT, Jandarma, Polis, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü... Vatandaşımızın aracılığı ile MİT, Jandarma ve Polise haber ulaştıralım, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü yetkililerine haber versinler de, tipi kayıkları bina ile birlikte imha etsinler!..




4 Mayıs 2015 Pazartesi

YA BİLAL OĞLAN, İPSALA GÜMRÜĞÜNDE -İŞEYECEM- DESEYDİ!..







   “3 ülke tek nehir” sloganıyla düzenlenen 5. Uluslararası Meriç (Marıtsa) Rallisi, 30 Nisan 2015 Perşembe günü Edirne’den start aldı... Ralliye bu yıl ben de katıldım ve çok keyifliydi... Tabii ki klasik otomobille katılmadık... TGRT ekibi ile birlikte seyahat ettik Ralli boyunca... Haber, çekim, eğlence, heyecan, hepsi bir arada ve çok güzeldi... Kapıkule Sınır Kapısı’ndan Bulgaristan’a geçtik... Her yer yemyeşil ve pırıl pırıldı... Hava günlük güneşlik ve tam bir yaz havası hakimdi... Bulgaristan’dan sonraki durağımız da Yunanistan’dı... Aynı güzellikler burada da hakimdi... Derken ülkemiz sınırlarına girdik... İpsala Gümrük Sahası içerisine geldik... İlk 20 aracın gümrük işlemleri çok çabuk yapılırken, bir haber geldi; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın Yunanistan’a geçmek üzere İpsala Sınır Kapısı’na geleceği yönünde... Yetkililer belirdi bir anda gümrük sahasında... Yavrum, canım Bilal Oğlan bekletilmesin diye bir telaş aldı gümrük içinde!.. Herkes Bilal Oğlan’a odaklanınca geriye kalan rallicilerin işlemleri de nispeten ağırlaştı... Önce Bilal Oğlan’ın gideceği güzergahtaki araçların işlemleri hızlandırıldı ki, Bilal Oğlan hiçbir engele takılmadan geçebilsin!.. Gümrük memurlarını suçlamıyorum tabii ki, onlar da emir kulu... Ancak işlemler uzayınca, rallicilerden bazıları da tuvalet ihtiyaçlarını karşılayabilmek için Gümrük Sahası içerisindeki umumi tuvaletleri kullanmak istedi... Tuvaletlere giren saniye sürmeden ağzı kapalı dışarı çıkıyordu... Dayanamadım en sonunda ben de bir gireyim dedim... Aman girmez olaydım, bok kokusundan bayılacaktım!.. Zaten kağıt pisliğinden girebilmek de pek mümkün değildi... Sanki aylardır kimse temizlememiş, uğramamıştı... Özellikle kullanılmasın diye pis bırakılmış gibiydi!..
   Sonuç mu? Türk vatandaşı olarak çok mahcup olduk... Gezdiğimiz 2 ülkede sigara izmaritimizi dahi rastgele yere atamayıp küllüklü çöp kutusu ararken, ülkemize gelen ki aralarında ilk defa da ralliye katılan Bulgar ve Yunanlı vatandaşlar vardı, onların daha ülkemize girişte bu manzarayla karşılaşmalarına şahit olduk... Üzüldük, utandık, mahcubiyet duyduk... Biz de kusur yoktu ama kusur; yine bizim ülkemizin ilgililerindeydi... Aynı bayrağı, aynı toprağı, aynı vatanı paylaştığımız Türkiye Cumhuriyeti’nin İpsala Gümrük Sahası’ndan sorumlu ilgililerinde... Bu pisliği, bu tuvaletleri kullanan ya da kullanmak isteyen vatandaşlara maledemeyiz çünkü bir kullanımlık pislik değildi bu... Ne çöp boşaltılmış, ne de lavabolar temizlenmişti sanki aylardır... Tuvaleti kullanan vatandaşlar, işi bitince çöpü de boşaltacak halleri yoktu sanırım!..
   Bütün bu üzüntüm ve mahcubiyetim ile birlikte bir de o anda şunu çok merak ettim... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Oğlan İpsala Gümrük Kapısı’na geleceği için saha içinde bir aksilik çıkmasın diye kendini kıran ilgililer; ya Bilal Oğlan -şu umumi tuvaletlerde bir işeyeyim- deseydi acep napçaktınız!..
   Bu arada; İpsala Gümrük Kapısı’nı kullanacak vatandaşlarımız aman tedarikli çıkın... Sakın ola ki, çişinizi kapıya saklamayın!.. Çişinizi yapamadığınız gibi, üstüne bir de istifra edecek lavabo arasınız!..