27 Kasım 2011 Pazar

BENİM, DOĞUDAKİ VATANDAŞIMDAN NE FARKIM VAR…


Bizim Romanlar dobra insanlar… İçleri dışında… Geldi yine geçenlerde bir Roman kızı gazetemize… İş arıyormuş kendine… ‘Ticaret Lisesi mezunuyum ama iş bulamıyorum’ diye dert yandı… Roman kızımız bizi ziyarete gelmişken, bir iki laflamadan salar mıyım hiç… Başladık muhabbete…
Roman kızı: Şengül abama (ablama) süledim (söyledim) ama vermedi Erikli’den küçücük bir yer bana. Em (hem) aylarca gezdim peşlerinden, tabanlarım şişti gezerkene…
- Erikli’de yeri ne yapacaktın?
Roman kızı: İnci boncuk yaparım. Satacaktım, alacaktım üj bej kuruş.
- Boşver beya… Hadi gene TOKİ konutlarınız başladı, hızla da ilerliyor, yakında apartmanda oturacaksınız.
Roman kızı: Aman be abam kim oturur orada. Dağ başına gider miyiz hiç. Kim verecek onun kalorifer parasını. Biz alışmışız düz ayak evlerimize girmeye, hem hayvanlarımız ne olacak? Boşuna yaparlar onları, oturamaz bizim Romanlarımız. Apartman katı vereceklerine, versinler bir arsa da yapalım bildiğimiz gibi evlerimizi. Temizimiz var, pisimiz var. İç (hiç) ben girer miyim erkesin (herkesin) arasına…
- Boşuna mı yapılıyor yani bu evler, bize kalacak galiba sizin TOKİ’ler.
Roman kızı: Aman alın tepe tepe oturun, biz istemeyiz oralardan evcik. Gitmez bizim kızancıklar oraya. Alışmışız biz kapı önlerinde yaygı yaymaya… Küpeklerimiz (köpeklerimiz) var, atlarımız var, eşeklerimiz var. E ne olacak bu hayvancıklar? Olmaz abam o iş, boşuna uğraşır ustacıklar…
Roman kızımız, kendisi gibi birçok Roman vatandaşın bu evlere gitmeyeceğini belirtti ifadesinde. Peki kime yapılıyor bu Roman konutları? Roman konutları bir yandan, sosyal konutlar bir yandan yükselip duruyor. Ancak kimin ya da kimlerin oturacağı belli değil…
Doğu’dan ve Güneydoğu’dan mı birileri gelip oturacak bizim konutlara… Tamam anlarım, onlar da bizim vatandaşlarımız, canlarımız ama Anadolu topraklarında bizim evlatlarımız haince öldürülüyorsa, şehit ediliyorsa, analarının, babalarının, eşlerinin, evlatlarının gözünden yaş eksilmiyorsa, biz de sesimizi yükseltmek zorundayız…
Bu ayrımcılık değil, bu bölücülük değil. Bu; sesimizi yükseltme… Bu; şehit düşen evlatlarımızı kabirlerinde rahat uyutma… Bu; ben Şırnak’ta, Hakkari’de, Kars’ta ne kadar rahat gezebiliyorsam; Şırnaklının da, Hakkarilinin de, Karslının da benim memleketimde o kadar rahat gezebilmesi… Madem kardeşiz, madem hepimiz Türk’üz, madem aynı bayrağın altındayız, o zaman ben Şemdinli’ye ne şartlarda gidip, ne şartlarda kalabiliyor ve yaşayabiliyorsam; Şemdinlili bir vatandaş da benim memleketime aynı şartlarda gelip, aynı şartlarda kalıp, aynı şartlarda yaşayabilmeli…
Ben vergimi vereceğim, benim maaşım elime geçmeden devlete bütün kesintiler yapılacak, ben elektrik faturamı zamanında ödeyeceğim, faturam çok gelmesin diye fişi prize her taktığımda düşüneceğim ama Doğu’daki vatandaşım sabahtan akşama kadar fişi prizden çıkarmayacak, fatura derdi olmayacak…
Ülkede adalet var! Hak var! Hukuk var! Peki, benim Doğu’daki vatandaşımdan ne farkım var…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder