15 Aralık 2014 Pazartesi

BUGÜN HAYATTAYSAM, BUNU; AİLE HEKİMİME BORÇLUYUM...

  Yıl 2001... Aylardan Şubat... Maşallah turp gibiyim!.. Ara ara halsizlik çöküyor üstüme ama ‘yorgunluktan’ deyip es geçiyorum... O zamanlar aile hekimlikleri yok... Var da sağlık ocakları olarak hizmet veriyor... Sağlık ocaklarında da pratisyen hekimler... Aslında; her derde deva hekimler... Kalbinin de böbreğinin de ciğerinin de bağırsağının da kırık çıkığının da derdini anlayıp, çaresini bulan hekimler... İşte ben de, bu halsizliklerimin baş gösterdiği zamanlarda yakın akrabam olan pratisyen hekim kardeşimin ısrarı ile sağlık ocağına uğrayıp, kontrolünden geçiverdim... Kan tahlili yapıldı önce, biraz anormallikler görüldü... Lökosit (WBC) değerimin yüksek olması nedeniyle antibiyotik verildi bana ve 1 hafta sonra yani ilaç kullanımımın tamamlanmasının ardından yeniden tahlil yapıldı... Değişen bir şey yoktu, aksine lökositim daha da yükselmişti... Sonra hastaneye yönlendirdi ve dahiliye uzmanına görünmem istendi... Dahiliyeci 2 antibiyotik birden yükledi ama değişen bir şey yok... Lökosit değerinde düşme yok aksine trombositte de yükselme görüldü... Ancak pratisyen hekimi akrabam yakamı bırakmadı, illa ki bu kan değerlerinin yükselmesinin altında bir şey olduğunu savundu ve İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne gitmem konusunda ısrarcı oldu... Alt tarafı halsizlikti benimkisi... Başka da hiçbir şeycezim yoktu!.. Ama hem akrabam hem de pratisyen hekimi olan bu kardeşimizi dinlemek zorunda kaldım ve Cerrahpaşa’nın yolunu tuttum... Gidiş o gidiş tabii ki... Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılan tetkikler sonucu Kronik Myeloid Lösemi (KML) tanısı kondu bana... Ama daha bu hastalık safhasının en başında idim, erken teşhis ve tedavi sonucu da kanseri yendim... Bunu da o zamanın pratisyen hekimi şimdiki zamanın aile hekimine yani -aile hekimime- borçluyum...
   Bunu niye anlattım biliyor musunuz? Lütfen aile hekimlerinize, aile hekimliğinin bugünkü işleyişine sahip çıkın, haklarını savunun, yanlarında olun... Her derdinizi anlatıp derman aradığınız, yeri geldiğinde aileden biriymiş gibi çok rahatlıkla telefonla dahi ulaşabildiğiniz, vücudunuzun bütününün sağlığı ile bağ kurduğunuz aile hekimlerinizin haklarını sahip çıkmazsanız, bugünleri çok ararsınız... İlacınızı onlar yazıyor, başınız da ağrıda, beliniz de ağrısa, mideniz de ağrısa, romatizmanız da tutsa onlara koşuyorsunuz... Sizi en iyi tanıyan, her türlü rahatsızlığınızla yakınen ilgilenen aile hekiminize danışmak, onun tavsiye ettiği ilaçları kullanmak istiyorsunuz... Şunu bilin ki; Sağlık Bakanlığı’nın Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanlarına uzun ve esnek çalışmayı öngören tutumu uygulanmaya başlanırsa, bu bahsettiğim bağlarınız koparılacak... Sağlığınız için sesinizi duyurun ve aile hekimlerinize destek verin... Benden söylemesi... Son pişmanlık fayda etmez!.. Saygılarımla...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder