Belki bu
yazıyı yazmakta biraz geç kaldım ama yinede zararın neresinden dönersek kârdır hesabı,
bir hatırlatma yapma gereği hissetim kendimce...
Kış mevsimi
geldi... Gerçi, nerde o eski kışlar... Bu aylarda lapa lapa kar yağar, eğer kar
yağmıyorsa da ayazı yakardı geçmiş yıllarda... Bele kadar hatta boyumuzu geçen
kar öbekleri oluşurdu kuytu bölgelerde... Tabii bu işin nostaljik kısmı... Kara
kışların olduğu o yıllarda, Keşan’ımızda trafik sorunu da neredeyse yok gibiydi
aslında... Nereden olacak ki... En lüks otomobil Renault ol dönemde, vardı
üj-beş kişide... Sonra Murat 131... Çoğunluk da Murat 124 otomobil sahibiydi
olanlar genelde... Saysan sayılırdı tek tek otomobil sahipleri... Emekli olan
memurun eğer evi varsa, ikramiyesi direkt yatıyordu Murat 124 otomobile... Park
sorunu desen hiç yok... İstediğin yere park et otomobilini... Zaten otomobil
gören, etrafında bir turlayıp, hafif eliyle dokunurdu ‘otomobil elledim!’ diye...
Sözün
kısası, kış mevsiminde yangın vb. felaketler nedeniyle otomobiller hiçbir zaman
tehlike arz etmez, bir felaketin önlenmesine engel teşkil etmezlerdi...
Ancak
geçenlerde şöyle bir ara sokaklarda turlayayım dedim... Sanki gökyüzünden araç
yağmış gibiydi! Bir apartmanın önünde durdum, oradan saydım, buradan evirdim,
arkadan çevirdim, en fazla 6 hane oturur burada dedim... Apartmanın çevresinde
ise 11 araç park edilmişti... Bu arada benim oraya buraya gezdiği gören bir
vatandaşım da yanıma gelip, ‘Hayrola
birini mi arıyorsunuz?’ dedi... ‘He
ya’ dedim... ‘Birini değil, 5’ini
birden arıyorum!’ Vatandaşım espriyi anlamadı tabii ki, bunun üzerine
hemen, ‘Dikkatimi çekti bu apartman 6
hanelik ama çevresinde park edilmiş 11 araç var. Kimse bu 5 kişi, bu apartmanın
olası bir yangın tehlikesinde kapamışlar tüm girişi’ diye ekledim...
Vatandaşımın yan yan bir sırıtışı vardı ki göresiniz... ‘A be o apartmanın anasında danasında kızanında var araba, hepsiciği
onların, yok yabancının arabası orada’ dedi bana... Bu cevabı alınca da
hemen gazlayıp, baktım başka sokaklara... Ancak her yerde aynı manzara...
Bacalardan dumanlar yükseliyor, fakat bir sokaktan geçerken arabaya akrobatik
hareketler yaptırmak gerekiyor! Peki bu araçlarını gelişigüzel park edenler,
etraflarında bir felaket yaşanma olasılığını hiç mi düşünmüyor... Gecenin bir
yarısı, Allah korusun bir evde yangın çıksa ve iftaiye aracı, sırf gelişigüzel
ve geniş aracın geçeceği oranda yol bırakılmadığı için bir yangına zamanında
müdahale edemese, hiç mi vicdanları sızlamayacak... İlla ki bu yönde bir gelişme
yaşandıktan sonra mı ders alınacak...
Geç de
olsa, akşam saatlerinde evlerinin önüne araçlarını park eden sürücülerin bir
kez etrafına bakmalarını ve çevrelerinde bir yangın olma ihtimalini düşünerek,
araçlarını en uygun şekilde park etmelerini diliyorum... Bu hepimizin başına
gelebilir ve hepimiz birbirimizi düşünmeliyiz... Saygılarımla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder