13 Aralık 2011 Salı

KEŞAN BELEDİYE MECLİSİ, TEREYAĞINDAN KIL ÇEKER GİBİ SIYRILDI(!) (detaylı olan yazı) (13 Aralık 2011 Salı/Önder Gazetesi)


Geçen gün basın açıklaması yapılacağı için gittiğimiz bir yerde, beyefendinin biri basını işaret ederek, ‘Ortalığı karıştırıp, olayları büyütüyorsunuz’ dedi… Aklı sıra kamuoyunun boş yere meşgul edildiğini ve olayların olduğundan farklı bir şekilde ortaya konulduğunu söyledi…

Çok saygıdeğer Maden Mühendisi Yasin Yılmaz Beyefendi… Öncelikle şunu belirtmek isterim ki… Basının olayları büyütmesinden ziyade, sonuçlandırılmasında etkin bir payı var… Özellikle de olumlu sonuçlanmasında…

Son birkaç ay içinde basında yer alan ve sonucu yansıyan olaylara şöyle bir göz gezdirelim…

1)     Basın yazdı: Muhtarlar suyu pahalıya satın almak istemiyor…

Sonuç: Canı isteyen muhtar, Köylere Hizmet Götürme Birliğine bağlı içme suyu gruplarına katıldı, istemeyenler katılmadı, üzerlerindeki devlet baskısı kalktı…

2)     Basın yazdı: Barağı köyüne 5 yıldır 1 kamyon mıcır gitmiyor…

Sonuç: 5 yıl sonra Barağı köyüne mıcır gitti ve yolu yapıldı…

3)     Basın yazdı: 4 köy çeltik ekim alanından çıkarılmak isteniyor…

Sonuç: Birilerine rant sağlanmasına, dolu olan ceplerini iyice kabartmalarına ve 4 köy halkının ekmeğinin göz göre göre elinden alınmasına engel olundu…

4)     Basın yazdı: Keşan’da içkili mekanlar tehlike arz ediyor

Sonuç: Keşan Belediyesi topu emniyete atarak, en başta alması gereken kararı, iş çığırından çıkana kadar bekletip, geç de olsa aldı…

Bu konuda özellikle şunu belirtmek isterim ki, Sayın Belediye Başkanımız Mehmet Özcan, Keşan’da fuhuş olaylarının ortadan kaldırılmasında etken faktörün Emniyet güçleri olduğuna işaret etti…

Evet tabii ki etken güç Emniyet ayağı ancak Uğur Mumcu Caddesi sakinlerinden yıllardır Keşan Belediyesine yapılan şikayet dilekçelerine bir göz gezdirirseniz… Daha işin başında sakinler tarafından uyarıda bulunulduğunu herkesten çok siz değerli Başkanımız ve Meclis üyeleri bilirler… Eğer siz ilk başta bu sakinlerin sesine kulak verseydiniz ve Meclisinizde bugün olduğu gibi o gün bu kararı almış olsaydınız, şimdi ne Kazım Karabekir Caddesi, ne Paşayiğit Caddesi, ne Güven Sokak, ne Gürler Sokak bu konuma gelmeyecek ve birçok vatandaşımızın canı yanmayacaktı… Ancak siz ne zaman iş ayyuka çıktı, basın konunun üstüne gitti, Belediye köşeye sıkıştı, ondan sonra da topu emniyete atarak, tereyağından kıl çeker gibi sıyrılmaya kalktınız… Ancak ben şahsım olarak sizin bu sıyrılışınıza hiç de masumane bakmıyorum… Çünkü bizzat olayları takip ediyor, gözlemliyor ve gelişmeleri izliyorum… Sınırlı sayıda Emniyet personelinin; alkoliklerin peşinde koşmaktan, farklı yönlere odaklanmaları gereken işlerine konsantre olamadıklarını gözlüyorum…

Emniyeti kayırmak gibi bir düşüncem de asla yok… Ancak Belediye Meclisi, Aralık ayı olağan toplantısında aldığı kararı, çok daha önceden alıp, Keşan’ımızın bu şekilde anılmasına engel olabilirdi… Ancak olamadı, olmadı… Ne zaman ki basın olayların üzerine ciddiyetle gitti ve köşeye sıkıştı, kısacası ‘artık kıvıracak köşe ve yer’ kalmadı… ‘kimseyi kırmadan, gücendirmeden, işaret gösterilmeden, akıllı ve düşündürücü’ bir tavırla bu kararı aldı… Biz de yuttuk!

Sırada Keşan’ın trafik sorunu var… Ancak bu sorun da şu anda Emniyet ayağına kaydırılıyor…

Keşan’ın şehir planından emniyet sorumlu ya!

Keşan’ın merkezini emniyet düzene sokacak ya!

Keşan’a otopark alanını emniyet yaratacak ya!

Emniyet yapsa yapsa ancak içip içip onun bunun dükkânına giren, onu bunu ezerek geçen kişi ve araçlar üzerinde gerekli işlemleri yapar… Bunu da yapıyor zaten…

Ama Keşan’ın trafik sorununu emniyet çözemez… Yerel yönetim tarafından park yerleri gösterilmeyen araçlara sadece ‘hatalı park etme’ cezası keser… Durum şu ki artık bu cezayı bile kesemeyecek… Yolların kenarlarını sanki ‘kendi yolu’ gibi kullanan ve ‘dükkânımın önündeki yol bana aittir’ diyen esnafımız yakında kendi aracından önce aracını park edenlere ceza kesip, ‘çek arabanı burası bana ait’ diyebilecek konuma geldi… Bu cesareti kimden ve nasıl aldığı da ayrıca muamma…

                                                   ***

Evet saygıdeğer beyefendi… Bu saydıklarım sadece birkaç örnek ve bu örnekleri çoğaltmam da mümkün… Basın görüldüğü üzere toplumsal olayları ve halkın önceliklerini gündemine taşıyor… Kişisel olaylara gelince… Önder gazetesi olarak kişisel olaylara zaten mümkün olduğu kadar az ve kısıtlı bir şekilde (hakaret içeren sözleri atarak) yer veriyoruz… O da genelde 1’er, eğer konunun içinde toplumsallık da varsa 2’şer kez yer veriyoruz… Yoksa gazetemize iletilen kişisel şikâyetlere, ‘çözüm yeriniz biz ve kamuoyu değil’ deyip, etik ve doğru olan yolu gösteriyoruz…

                                                  ***

Basını işaret ederek, ‘olayları büyütüyorsunuz’ diyen saygıdeğer beyefendi… Hiç hoşunuza gitmese de Keşan’ın hava kirliliği sorununun üzerine gideceğiz… Keşan’ın kimler tarafından ve ne maksatla zehirlenmek istendiğini ortaya çıkaracağız… Keşan’ın Roman vatandaşların yaktığı kömürle değil, başka sebeplerden dolayı kirletildiğini kanıtlayacağız… Biz kanıtlamadan Keşan’ın hava kirliliği sorunu çözülürse de ne ala, esas amacımız olan ‘toplum sağlığını tehdit eden olayın kökünü kuruttuğumuz’ için gurur duyarız…

Saygıdeğer beyefendi, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle, 9 Aralık’ta düzenlenen programda, Keşan Kaymakamı Ahmet Narinoğlu tarafından vatandaşın hak arama yolu olarak ‘basını’ tercih ettiği de belirtildi… Sayın Kaymakamımız dahi basının ‘hakkı bulmakta’ ne kadar etkin ve başarılı olduğunu fark etmiş ki, basın yolu ile yapılan tenkit ve eleştirilere önem verdiklerini ve dikkate aldıklarını ifade etti… Sanıyorum siz de bunu dikkate alırsınız…

                                                  ***

Yine çok saygıdeğer isimlerden Kent Konseyi Başkanı ve Mustafa Kemal Paşa Mahallesi Muhtarı Bayram Ali Kalfalar (kendi tabiri ile Yüksek İlkokul Mezunu); bundan sonra Kent Konseyinin çalışmaları üzerine gideceğiz… Çalışmayan veya çalışamayan Kent Konseyini hareketlendireceğiz…

Kent Konseyi, Keşan’ın ihtiyacı olan, eski adıyla Tarım İlçe Müdürlüğü Binası yeni adıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü Binası için kafa yormasın, emek sarf etmesin… Bu konunun muhatabı Devlet ve Hükümet ayağı…

Kent Konseyi Keşan’a karakol yapılması için kafa yormasın, emek sarf etmesin… Çünkü bu konunun da muhatabı Devlet ve Hükümet ayağı…

Keşan Kent Konseyi, Keşan’daki toplumsal olayları masaya yatırsın… Muhatabı olan kurum ve kuruluşların önüne sunsun… Keşan’ın kamuoyunu hareketlendirsin… ‘Keşan’da havanın niye kirli olduğunu’ ortaya çıkarsın… “Keşan’ın trafik sorununa” çözüm bulsun… “Keşan’ın otopark sorununu” gündeme taşısın…

Keşan Kent Konseyi, Keşan Belediyesinin yandaş birimi olarak anılmaktan kendini sıyırsın… Sergilediği bu tablodan arınsın…

                                                ***

Bu arada Keşan Kaymakamlığı tarafından yürütülen ve vatandaşlarımızın yakınmalarına sebep olan Keşan’ın stratejik plan çalışmalarını da özelikle ben köşe yazılarımda öyle çok dillendirdim ki, sonunda Kaymakamımız Sayın Ahmet Narinoğlu, geçtiğimiz hafta içinde düzenlediği basın toplantısında, çalışmada gelinen nokta ve süreci gazeteler aracılığı ile kamuoyuyla paylaştı…

Çalışmaları da Keşan halkına ‘helal etti!’

Çok Saygıdeğer Kaymakamımız, biz yıllardır Keşan’da yaşarız, gündemi takip ederiz, çok şey bilmesek de yine de en çok bilenlerdeniz… Bu çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlar; şöyle bir gazete arşivlerini tarasaydınız, sağır sultanın bile bildiği sorun ve önerilerdi… Keşke bu kadar zaman ve emek harcayacağınıza, çözümleri hayata geçirmekle başlasaydınız… İşte o zaman Keşan’a heykelinizi dikmek, hepimizin boynunun borcu olurdu…

Ancak bu ortaya çıkan sorunları yıllardır dile getirenlerin çoğu ‘toprak oldu’, bir kısmı ‘toprak olmaya yakın’, geriye kalanlar da ‘ortalıkta geziniyor’… Anlayacağınız iş sorunu bulmakta değil; çözüme kavuşturmakta… Yine de iyi niyetinizden ve emeğinizden dolayı teşekkür ederiz… Keşanlı olmayan birinin de bizim memleketimize katkı yapmak istemesi ve sorunlarımıza eğilmesini zaman zaman eleştirsek de takdir etmesini de biliriz…

Ancak ben heykelinizi dikmek isteyenlerdenim…

                                                       ***

Köşemi, saygıdeğer Yasin Yılmaz beyefendiye hitaben başladığım gibi, yine kendisine hitaben sonlandıracağım… Evet saygıdeğer beyefendi…

Son olarak basın yine yazdı: ‘Keşan’a gönderildiği söylenilen 400 bin TL ne oldu?’ diye…

Sonuç mu: Keşan; devlet ve bürokrasi ayağının ne kadar sağlıklı yürüdüğünü… Kimin neyi doğru söyleyip, söylemediğini… Nasıl aldatıldığını… Kime güvenip, güvenmeyeceğini… GÖRDÜ, ANLADI… Devlet ve hükümet ayağı da bu açıklamaların ardından maskara oldu…

Evet çok saygıdeğer beyefendi… Keşan’ın basını bu işte… Siz algılayamasanız da algılayan birçok kişi gününe Keşan’ın yerel basınını okuyarak başlıyor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder