Geçen gün basın açıklaması yapılacağı için gittiğimiz bir
yerde, beyefendinin biri basını işaret ederek, ‘Ortalığı karıştırıp, olayları büyütüyorsunuz’ dedi… Aklı sıra kamuoyunun
boş yere meşgul edildiğini ve olayların olduğundan farklı bir şekilde ortaya
konulduğunu söyledi…
Çok saygıdeğer Maden Mühendisi Yasin Yılmaz Beyefendi… Öncelikle şunu belirtmek isterim ki…
Basının olayları büyütmesinden ziyade, sonuçlandırılmasında etkin bir payı var…
Özellikle de olumlu sonuçlanmasında…
Son birkaç ay içinde basında yer alan ve sonucu yansıyan
olaylara şöyle bir göz gezdirelim…
1)
Basın yazdı: Muhtarlar suyu pahalıya satın almak
istemiyor…
Sonuç: Canı isteyen muhtar, Köylere Hizmet
Götürme Birliğine bağlı içme suyu gruplarına katıldı, istemeyenler katılmadı,
üzerlerindeki devlet baskısı kalktı…
2)
Basın yazdı: Barağı köyüne 5 yıldır 1 kamyon
mıcır gitmiyor…
Sonuç: 5 yıl sonra Barağı köyüne mıcır
gitti ve yolu yapıldı…
3)
Basın yazdı: 4 köy çeltik ekim alanından
çıkarılmak isteniyor…
Sonuç: Birilerine rant sağlanmasına, dolu
olan ceplerini iyice kabartmalarına ve 4 köy halkının ekmeğinin göz göre göre
elinden alınmasına engel olundu…
4)
Basın yazdı: Keşan’da içkili mekanlar tehlike arz ediyor…
Sonuç: Keşan Belediyesi topu emniyete
atarak, en başta alması gereken kararı, iş çığırından çıkana kadar bekletip,
geç de olsa aldı…
Bu konuda özellikle şunu belirtmek isterim ki, Sayın
Belediye Başkanımız Mehmet Özcan,
Keşan’da fuhuş olaylarının ortadan kaldırılmasında etken faktörün Emniyet
güçleri olduğuna işaret etti…
Evet tabii ki etken güç Emniyet ayağı ancak Uğur Mumcu
Caddesi sakinlerinden yıllardır Keşan Belediyesine yapılan şikayet
dilekçelerine bir göz gezdirirseniz… Daha işin başında sakinler tarafından
uyarıda bulunulduğunu herkesten çok siz değerli Başkanımız ve Meclis üyeleri
bilirler… Eğer siz ilk başta bu sakinlerin sesine kulak verseydiniz ve
Meclisinizde bugün olduğu gibi o gün bu kararı almış olsaydınız, şimdi ne Kazım
Karabekir Caddesi, ne Paşayiğit Caddesi, ne Güven Sokak, ne Gürler Sokak bu
konuma gelmeyecek ve birçok vatandaşımızın canı yanmayacaktı… Ancak siz ne
zaman iş ayyuka çıktı, basın konunun üstüne gitti, Belediye köşeye sıkıştı,
ondan sonra da topu emniyete atarak, tereyağından kıl çeker gibi sıyrılmaya
kalktınız… Ancak ben şahsım olarak sizin bu sıyrılışınıza hiç de masumane
bakmıyorum… Çünkü bizzat olayları takip ediyor, gözlemliyor ve gelişmeleri
izliyorum… Sınırlı sayıda Emniyet personelinin; alkoliklerin peşinde koşmaktan,
farklı yönlere odaklanmaları gereken işlerine konsantre olamadıklarını
gözlüyorum…
Emniyeti kayırmak gibi bir düşüncem de asla yok… Ancak
Belediye Meclisi, Aralık ayı olağan toplantısında aldığı kararı, çok daha
önceden alıp, Keşan’ımızın bu şekilde anılmasına engel olabilirdi… Ancak
olamadı, olmadı… Ne zaman ki basın olayların üzerine ciddiyetle gitti ve köşeye
sıkıştı, kısacası ‘artık kıvıracak köşe
ve yer’ kalmadı… ‘kimseyi kırmadan,
gücendirmeden, işaret gösterilmeden, akıllı ve düşündürücü’ bir tavırla bu
kararı aldı… Biz de yuttuk!
Sırada Keşan’ın trafik sorunu var… Ancak bu sorun da şu anda
Emniyet ayağına kaydırılıyor…
Keşan’ın şehir planından emniyet sorumlu ya!
Keşan’ın merkezini emniyet düzene sokacak ya!
Keşan’a otopark alanını emniyet yaratacak ya!
Emniyet yapsa yapsa ancak içip içip onun bunun dükkânına
giren, onu bunu ezerek geçen kişi ve araçlar üzerinde gerekli işlemleri yapar…
Bunu da yapıyor zaten…
Ama Keşan’ın trafik sorununu emniyet çözemez… Yerel yönetim
tarafından park yerleri gösterilmeyen araçlara sadece ‘hatalı park etme’ cezası keser… Durum şu ki artık bu cezayı bile
kesemeyecek… Yolların kenarlarını sanki ‘kendi
yolu’ gibi kullanan ve ‘dükkânımın
önündeki yol bana aittir’ diyen esnafımız yakında kendi aracından önce
aracını park edenlere ceza kesip, ‘çek
arabanı burası bana ait’ diyebilecek konuma geldi… Bu cesareti kimden ve
nasıl aldığı da ayrıca muamma…
***
Evet saygıdeğer beyefendi… Bu saydıklarım sadece birkaç
örnek ve bu örnekleri çoğaltmam da mümkün… Basın görüldüğü üzere toplumsal
olayları ve halkın önceliklerini gündemine taşıyor… Kişisel olaylara gelince…
Önder gazetesi olarak kişisel olaylara zaten mümkün olduğu kadar az ve kısıtlı
bir şekilde (hakaret içeren sözleri
atarak) yer veriyoruz… O da genelde 1’er, eğer konunun içinde toplumsallık
da varsa 2’şer kez yer veriyoruz… Yoksa gazetemize iletilen kişisel
şikâyetlere, ‘çözüm yeriniz biz ve kamuoyu değil’ deyip, etik ve
doğru olan yolu gösteriyoruz…
***
Basını işaret ederek, ‘olayları
büyütüyorsunuz’ diyen saygıdeğer beyefendi… Hiç hoşunuza gitmese de
Keşan’ın hava kirliliği sorununun üzerine gideceğiz… Keşan’ın kimler tarafından
ve ne maksatla zehirlenmek istendiğini ortaya çıkaracağız… Keşan’ın Roman
vatandaşların yaktığı kömürle değil, başka sebeplerden dolayı kirletildiğini
kanıtlayacağız… Biz kanıtlamadan Keşan’ın hava kirliliği sorunu çözülürse de ne
ala, esas amacımız olan ‘toplum
sağlığını tehdit eden olayın kökünü kuruttuğumuz’ için gurur duyarız…
Saygıdeğer beyefendi, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü
nedeniyle, 9 Aralık’ta düzenlenen programda, Keşan Kaymakamı Ahmet Narinoğlu tarafından vatandaşın
hak arama yolu olarak ‘basını’ tercih
ettiği de belirtildi… Sayın Kaymakamımız dahi basının ‘hakkı bulmakta’ ne kadar etkin ve başarılı olduğunu fark etmiş ki,
basın yolu ile yapılan tenkit ve eleştirilere önem verdiklerini ve dikkate
aldıklarını ifade etti… Sanıyorum siz de bunu dikkate alırsınız…
***
Yine çok saygıdeğer isimlerden Kent Konseyi Başkanı ve
Mustafa Kemal Paşa Mahallesi Muhtarı Bayram
Ali Kalfalar (kendi tabiri ile Yüksek İlkokul Mezunu); bundan sonra Kent
Konseyinin çalışmaları üzerine gideceğiz… Çalışmayan veya çalışamayan Kent
Konseyini hareketlendireceğiz…
Kent Konseyi, Keşan’ın ihtiyacı olan, eski adıyla Tarım İlçe
Müdürlüğü Binası yeni adıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü Binası
için kafa yormasın, emek sarf etmesin… Bu konunun muhatabı Devlet ve Hükümet
ayağı…
Kent Konseyi Keşan’a karakol yapılması için kafa yormasın,
emek sarf etmesin… Çünkü bu konunun da muhatabı Devlet ve Hükümet ayağı…
Keşan Kent Konseyi, Keşan’daki toplumsal olayları masaya
yatırsın… Muhatabı olan kurum ve kuruluşların önüne sunsun… Keşan’ın kamuoyunu
hareketlendirsin… ‘Keşan’da havanın niye
kirli olduğunu’ ortaya çıkarsın… “Keşan’ın
trafik sorununa” çözüm bulsun… “Keşan’ın
otopark sorununu” gündeme taşısın…
Keşan Kent Konseyi, Keşan Belediyesinin yandaş birimi olarak
anılmaktan kendini sıyırsın… Sergilediği bu tablodan arınsın…
***
Bu arada Keşan Kaymakamlığı tarafından yürütülen ve
vatandaşlarımızın yakınmalarına sebep olan Keşan’ın stratejik plan
çalışmalarını da özelikle ben köşe yazılarımda öyle çok dillendirdim ki,
sonunda Kaymakamımız Sayın Ahmet
Narinoğlu, geçtiğimiz hafta içinde düzenlediği basın toplantısında,
çalışmada gelinen nokta ve süreci gazeteler aracılığı ile kamuoyuyla paylaştı…
Çalışmaları da Keşan halkına ‘helal etti!’…
Çok Saygıdeğer Kaymakamımız, biz yıllardır Keşan’da yaşarız,
gündemi takip ederiz, çok şey bilmesek de yine de en çok bilenlerdeniz… Bu
çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlar; şöyle bir gazete arşivlerini tarasaydınız,
sağır sultanın bile bildiği sorun ve önerilerdi… Keşke bu kadar zaman ve emek
harcayacağınıza, çözümleri hayata geçirmekle başlasaydınız… İşte o zaman
Keşan’a heykelinizi dikmek, hepimizin boynunun borcu olurdu…
Ancak bu ortaya çıkan sorunları yıllardır dile getirenlerin
çoğu ‘toprak oldu’, bir kısmı ‘toprak olmaya yakın’, geriye kalanlar
da ‘ortalıkta geziniyor’…
Anlayacağınız iş sorunu bulmakta değil; çözüme kavuşturmakta… Yine de iyi
niyetinizden ve emeğinizden dolayı teşekkür ederiz… Keşanlı olmayan birinin de
bizim memleketimize katkı yapmak istemesi ve sorunlarımıza eğilmesini zaman
zaman eleştirsek de takdir etmesini de biliriz…
Ancak ben heykelinizi dikmek isteyenlerdenim…
***
Köşemi, saygıdeğer Yasin Yılmaz beyefendiye hitaben
başladığım gibi, yine kendisine hitaben sonlandıracağım… Evet saygıdeğer
beyefendi…
Son olarak basın yine
yazdı: ‘Keşan’a
gönderildiği söylenilen 400 bin TL
ne oldu?’ diye…
Sonuç mu: Keşan; devlet ve bürokrasi ayağının
ne kadar sağlıklı yürüdüğünü… Kimin neyi doğru söyleyip, söylemediğini… Nasıl
aldatıldığını… Kime güvenip, güvenmeyeceğini… GÖRDÜ, ANLADI… Devlet ve hükümet ayağı da bu açıklamaların ardından
maskara oldu…
Evet çok saygıdeğer beyefendi… Keşan’ın basını bu işte… Siz
algılayamasanız da algılayan birçok kişi gününe Keşan’ın yerel basınını
okuyarak başlıyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder