Toplumumuzda
aldatılan kadın ve erkeklerin sayısı her geçen gün artıyor... Aldatmaların
sebepleri de bazı kişiler ve konuyla ilgilenen uzmanlarca çeşitli sebeplere
bağlanıyor... Ama hiçbiri çıkıp da direkt; ‘KARAKTERSİZLİK...’ demiyor.
İlgisizlikler,
duygular, belli dönemler, hormon bozuklukları vs. bahane ediliyor... Her şeyde
olduğu gibi aldatmalara da bir kılıf uyduruluyor...
Şimdi diyeceksiniz ki
yine; ‘Nereden çıktı bu
aldatma’ diye... Bu da
toplumsal bir sorun değil mi? Birçok yuva ‘aldatma
ve aldatılma’ nedeniyle
dağılmıyor mu? Aldatılan kadınların birçoğu kaderine boyun eğerken, bazıları
boşanma yolunu seçip, evini terk etmiyor mu? Erkeklere gelince de onlar; baştan
saltanat sürdüğünü ve ikinci baharını yaşadığını zannedip, 50’sinden sonra da
sürünmüyor mu?
Ancak bu sefer
paylaşacağım aldatma her gün duyduğum ya da gözlemlediklerimin dışında... Hoş
günümüzde artık her şey moda ama bu hikâye modadan öte gibi gözüke(!)...
“Telefonum çaldı
geçtiğim günlerde bir gece... Ağlamaklı bir ses duydum ahizenin ötesinde...
Arayan arkadaşım, konuşmaya ihtiyacı olduğunu belirtti sadece... Tereddütsüz
bir şekilde geleceğimi ifade ettim kendisine ve yaklaşık 20 dakika sonra da
karşılaştık evinde...
Önce kahkahalar
attı... Doğrusu şaşırdım, afalladım... Telefonda duyduğum ağlamaklı sesin
yerini, kapı açıldığında kahkahalar almıştı... Bir an akli dengesini yitirmiş
olabileceğini ya da beni aralarında görebilmek için düzenlenmiş bir plan
olduğunu düşündüm... Ancak bu düşüncem sadece dakikalarla sınırlı kaldı...
Kahkahalar atan yüzdeki görüntü bir anda hıçkırıklara büründü... Olabildiğine
ağlıyordu... Neydi bu kadını bu kadar ağlatan, çok merak ettiğim halde, ‘Hadi
anlat, bir an önce hikayeyi duymak istiyorum’ bile diyemedim... Çünkü önce
mimiklerle içini döküyordu bu kadın... Kelimelerin sonra döküleceği belliydi...
Ve o anda geldi... ‘Kocam beni
aldattı’ dedi... Çok şükür
rahatlamıştım... Bunca göz yaşı, hıçkırık ardından acı bir hikâye
bekliyordum... ‘Oh’ dedim önce... Sonra da‘Üzüldüğün
şeye bak, senin gibi binlerce kadın ve hatta erkek var aldatılan, kendini bu
kadar harap etmeye gerek var mı?’ diye
teselli etmeye çalıştım ve‘Erkeklerin hamurunda var, boşveer, ya çekersin,
ya da çekip kapıyı gidersin’ dedim...
Ancak hıçkırık
sesleri bu sefer daha çok yükseldi... İki eli saçlarının arasında ve kafasını
dizlerine vuruyordu... ‘Ben’ dedi, ‘Ben, bir erkeğe tercih
edilecek kadar çirkin bir kadın mıyım?’... Önce ne söylediğini anlayamadım
ya da anlamak istemedim... Bir süre bakıştık... Kilitlendim, söyleyecek söz
bulamadım... İfadesini bir daha tekrarlamasını bekledim emin olmak için... Ve
tekrarladı da... Kocası tarafından bir erkekle aldatılmıştı ve tanık olmuştu bu
bayan ihanete... Sonra da kocası tarafından doğrulanmış ve aşık olduğu
belirtilmişti bu erkeğe... Ve sonrasında da; ‘Ya
kal ya da çek git gidebildiğin yere...’ demişti
kocası bu kadına...
Kadın kalır ya da
çeker gider, orası kendine özel... Ancak bırak güzel, Afrodit olsan karşındaki
erkek karaktersizse ne yazar...
Evet... Bu kadın
kocası tarafından aldatılmanın ezikliği ile baş başa kalmıştı... Kocası onu bir
kadınla aldatsaydı belki ‘erkeğin
elinin kınası’ misali
böbürlenecekti bile(!)... Ama bu aldatış, belki de hayatı boyunca gözünün
önünden gitmeyecek, hafızasından silinmeyecek bir dram olarak yaşayacaktı...”
Gelelim sadede... Bu
ve benzeri aldatmaları hep duyarız, okuruz, izleriz... Hatta görsel olarak
televizyonlarda bizzat konu olurlar dizilere, filmlere... Ailecek heyecanla
seyrederiz, ‘bir gün ya bizim
de başımıza gelirse’ hesabı
yapmadan... Okullarda konferanslar verilir, çeşitli seminerler düzenlenir ve
çocuklarımız ile gençlerimiz bilgilendirilir... Ancak iş ‘aldatmaya’ gelince hiçbir kıpırtı yok, ‘gayet olağan’ olduğu düşüncesiyle...
Erkek çocukları
saçını uzatıp, toka takmayı ihmal etmez, kulağına küpe takar, elinde
bilezikler... Ama ailelere göre normal, gençlere göre de haydi haydi normal...
Eee... bütün bunlar normal olunca da erkeğin erkeğe aşık olmasını anormal
karşılamayalım(!) lütfen... Tabii ki bu işi uzmanlar çok daha iyi
bilirler(!)... Erkek erkeğe aşık olduysa çıkıp ‘KARAKTERSİZLİK...’ diyeceklerine, hormonlara bağlarlar...
Ne diyeyim; siz bu
işi hormonlara bağladığınız sürece, daha neler görüp, duyacağız, Allah sonumuzu
hayır ede...
(İtalik olan
bölüm gerçektir, bir arkadaşım tarafından bana iletilen ve kaleme almam
istenilen bir olaydır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder