Ülkemizde yaygara kopuyor;
yok efendim kadın hakları, yok efendim kadına şiddet, yok efendim küçük
gelinler... Bu konuda siyasi partilerin temsilcileri birbirini suçluyor; kadın
haklarının çiğnendiği ve kadına değer verilmediği konusunda... İktidara gelme
hayalleri kuran siyasiler, ‘biz gelirsek
şöyle yapacağız, biz kadına şu hakları getireceğiz’ nameleri atıyorlar
meydanlarda, basında... Çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde
yaşanan ve töre olarak da sayılan kuma olayı kınanıyor... Kadına yapılan
haksızlıktan, ikinci sınıf muamelesi gördüğünden söz ediliyor... Evet, hepsine
katılıyorum... Türk kadını bunu haketmiyor... Hiçbir kadın bunu haketmiyor...
Bu kadını düpedüz aşağılamak, ikinci sınıf muamelesi yapmak, hiçe saymak,
saygısızlık, alçaklık, vicdansızlık, şerefsizlik, ne derseniz deyin işte... Sonra
küçük yaşta, daha ergenlik çağına gelmeden satılan küçük gelinler... Bu durum da
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan bir gerçek... Tarifi imkansız
bir acı, dram ve kabul edilecek bir olay değil... Bir kız çocuğunun kendinden
yaşça çok büyük biriyle zorla, para karşılığında evlendirilmesi daha doğrusu
başlık parası verilmek suretiyle satılması... Hangi aklı başında insan buna
olumlu bakabilir ya da bu durumu tasvip edebilir ki...
Büyük çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde görülen yani Ankara’dan sonra olan yerleşim birimlerinde
rastladığımız ya da haberdar olduğumuz bu durumun bir de Ankara’dan beri yani
Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerindeki pozisyonunu irdeleyelim... Marmara
Bölgesi’nde yaşayan vatandaş olarak, şöyle bir Trakya’yı ele alalım... Kuma
olayına karşıyız, çocuk gelinlere hele hiç tahammülümüz yok... Ama çok şükür
metres tutma mübah!.. Yaşadığı eve kuma getirmiyor ancak ikinci kadına ev açıp
kendine metres yapıyor!.. 50 yaşındaki adam 20 yaşındaki genç kızla dost hayatı
yaşamayı marifet sayıyor!.. Eşi ve metresi arasında mekik dokuyan adam,
metresini elinde tutabilmek adına ailesini (eş, çocuk) ihmal edip yuvasını
yıkma noktasına getiriyor... Evli olan bir adam henüz ergenlik çağına yeni
girmiş bir kız çocuğunu kandırıp, hayatını karartabiliyor... Daha da ileri
gidip pavyonlarda mesleğini yapan kadınlara gönül kaptırıyor ve hem kendini hem
de ailesini rezil ediyor, cinayet işleyebilecek pozisyona geliyor!..
Şimdi söyler misiniz bana aradaki fark nedir
kuma ile metres arasında!.. Fark var aslında... Ankara’dan öte her şey şeffaf,
Ankara’dan beri de her şey gizli!.. Gerçek olan şey ise; Ankara’dan öte kadına
verilen değer, Ankara’dan beri kadına verilen değer ortada ve hepsi yanlış...
Bir fark da; Ankara’dan öte olan kadınlar çaresizlikten ikinci sınıf muamelesi
görüyor, Ankara’dan beri olan kadınlar da rızaları ile ikinci sınıf muamelesi görmeyi
kendilerine yakıştırıyor...
En acısı da ne biliyor musunuz? Ankara’dan
öte kadınlar belki istemeden hem cinslerini yaralıyor, üzüyor ama Ankara’dan
beri olan kadınlar kendi elleri ile hemcinslerini yıkıyor, vuruyor!..
O nedenledir ki; hemcinsine kötülük etmeyi
marifet sayan kadının hakkını siz nasıl koruyacaksınız ki, kendi hakkına sahip
çıkmazsa ve korumazsa... Saygılarımla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder