18 Ocak 2015 Pazar

KATIK ETME KIZANIM, YE EKMEKSİZ EKMEKSİZ!..


Şimdikilerin ana-babaları... Anneanneleri, babaanneleri, dedeleri... Evlatlarına ve torunlarına bir kaşık fazla yemek yedirebilmek için büyük çaba sarf ediyorlar... Ellerinde tabak-kaşık ve çatalla dolaşıyorlar çok kıymetli evlat ve torunlarına iki lokma yemek yedirebilmek uğruna... Sofra kültürü ise çoktan bitti bizim sosyete takımında... Bu yemek fasıllarının çoğu koşa oynaya yapılırken, yaz mevsiminde salıncak üstü, kış mevsiminde de televizyon ya da bilgisayar başında gerçekleşiyor...
Anlayacağınız zamane çocukları ekmeksiz yemek yemekten, katık etmemekten, abur cuburla öğün geçirmek ve sofra kültürü alamamaktan, yılın büyük çoğunluğunu da doktor beğenme telaşında geçiriyorlar... Hep hasta, hep iştahsız bizim sosyete çocukları... Doktor da beğenmezler kolay kolay... İştahını açacak doktor bulana kadar aileler, memlekette ne kadar doktor varsa gezdirirler çocuklarını...
Şimdi diyeceksiniz ki nereden çıktı bu çocukların iştahsızlığı... katık etmeme, ekmeksiz yemek yeme kültürü...
Geçenlerde gazetemize uğradı Ahmet Amca... Ahmet Amca kim diyeceksiniz şimdi... Gazetemizde çalışan mesai arkadaşımın babası... İlk kez tanıştık Ahmet Amca’yla ve sohbet ettik... Oradan buradan derken, sohbet geldi çocukluk ve gençlik yıllarımıza... Eski zaman çocukları ve gençleri ile şimdiki zamane çocuk ve gençlerinin kıyaslamasını yaptık ve ebeveynlerinin...
Ahmet Amca’yla aramızda 40 yaş fark olmasına rağmen düşüncelerimiz ve aldığımız aile terbiyesi aşağı yukarı aynıydı...
Benim de çocukluğumda ve gençliğimde annem ile babamın tavsiyesi ‘katık et evladım, bugünün yarını da var’ şeklindeydi... Ahmet Amca’nınki de öyleymiş...
Bir tabak yemek... Ve bu yemekle karnını doyurana kadar ekmek... Hele yağlı ekmek üstü toz şeker... Pasta niyetine de bisküvi arası lokum...
Yemek mi beğenmedik; hiç telaş yok aç kalacağımız için ebeveynlerimizde... Acıkınca nasılsa yiyeceğiz onlara göre… Hem açlıktan kim ölmüş ki, benim ve Ahmet Amca’nın zamanındaki çocuklar ölecek... Hele hele yemek sofrası toplandı ise mümkün mü sana özel sofra kurulsun… Bekleyeceksin bir dahaki sofra kurulana dek… Yemek masasında konuşmak, tabağında yemek bırakmak ise cezayı gerektirecek suç sayılırdı bizim zamanımızda… Yemekte pilav varsa eğer, o günlerden hafızamda kalan tek şey de ‘tabağında kalan pirinç sayısı kadar çocuğun olur(!)’ hikâyesiydi… 3 tane pirinç kalana kadar yemişimdir, 3’ten fazla çocuğum olmasın diye(!)... Çocukluk işte, biz 3 kardeşiz ya… O nedenle ben de 3’e kadar şans vermişim kendime…
Anlayacağınız benim de Ahmet Amca’nın da çocukluk ve gençlik yıllarında şimdiki ebeveynler gibi ‘katık etme kızanım, ye ekmeksiz ekmeksiz’ demek yokmuş... Aksine ‘katık et kızanım, batır yemeğin suyuna ekmeğini, doyur karnını’ demek varmış...
Ve bizim zamanımızın çocuk ve gençleri, doktor yüzü görmeden büyümüş... Az yemek çok ekmek yemişler ama obez de olmamışlar... Kafaları da çalışırmış, zekâları da açıkmış... Şimdiki çocuk ve gençlerden farkları yokmuş yani zekâ ve sağlık açısından... Hatta çok daha sağlıklı yetişmiş bizim zamanın çocuk ve gençleri...
O nedenle şimdiki ebeveynlere tavsiyemiz; bırakın çocuk ve gençleri istedikleri gibi beslensinler... Katık etmeyi de bilsinler... Ekmeksiz yemek yeyip, yavan hayat sürmesinler(!)...
Yemek peşinde koşturacağınıza, televizyonlardan mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışın çocuk ve gençlerimizi... Seyrettikleri dizilerle karateyi, silahı, dövüşü, zinayı, ahlaksızlıkları öğreniyorlar...
    Ekmekten zarar gelmez ama seyretmesine izin verdiğiniz o diziler yüzünden başlarına çok haller gelebilir... Kurtlar Vadisi’ndeki Polat Alemdarlar, Muhteşem Yüzyıl’daki Sultan Süleymanlar, Fatmagül’ün Suçu Ne’deki Fatmagüller her gün artar yoksa... Dizilerdeki roller de gerçek hayata iner...
Onun için siz siz olun ebeveynler, ‘Katık etme kızanım, ye ekmeksiz ekmeksiz’ demekten vazgeçin, esas eğilmeniz gereken konular üzerinde durun... Saygılarımla...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder