12 Şubat 2015 Perşembe

YERLEŞTİR POŞETİ POPONUN ALTINA, ÇABUCAK ULAŞIRSIN OKULUNA!..


   Zaman zaman dile getirmişimdir; şimdiki zamanın pek kıymetli çocukları ile onları el bebek, gül bebek büyüten ailelerini... Hiç kıyamazlar evlatlarına... Yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarındadır!.. Giyim kuşamda da adeta yarıştırılırlar mankenlerle!.. Hani eskiden büyülerimiz çok sık kullandığı, ‘çocuğun yediği helal giydiği haram’ atasözü ise hiç işlemez şimdiki zamane ailelerine!.. Özel araçlarla taşırlar çocuklarını okullarına... Evleri ile okulları arasındaki mesafe taş çatlasın 500 metre ile 700 metre arasında değişir ama, çocuklarını attıkları gibi arabalarına, doğru okul yoluna!.. Şimdiki zamane çocukları çamur bilmezler, karı ve yağmuru pencereden seyrederler!.. Bayramdan bayrama yapılan alışverişler ise çook eskilerde kaldı, şimdiki zamane çocuklarına her gün neredeyse bayram!.. Onlar moda nedir bilmeseler de, aileleri yakından takip etmekte ve çocuklarına markalı giysiler giydirmekteler... Sofra kültürünü ise hiç bilmeyecek gibi zamane çocukları... Onlar yemeklerini ya televizyon karşısında ya bilgisayar başında ya da koltuk tepesinde yudumlamakta!.. Hele yaz mevsiminde; parklarda, bahçelerde, salıncak üzerinde!..
   Evet sevgili ebeveynler, bütün bu gelişmeleri bugün birçok ailelerde gözlemlemekteyiz... Özellikle okul giriş ve çıkış saatlerinde okul önlerindeki özel otomobiller yoğun bir şekilde görülmektedir... Adeta bir trafik karmaşası yaşanıyor okul giriş ve çıkış saatlerinde... Neredeyse bütün öğrenciler, özel otomobillerle bırakılıyor eğitim gördükleri okullarına... Hiç kıyamıyoruz evlatlarımıza... Hiç mikrop alamadıkları için de en ufak bir rahatsızlıklarında günlerce yatıyorlar yataklarında... Doktor, doktor gezip, derdine çare ara... Her şeyden önce çocuklarımızı o kadar çok alıştırıyoruz ki rahata, iş hayatına atıldıklarında karşılaşıyorlar büyük bir hüsranla... Masa başı olmayan işi beğenmiyorlar, yan gelip yatacakları gibi iş peşine düşüyorlar... Hem çok para kazanacaklar hem de yorulmayacaklar... Beden günü kullanmak mı? Aşa!.. Masa başından kalkmayacaklar, bir yan odaya bile telefonla ulaşacaklar!.. Eee, öyle alıştırdı aileleri onları çünkü... Bir elleri balda, öbür elleri yağda... Gak dedikleri gak, guk dedikleri guk... Yedikleri önünde, yemedikleri arkalarında... Moda dersen on numara!.. Özel otomobillerle taşındılar okullarına... Sonra da kalk sen böyle yetişen evlatlardan el işinde çalışmasını bekle... Çalışır çalışır da, ancak gönlüne göre iş imkanı bulabilirse!..
   Ya eskiden nasıldı bir hatırlasanıza... Kar mı yağıyor... Bir poşet yerleştirdin mi poponun altına, karda kayarak çabucak ulaşırdın okul yoluna!.. Yağmurlu havalarda ise geçirilirdi naylon poşetler başımızdan aşağıya, ayağımıza da kara çizme, doğru gideceksin okula böyle!.. Öyle televizyon başında, bilgisayar önünde, koltuk tepesinde, parkta, bahçede yemek yemek mi? Sofra kurulur yedin yedin, yemezsen eğer ondan sonraki öğünü bekleyeceksin... Çok acındırıp, yağlı şekerli ekmek vermeye kandırırsan eğer anneni, çok şanslı say kendini... Televizyon karşısında yemek yemek ne mümkün... Sofralar sadece mutfaktaki yemek masalarına kurulur, mutfaklarda da televizyon bulunmazdı... Bilgisayar desen nasıl bir şey olduğundan bile haberdar değildik... Koltuk tepesi mi? Vallahi misafirden misafire evimizdeki koltukları görürsek ne mutluydu bize!.. O da karşıdan görürdük, azcık oturabilmek için gelen misafirin yanına usul usul sokulmaya çalışırdık!..
   İşte bizler ve bugün çocuklarını el bebek gül bebek yetiştiren ebeveynlerin birçoğu da böyle yetişti... Karı da gördüler, yağmuru da, çamuru da... Toplu taşıma araçları ile seyahat ettiler, çoğu otomobile hiç binmeden büyüdüler... Ama ekmeğini taştan çıkardılar, ne iş verilse yaptılar, her türlü zorluğa göğüs gerdiler... Bırakın evlatlarınızdan biraz zoru görsün, mücadele etsin, çabalasın... Zoru görsün, mücadele etsin ve çabalasın ki, sonradan zahmetini çekmesin... Saygılarımla...



Not: Okul giriş ve çıkış saatlerinde otomobiller yolda geçişi de engelliyor...

2 yorum:

  1. Çook güzeell...Ya tersine dönerse şemsiye...Ya tekrar yaşanırsa "Babil Kulesi"...Dörde bölüp yemeye başlarsak zeytin tanesini...Düşünün bir kere...

    YanıtlaSil
  2. Dikkat çekmek istediğim konu; yoksulluk değil israflık ve çocukların daha sağlıklı yetiştirilmesi... Bırakalım zeytini de dörde bölüp yemeyi ve katık etmeyi öğrensinler... Obez nesiller yetişmesinin de önüne geçeriz hiç olmazsa!

    YanıtlaSil