Hayal
kurma sırası bende!.. Affına sığınarak, bir kerecik olsun kendimi CHP Genel
Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun
yerine koyuyorum... Ve şimdi sizler için hazırladığım hikayemi
aktarıyorum:
Keşan Belediyesinin CHP’li 4 aday adayı,
beraberlerinde il ve ilçe başkanları ile havayoluyla Ankara’ya uçuyor... Bir
ara şeytan bunları dürtüyor!.. Ve, ‘Hepiniz
bir aradasınız ama aday adaylarından birini Keşan’da unuttunuz, size bir kıyak
çekeyim mi?!’ diyor... Bizim aday adaylarının yüreği ağzına geliyor ve
hafif bir silkelenerek, ‘Daha hazır
değiliz, Ankara’daki havayı da koklayalım(!)’ diye yakarış başlıyor...
Şeytan bu ya, ‘Amma da ödlekmişsiniz,
sadece espri yapmıştım!’ deyip, bizim aday adaylarını azat ediyor...
Sağ salim, ama heyecanlı ve esprili geçen
uçak yolculuklarının ardından, bizim aday adayları Genel Başkanlarının
karşısına çıkıyor...
4’ü bir yerde olan aday
adaylarını karşısında gören Kılıçdaroğlu,
oldukça hoşnut ve mutlu... Ve bu hoşnutluğunu da aday adaylarına dile
getiriyor... Aday adaylarımız da Kılıçdaroğlu’na
birlik mesajı verip, ‘Hangimiz aday
gösterilirsek, onun arkasındayız, bizde ayrı gayri yok’ diyor...
Sonra Kılıçdaroğlu
bana sesleniyor ve ‘Otur şu koltuğuma da
yerime bir değerlendirme yap, senin aynadan durum ne görülüyor’ diyor...
Aynaya bakıyor ve bir aday
adayının eksik olduğunu görüyorum... ‘Hay
Allah, bu Özcan da ne adammış’ diye iç geçiriyorum... ‘Acaba partilileri bu kadar yıldırttı mı yoksa karşısına tek porsiyonda
çıkacak aday adayı yok mu?!’ diye düşünüyor ve Sayın Kılıçdaroğlu’na da içimden geçen bu düşüncemi iletiyorum...
Sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekirdağ
Milletvekili Faik Öztrak, CHP Genel
Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, CHP
Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil’le
bir araya geliyoruz... Aday adaylarının hepsi heyecanlı... Heyecan var ama
seçimi dahi kazanmış, Belediye Başkanlığı koltuğuna çoktan oturmuşuz
havasındayız!.. Ha ismim anıldı, ha adım sayıldı derken, Genel Merkezin üst
düzey yönetiminden kara haber geliyor: “Sizin
için henüz süreç tamamlanmadı, 15 Aralık’ı bekleyeceksiniz... Sandık falan da
yok, anket sonuçları dikkate alınacak...”
Bu arada, üst düzey yöneticileri bana
dönüyor ve ‘nasıl ama karar, isabetli
değil mi, önemli olan kamuoyu yoklaması, Keşanlının isteği’ diyor... Ben de
alaysı bir şekilde, ‘hangi anketten
bahsediyorsunuz?’ diye karşılık veriyorum... Bu sefer onlar benimle dalga
geçiyor... ‘Amma da gazeteciymişsin ha,
ayakta uyuyorsun, kaçıncıya anket yaptırıyoruz’ diyorlar... “Ha şu meşhur anketleriniz...” diye
karşılık veriyorum: “Karakola kadar
yansıyan, anketörlerin önü kesilen, ara ara anketörlerden gözyaşı düşen, aday
adaylarını anketörlerin peşinde deli tavuk gibi döndüren(!)”
Üst düzey yöneticiler bu ifadelerim üzerine
irkiliyor... Ancak ben konuşmama devam ediyor ve şu cümleyle sonlandırıyorum: “Kararınız bu anket sonuçlarına bağlıysa, helvayı
başlayalım kavurmaya!.. Bu anketörler bana da uğradı birkaç defa... Hatta ben
önlerini kestim, birkaç kere sahte isimle görüş bildirdim... Bu sehtakarlığa
gönlüm razı olmayınca da, itiraf edip, vicdanımı rahatlattım!...” Saygılarımla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder