14 Kasım 2014 Cuma

POLİSTEN, İNADINA TODORİÇ!..

    Dünkü “Keşan polisi ve Belediye zabıtasının aşkı!” başlıklı köşe yazımın ardından bugünkü gözlerim doğrusu ‘pes’ dedirtti... Hatırlarsanız dünkü yazımda Keşan polisi ve Belediye zabıtasının aşkını(!) konu etmiş ve konuşlandıkları noktanın 50 metre mesafesinde Tekel Meydanı’ndaki Atatürk büstü arkasında Önder Caddesi ile Demirciler Caddesi’ni birbirine bağlayan yolun araç parkları nedeniyle kapatıldığını ifade etmiş, polis ve zabıtanın ise bu duruma kayıtsız kaldığına dikkat çekmiştim... Ancak bugün, bu yazıma karşın polisin türlü türlü hallerine şahitlik ettim... Saat tam tamına 08.58 yani dokuza iki dakika var ve ben Tekel Meydanı’ndaydım... Birden çevik kuvvet aracı Tekel Meydanı’nın Demirciler Caddesi’ne bakan yönünde park etti... İçerisinden 5-6 tane çevik kuvvet polisi indi... Hepsi meydanda dağılıştılar, börekçileri, pastane ve büfeleri kolaçan ettiler... Hepsinin ellerinde birer poşet ve çevik kuvvet aracına yeniden binip, İsmet İnönü Caddesi’nden Cumhuriyet Meydanı yönüne hareket ettiler... Çevik kuvvet aracını park halindeyken çektim ancak çevik kuvvet polisini ellerinde poşet varken çekmeye cesaret edemedim... Neme lazım copu falan yerim diye ya da biber gazına maruz kalmamak adına!.. Ne de olsa ülke genelinde çevik kuvvetin en alışılagelmiş davranışları idi coplamak ve biber gazı sıkmak ota b.k’a!.. Neyse, daha 5 dakika geçti geçmedi bu sefer Tekel Meydanı’ndan trafik otoso geçti... Önde 2 polis memuru, arka koltukta ise sivilden bir amca... Acaba ben mi atladım polis otoları dolmuşluk görevi de mi üstlendi yoksa bunun adına görevi kötüye kullanmak denilebilir mi?! Yok yok daha bitmedi... Aradan 1 saat geçti geçmedi yine Tekel Meydanı’nda Atatürk büstü arkasında kalan ve dün köşe yazımda konu ettiğim araç parkları nedeniyle kapatılan yolun Demirciler Caddesi tarafındaki bölümünde, bu sefer polis otosu park halindeydi... Hatta eğildim ve ‘hayırdır’ dedim... Trafik ekibinin yolu kapatmasının yanlışlığına işaret ettim... Ve hemen ilerideki markete girdiğim de ise trafik amirinin alışverişine denk geldim!.. ‘Vay be’ dedim... ‘Demek amirlerini bekliyormuş trafik otosu’ diye iç geçirdim... Hem yanlış park hem de mesai saatinde alışveriş!.. Eee 1-2 saat içinde bu kadar olaya denk gelince de, bizim polis ‘inadına todoriç!’ yapıyor diye düşünmeden edemedim... Normaldir canım... Denetleyen mi var sanki... Mülki amirimizi kaç kez Keşan’da yaya halde gezdiğini gördünüz... Bir ahırlarda, bir meyve bahçelerinde, hem de başka başka ilçelerde... Şimdi başladı yurtdışına da açılmaya... Allah yardımcımız ola!.. Çal çal oyna... Devlet-yerel yönetim işbirliği ile Keşan dönecek tam bir panayır alanına... Birkaç dansöz de aldık mı meydana, al sana yeni bir marka!..
   Sahi, Keşan Belediye Başkanı Sayın Mehmet Özcan’ın bugün yerel basında maskeli fotoğraflarını görünce çok şaşırdım... Sayın Özcan, ‘bıçak kemiğe dayandı’ demiş ve hava kirliğine işaret etmiş... Ah be Başkanım... Ağzınıza maske takacağınıza gözünüzdeki maskeyi çıkarıp şöyle bir Keşan’a alıcı gözle baksaydınız, görüntü kirliliğinde de... çoktaann bıçağın kemiğe dayandığını anlardınız!... Saygılarımla...






2 yorum:

  1. "Hava kirliliği...Görüntü kirliliği...Gürültü kirliliği...Beş dakikada bir kesilen elektirik enerjisi...Parklar Bahçeler ekibinden ağaç katliamı...Kırmızı ışıkta geçen söferler...Ve boşverli türküler..."

    YanıtlaSil
  2. bu ülkede yöneticilik sadece reklam alan memnun satan memnun geçmiş ola!

    YanıtlaSil