Dünkü “Keşan polisi ve Belediye zabıtasının
aşkı!” başlıklı köşe yazımın ardından bugünkü gözlerim doğrusu ‘pes’ dedirtti... Hatırlarsanız dünkü
yazımda Keşan polisi ve Belediye zabıtasının aşkını(!) konu etmiş ve konuşlandıkları
noktanın 50 metre
mesafesinde Tekel Meydanı’ndaki Atatürk büstü arkasında Önder Caddesi ile
Demirciler Caddesi’ni birbirine bağlayan yolun araç parkları nedeniyle
kapatıldığını ifade etmiş, polis ve zabıtanın ise bu duruma kayıtsız kaldığına
dikkat çekmiştim... Ancak bugün, bu yazıma karşın polisin türlü türlü hallerine
şahitlik ettim... Saat tam tamına 08.58 yani dokuza iki dakika var ve ben Tekel
Meydanı’ndaydım... Birden çevik kuvvet aracı Tekel Meydanı’nın Demirciler
Caddesi’ne bakan yönünde park etti... İçerisinden 5-6 tane çevik kuvvet polisi
indi... Hepsi meydanda dağılıştılar, börekçileri, pastane ve büfeleri kolaçan
ettiler... Hepsinin ellerinde birer poşet ve çevik kuvvet aracına yeniden
binip, İsmet İnönü Caddesi’nden Cumhuriyet Meydanı yönüne hareket ettiler...
Çevik kuvvet aracını park halindeyken çektim ancak çevik kuvvet polisini
ellerinde poşet varken çekmeye cesaret edemedim... Neme lazım copu falan yerim
diye ya da biber gazına maruz kalmamak adına!.. Ne de olsa ülke genelinde çevik
kuvvetin en alışılagelmiş davranışları idi coplamak ve biber gazı sıkmak ota
b.k’a!.. Neyse, daha 5 dakika geçti geçmedi bu sefer Tekel Meydanı’ndan trafik otoso
geçti... Önde 2 polis memuru, arka koltukta ise sivilden bir amca... Acaba ben
mi atladım polis otoları dolmuşluk görevi de mi üstlendi yoksa bunun adına
görevi kötüye kullanmak denilebilir mi?! Yok yok daha bitmedi... Aradan 1 saat
geçti geçmedi yine Tekel Meydanı’nda Atatürk büstü arkasında kalan ve dün köşe
yazımda konu ettiğim araç parkları nedeniyle kapatılan yolun Demirciler Caddesi
tarafındaki bölümünde, bu sefer polis otosu park halindeydi... Hatta eğildim ve
‘hayırdır’ dedim... Trafik ekibinin
yolu kapatmasının yanlışlığına işaret ettim... Ve hemen ilerideki markete
girdiğim de ise trafik amirinin alışverişine denk geldim!.. ‘Vay be’ dedim... ‘Demek amirlerini bekliyormuş trafik otosu’ diye iç geçirdim... Hem
yanlış park hem de mesai saatinde alışveriş!.. Eee 1-2 saat içinde bu kadar
olaya denk gelince de, bizim polis ‘inadına
todoriç!’ yapıyor diye düşünmeden edemedim... Normaldir canım... Denetleyen
mi var sanki... Mülki amirimizi kaç kez Keşan’da yaya halde gezdiğini
gördünüz... Bir ahırlarda, bir meyve bahçelerinde, hem de başka başka
ilçelerde... Şimdi başladı yurtdışına da açılmaya... Allah yardımcımız ola!..
Çal çal oyna... Devlet-yerel yönetim işbirliği ile Keşan dönecek tam bir
panayır alanına... Birkaç dansöz de aldık mı meydana, al sana yeni bir marka!..
Sahi, Keşan Belediye Başkanı Sayın Mehmet Özcan’ın bugün yerel basında
maskeli fotoğraflarını görünce çok şaşırdım... Sayın Özcan, ‘bıçak kemiğe
dayandı’ demiş ve hava kirliğine işaret etmiş... Ah be Başkanım... Ağzınıza
maske takacağınıza gözünüzdeki maskeyi çıkarıp şöyle bir Keşan’a alıcı gözle
baksaydınız, görüntü kirliliğinde de... çoktaann bıçağın kemiğe dayandığını anlardınız!...
Saygılarımla...
"Hava kirliliği...Görüntü kirliliği...Gürültü kirliliği...Beş dakikada bir kesilen elektirik enerjisi...Parklar Bahçeler ekibinden ağaç katliamı...Kırmızı ışıkta geçen söferler...Ve boşverli türküler..."
YanıtlaSilbu ülkede yöneticilik sadece reklam alan memnun satan memnun geçmiş ola!
YanıtlaSil