Dün gece saat 23.00 sıralarında, Keşanlı
bir kardeşimiz sosyal paylaşım sitesi olan facebook hesabımın duvarına gün
içinde yaşadığı bir olayın videosunu paylaşmış, ‘Neşe abla bugün 5 saat bunu dinledik. Ne olur bari sen duy bizi.
Nereye gidiyoruz? Sözde cumhuriyetin kalesi Keşan burası’ diye de bir not
düşmüş...
Olay Cumhuriyet Mahallesi Semt Sahası yakınında
bir alanda geçiyormuş... Dün sabah saatlerinde Kürt vatandaşlarımız tarafından
gerçekleştirilen bir düğün cemiyetinde Kürtçe müzikler seslendirilip, halay
çekilmiş... Bu durumdan rahatsız olan vatandaşlarımız da tepki vermiş... Yine
bana video gönderen kardeşimizin sayfasına baktığımda, paylaşımı ile ilgili
yorumlara da göz attım ve birkaçı aynen şöyle:
- Polisi arıyorum, ‘Kürtçe söylerler sana ne’ diyor... Sonra kalkıp şehitlerin
arkasından ağlayan sahte insanlar dolmuş Keşan’da.
- Polisi de aradık, emniyet müdürünü de, ülkü
ocaklarını da kimse bir şey yapmıyor.
- ‘Oraya
gidelim’ diyorum, polis, ‘içeri
alırız’ diyor. Kısacası seve seve katlanacakmışız.
- Ah be kardeşim, ben orada olacaktım yemişim
polisi.
Öncelikle kardeşim şunu belirteyim ki; ben
artık Keşan’ın cumhuriyetin kalesi olduğuna pek inanmıyorum... Birçok köşe
yazımda hâlâ ben de Keşan’ı -cumhuriyetin
kalesi- olarak lanse etsem de, Bayraktepe’de dalgalanan Türk bayrağımızı
yırtık halde gördükten sonra içim burkuldu ve bu düşüncem azaldı...
Şimdi gelelim dün
yaşanan ve tepki verdiğin olaya... Her şeyden önce; ister Kürt, ister Türk,
ister laz, ister Roman, ister Alevi her kim olursa olsun, hangi etnik grubun
cemiyeti olursa olsun, çevreye rahatsızlık verecek şekilde yüksek sesle müzik
yayını yapmak doğru bir davranış değil... Bunu daha önce de birçok kez dile
getirmiş ve Keşan’da yapılan sokak düğünlerinin çevreye verdiği rahatsızlıklara
dikkat çekmiştim... Sonuç mu; Kaymakamlık konutu civarında sokak düğünleri
yasaklandı(!), diğer mahallelerde de saat 00.00’dan sonra polis zoruyla müzik
yayını ancak durdurulabildi, hâlâ da aynı şekilde devam ediyor...
Kürtçe şarkı söylenmesi doğru mu? Sana göre
ya da bana göre veya birçoğumuza göre doğru değil ama -yasak- var mı? Yok...
Bir başka düğünde de İngilizce şarkılar söyleniyor ve birçoğumuz ne anlam
taşıdığını bilmediğimiz halde dinliyoruz ve sesimizi çıkarmıyoruz...
Şimdi gelelim esas meseleye... Keşan’da 10
yıl öncesine kadar kaç tane Trakya dışından vatandaş vardı, bugün sayıları kaç oldu? Biz
Trakyalılar, Keşanlılar yabancıları bağrımıza basmaya bayılırız! İster Kürt
olsun ister başka ırktan!.. Hükümetten örnek alıyoruz bu tür davranışları... Keşanlı esnaf ekmek yiyemiyor yabancılara verdiğimiz destekten!.. Bir yabancı bir iş tuttu mu, diğer akrabasını çağırıyor memleketinden... Bir aile gelse en az 8
kişi birden... Eşi, kuması, 6 çocuğu, işte Keşanlı 3 aileye bedel!..
Çalışıyorlar, işten kaçmıyorlar, ne iş verilse ucundan tutuyorlar... Yemiyorlar,
biriktiriyorlar... Gezmiyorlar, eğlenmiyorlar, paraları depoluyorlar, kat kat
apartmanlar çıkıyorlar... Bir de hepsi müteahhit kesildi başımıza!.. Ayrımcı
değilim... Hepimiz bu ülkenin vatandaşlarıyız, Türkiye Cumhuriyeti Devleti
çatısı altında yaşıyoruz... Ancak... Trakyalı bir vatandaş gitsin Güneydoğu’ya
bakalım esnaflık yapabilir mi? Devlet memuru olarak giderler, devletten maaşını
alırlar amma, hele bir dükkan açıp esnaflık yapmaya kalksınlar da, o dükkan
nasıl başlarına yıkılıyormuş görsünler!.. Abartmıyorum... Güneydoğu’da hizmet
yapan birçok arkadaşım var ve hepsiyle haftada birkaç gün bu konuları görüşüp,
o bölgedeki yaşam koşullarını ve hayat felsefelerini dinlerim onlardan... Devlet
memuru olan bir arkadaşım eşine bir dükkan açmaya kalktı da, dükkan camlarının
indirilmesinden kundaklanmaya kadar varan olaylar yüzünden memurluktan da
istifa edip döndü memleketine... Ama biz, herkesi kucaklıyoruz, iş imkanı tanıyoruz,
daha da ileri gidip kendi canımız gibi yükselmesine vesile oluyoruz... Peki
onlar niye Trakyalı’ya bu şekilde davranmıyor? Ayrımcılık bizde
mi, yoksa onlarda mı? Kim sorarsa bizde!.. Biz Trakyalılar, biz Keşanlılar
kenetlenmeyi, birbirimize destek olmayı bilmediğimiz sürece, bize her şey müstahak... İşte böyle bir
vatandaşımız çıkar, sosyal paylaşım sitelerinde paylaşır, ‘gören görür, görmeyenin başı sağolsun!’ der geçeriz... Hükümetimiz
Kürt açılımı yaptı, doğrudur... Ama açılıma destek veren de bizler olduk... Bugün
AK Parti’den İl Genel Meclisi Üyesi 2. sıra adayı Adnan Vural... Kürt müdür? Kürt’tür... Kim Adnan Bey’i İl Genel Meclisi Üyesi yaptı? Biz... O halde susalım ve
sesimizi çıkarmayalım. Kendi düşen ağlamazmış!.. Saygılarımla...
Not:
İl Genel Meclisi Adnan Vural’a karşı
hiçbir art niyetim yoktur, sadece yazıma en güzel örneği kendisi teşkil ettiği için
ismini zikretmek durumunda kaldım... Çalışmalarında başarılar dilerim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder