Kimliği belirsiz
bir bayandan gelen ‘kara’ bir yazı...
İçimdeki bütün yazma ilhamımı da aldı götürdü...
Bu kadın, Keşan’da yapılan “Temizlik-2”
operasyonundaki şantaj ve tehdit olayı ile ilintili yazdığım “Şantaja maruz kalan, sübyan kahramanı
adam!” başlıklı köşe yazımdan bahsederek, kendi hayatından kesitler
aktarmıştı bu kara yazısında... Belli, öfke doluydu... İçinde sadece intikam
vardı... Bütün babalardan, bütün ağabeylerden intikam almak istiyordu... Onun
için yaşamak demek; intikam demekti...
Babasını
tanımıyordu, ağabeyi var mı yok mu bilmiyordu... Ama hayat onu öyle bir noktaya
getirmişti ki; herkes babası, herkes ağabeyi olmuştu!
İlk babasıyla 12 yaşlarında tanışmıştı... İlk ağabeyi ile de
17 yaşlarında... ‘En çok baba da ağabey
de bende! Hepsini çok seviyorum... Hayatıma giren bütün baba ve ağabeylere
hayranım! Bugünkü hayatımı da onlara borçluyum!’ demiş, o kara yazısında...
12 yaşlarındaymış...
Haziran ayının 3. haftasıymış... O gün Babalar Günü’ymüş... O, üç-dört
basamaklı bir merdivende oturmuş ve gözlerinden yaşlar süzülürken, 50-60
yaşlarında bir baba çömelmiş yanına... Eteğini sıyırıp, başlamış bacağını
okşamaya!.. O babasını tanımamanın hüznünü, onu kucaklayıp hediye verememenin
burukluğunu yaşarken, babası yaşındaki o adam; ilk taciziyle tanıştırmış onu
hem de Babalar Günü’nde... Hediye de vermiş ona bacaklarını okşamasına
karşılık! Babasından aldığı ilk harçlığı da saklıyormuş 37 yıldır!.. Maddi
değeri bugün için hiç yokmuş ama, manevi değeri bugünkü hayatına malolmuş o ilk
harçlığın!..
Ve... 12 yaşında,
bir Babalar Günü’nde yaşadığı bu olayın ardından çok babalar ve ağabeyler
görmüş bu kadın... ‘Hepsinden nefret
ediyorum’ diyor ve hayatını; bütün babaların ve ağabeylerin yuvasını
yıkmaya adadığını söylüyor... ‘Onlar’
diyor... ‘O babalar evlatlarını şefkatle
kucaklarken, onların yanaklarından, gözlerinden öperken, benim bacağımı
okşadılar... O ağabeyler, kardeşlerini, bacılarını kucaklarken, onları
korurken, benim boynuma yapıştılar! Onlar, bana bugünkü hayatımı bağışladılar,
ben de onların yuvalarını yıkmaya adadım kendimi...’ diyerek, içindeki
öfke, kin ve nefreti paylaşıyor o kara yazısında...
Sübyan kahramanı iş
adamının kimliği konusundaki yorumda ise, ‘Ben
de yığınla var o kahramanlardan’ deyip, ekliyor o kara yazısına... ‘Cücesi de var devesi de, cüsselisi var
sıskası da, bıyıklısı var bıyıksızı da, sakallısı var sakalsızı da, keli var
saçlısı da, göbeklisi var göbeksizi de, ama hepsinin ortak bir özelliği var ki;
hepsi şerefsiz! Hiçbirinin CD’si yok ama hafızamda bir bir yerleşik... Ne ben
onları unuturum ne de onlar beni... Çünkü hepsinin yuvasına saldım zehri...
İçimdeki kini, nefreti ve intikamı...’ şeklinde devam etmiş kara
yazısında...
İşte bu yazıdan sonra, bütün babalara ve ağabeylere... Bir
çocuğun bacağından okşayan baba, boyundan öpen ağabeyseniz eğer; kötü yola
düşen bir kadının kaderinin en büyük payı sizden... Bacak okşayan ve boyundan
öpen ağabeylere yazıklar olsun, bugün toplumumuzdaki bütün ‘kötü’ tabir edilen kadınların sorumlusu olduğunuz için bir
kınacıya uğrayın da alıp boydan boya yakın!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder