11 Aralık 2012 Salı

GÖREN GÖZ, ARAŞTIRMACI GAZETECİLİK İSTEMEZ(!) SAYIN MÜFTÜM…- köşle yazımın tam metni

Keşan İlçe Müftüsü Sayın Süleyman Yeniçeri, Aşağı Zaferiye Mahallesi Camisi’nin ödenmemiş faturası ve bundan dolayı elektriğinin kesilmesi nedeniyle yerel basında çıkan açıklamaların asılsız olduğunu iddia ederek, konuyla ilgili açıklama yapma gereği hissetmiştir.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; elektrik kesintisi ile ilgili haberde ne Müftülük ne cami ne de cemaat hedef alınmıştır. Burada asıl vurgulanmak istenilen; ‘fatura ödenmediği halde’ kesilen ‘enerjinin yeniden verilmesi’dir.
Bunu birçok kişinin böyle algılayıp da Müftü Bey’in olayı farklı yöne çekmesini doğrusu ben anlamış değilim…
Eğer olaya Sayın Müftümüzün tarafından bakacak olursak da, şunu söylemek isterim: Elektrik kesintisi basına ulaştığı anda ben ve diğer gazeteci arkadaşlarımız hemen olayın yaşandığı camiye gittik. Geldiğimizi ve olayı görüntülediğimizi gören bazı kişiler haber yapılmaması konusunda bizleri uyararak, baskı yaptı. Gazetecilerin bu baskıya aldırış etmemesi üzerine de telefonlara sarılarak durum birilerine aktarıldı. Hatta gazeteciler Caminin Dernek Başkanı ile de telefonla görüştürüldü. Telefon görüşmesini not aldığımız da fark edilince, telefon elimizden alındı. Madem olayı biz bu kadar yanlış anladık da bu telaşa neden kapılındı?
Sayın Müftümüz ‘araştırmacı gazetecilik bu değildir.’ demiş… Sayın Müftümüz olay, gözümüzün önünde cereyan etmiştir, TREDAŞ tarafından bırakılan borç listesi mühürlenen elektrik panosu içine iliştirilmiştir ve bu kağıdı bir göz değil, 8 göz görmüştür. Hatta yanılma payı olabilir diye karanlıkta telefon ışığıyla çekilen kağıdın görüntüleri, enerji verildikten sonra da aydınlıkta çekilmiştir… Yani bu olayda araştırmacı gazetecilik yapmaya gerek duyulmamıştı, ‘gören göz, kılavuz istemez’ misali…
Akşam namazı, camiye yeniden enerji verilip, gazeteciler ayrıldıktan sonra kılınmış olabilir… Biz oradan ayrıldığımızda saat 18.00’i geçiyordu ve bir kişinin namaz kılmak için camiye geldiğini bizler de gördük ve arkası da gelmiş olabilir… Ancak akşam namazı, saatinde kılınamamıştır… İbadetin saati olmaz ama dediğim gibi bizim burada vurgulamak istediğimiz, ezan sesi, vaktinde cemaate (vatandaşa) duyurulmamış ve kesintiden dolayı aksaklık yaşanmıştır…
Sizin de belirttiğiniz üzere bu, güç yettirip yettirememe meselesi değil ve cemaat de vatandaştır… Ama TREDAŞ yetkilileri, cami cemaati ile hane cemaatine aynı sıcaklığı göstermemektedir…
Camideki vatandaş da hanedeki vatandaş da cemaat değil midir? Bunu da siz yanıtlayın o zaman, biz de bunu bilelim… Saygılarımla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder