Özetle
ve yine tüm okurlarımın anlayacağı bir ‘öz Türkçe’ ile
ifade etmeye çalışacağım sizlere düşüncelerimi... ‘öz
Türkçe’den
kastım da fazla eveleyip gevelemeden, taşı havaya değil, direkt
kucağa atmak...
Siyasette
hepimizin sıkça duyduğu bir kelime vardır ‘kazanan
Türkiye, kazanan Keşan, kazanan falanca yer...’ diye...
Hani bir yatırım yapılsa siyasilerin ağzından bu ve eş anlamlı
kelime ya da cümleleri duyarız ekseriya... Gerçi bu aralar
devletimin kadrosunda yer alan memurundan da sık sık duyar olduk bu
kelimeleri...
Ülkeme
ya da memleketimin falanca yerine yol yapılıyor, birileri çıkıyor
‘Türkiye
kazanıyor’;
Edirne
veya Keşan’a bir yatırım yapılıyor, birileri çıkıyor,
‘Edirne
ya da Keşan kazanıyor’
diyor... Arkasından da ‘vatandaşımız,
halkımız, hemşehrilerimiz için’ deniliyor...
Neymiş efendim; modern, çağdaş, medeni, rahat ve huzurlu bir
yaşam için ve gelecek nesli düşündükleri için...
Benim
tabirimce ‘tırışkadan
nağmeler...’
Sizin
tabiriniz nedir, bilemiyorum...
Bu
ülkeye ne yapılıyorsa benden, sizden, ondan, şundan, bundan...
yani vatandaşımın cebinden çıkan paralarla yapılıyor... O
saydıkları yatırım ve hizmetler için ceplerinden bir kuruş para
mı çıkıyor... Hepimizden alıyorlar, bize de ‘hizmet
ediyoruz’ diye
yutturmaya çalışıyorlar... Tamam hizmetin başka alternatifi yok,
bunu anlarız ama neden ‘Türkiye
ya da herhangi bir yer kazanıyor’ diye
telaffuz ediyorlar... Yapılan yatırımlarda esas kazananın
‘ihaleleri
kapanlar’
olduğu neden hiç dile getirilmiyor...
Keşan-Gelibolu
kara yolunu örnek vereyim ya da Keşan-Edirne kara yolunu, kavşaklar
da dahil olmak üzere... Yol yapılıyor, hizmet geliyor, Türkiye
kazanıyor... Kimin paralarıyla? Hepimizin paralarıyla... Peki bu
yol yapılırken, devlet ihale açıyor mu? Açıyor... İhale
‘falanca’
kişiye
kalıyor... Devlet, hepimizin ödediği paralardan yol için ayırdığı
meblağı kime veriyor? İhaleyi alana... Tabii ihaleleri kazanan
firma, şirket, vs.ler yapılan yatırımlar için bir bedel harcıyor
ve onun karşılığını devletten alıyor... Hatta birçok ihalede
de ‘en
düşük’ fiyat
teklifini veren firma, şirket vs.ler kazanıyor... Ama neticede en
düşük fiyat teklifi de sunsa, babasının hayrına o işi
yapmıyor... Mutlaka bir kâr payı kalıyor, hem de iyi bir kâr
payı...
Ve..
gerek devlet gerek yerel yönetimler tarafından açılan ihaleler de
belirli firma, şirket veya kişilerde dönme dolap oluyor!..
Düne
kadar ismi cismi duyulmayan ve varlığından haberdar olmadığımız
isimler, 5-10 ihaleyi kaptıktan sonra köşeyi dönüyor!
Anlayacağınız,
‘Türkiye
kazanıyor, Keşan kazanıyor, vatandaş kazanıyor’ biraz
hikâye oluyor... Bir yiğit çıkıp da ‘halkımızın,
sizlerin ödediği vergilerle hizmet getiriyoruz; ihaleyi kazanan da
parsayı kapıyor!’
demiyor... Bizim paralarımızla birilerini zengin eden devlet,
‘yatırım,
hizmet’
deyip göz boyamaya çalışıyor... Ancak artık can boğaza geldi,
gözde yaş dinmiyor, dolayısıyla da boyalar akıyor!
Keşan
merkezden, Gelibolu veya Edirne’ye seyahat etmenizi ve kavşakları
gözlemlemenizi tavsiye ediyorum... Her iki yol da hâlâ yapım
aşamasında ve hiçbir kavşakta cep yok... Bu yolların yapımını
planlarken hiç mi işin ehli birine sorulmadı ya da danışılmadı...
Ya da devlet erkanı yol projelerini incelemeden, ihaleyi birilerine
gözü kapalı mı yamadı!..
Hepimizin
paralarını bu kadar fütursuzca harcama lüksünün nereden
bulunduğunu soruyor ve ilgilileri ‘çok
methettikleri’
yolları, makam arabasının arka koltuğunda değil, direksiyon
başına geçip, yolu kullanarak incelemeye davet ediyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder