27 Kasım 2012 Salı

TÜRKİYE, VATANDAŞ KAZANIYORMUŞ HİKAYE!

Özetle ve yine tüm okurlarımın anlayacağı bir ‘öz Türkçe’ ile ifade etmeye çalışacağım sizlere düşüncelerimi... ‘öz Türkçe’den kastım da fazla eveleyip gevelemeden, taşı havaya değil, direkt kucağa atmak...
Siyasette hepimizin sıkça duyduğu bir kelime vardır ‘kazanan Türkiye, kazanan Keşan, kazanan falanca yer...’ diye... Hani bir yatırım yapılsa siyasilerin ağzından bu ve eş anlamlı kelime ya da cümleleri duyarız ekseriya... Gerçi bu aralar devletimin kadrosunda yer alan memurundan da sık sık duyar olduk bu kelimeleri...
Ülkeme ya da memleketimin falanca yerine yol yapılıyor, birileri çıkıyor ‘Türkiye kazanıyor’; Edirne veya Keşan’a bir yatırım yapılıyor, birileri çıkıyor, ‘Edirne ya da Keşan kazanıyor’ diyor... Arkasından da ‘vatandaşımız, halkımız, hemşehrilerimiz için’ deniliyor... Neymiş efendim; modern, çağdaş, medeni, rahat ve huzurlu bir yaşam için ve gelecek nesli düşündükleri için...
Benim tabirimce ‘tırışkadan nağmeler...’
Sizin tabiriniz nedir, bilemiyorum...
Bu ülkeye ne yapılıyorsa benden, sizden, ondan, şundan, bundan... yani vatandaşımın cebinden çıkan paralarla yapılıyor... O saydıkları yatırım ve hizmetler için ceplerinden bir kuruş para mı çıkıyor... Hepimizden alıyorlar, bize de ‘hizmet ediyoruz’ diye yutturmaya çalışıyorlar... Tamam hizmetin başka alternatifi yok, bunu anlarız ama neden ‘Türkiye ya da herhangi bir yer kazanıyor’ diye telaffuz ediyorlar... Yapılan yatırımlarda esas kazananın ‘ihaleleri kapanlar’ olduğu neden hiç dile getirilmiyor...
Keşan-Gelibolu kara yolunu örnek vereyim ya da Keşan-Edirne kara yolunu, kavşaklar da dahil olmak üzere... Yol yapılıyor, hizmet geliyor, Türkiye kazanıyor... Kimin paralarıyla? Hepimizin paralarıyla... Peki bu yol yapılırken, devlet ihale açıyor mu? Açıyor... İhale ‘falanca’ kişiye kalıyor... Devlet, hepimizin ödediği paralardan yol için ayırdığı meblağı kime veriyor? İhaleyi alana... Tabii ihaleleri kazanan firma, şirket, vs.ler yapılan yatırımlar için bir bedel harcıyor ve onun karşılığını devletten alıyor... Hatta birçok ihalede de ‘en düşük’ fiyat teklifini veren firma, şirket vs.ler kazanıyor... Ama neticede en düşük fiyat teklifi de sunsa, babasının hayrına o işi yapmıyor... Mutlaka bir kâr payı kalıyor, hem de iyi bir kâr payı...
Ve.. gerek devlet gerek yerel yönetimler tarafından açılan ihaleler de belirli firma, şirket veya kişilerde dönme dolap oluyor!..
Düne kadar ismi cismi duyulmayan ve varlığından haberdar olmadığımız isimler, 5-10 ihaleyi kaptıktan sonra köşeyi dönüyor!
Anlayacağınız, ‘Türkiye kazanıyor, Keşan kazanıyor, vatandaş kazanıyor’ biraz hikâye oluyor... Bir yiğit çıkıp da ‘halkımızın, sizlerin ödediği vergilerle hizmet getiriyoruz; ihaleyi kazanan da parsayı kapıyor!’ demiyor... Bizim paralarımızla birilerini zengin eden devlet, ‘yatırım, hizmet’ deyip göz boyamaya çalışıyor... Ancak artık can boğaza geldi, gözde yaş dinmiyor, dolayısıyla da boyalar akıyor!
Keşan merkezden, Gelibolu veya Edirne’ye seyahat etmenizi ve kavşakları gözlemlemenizi tavsiye ediyorum... Her iki yol da hâlâ yapım aşamasında ve hiçbir kavşakta cep yok... Bu yolların yapımını planlarken hiç mi işin ehli birine sorulmadı ya da danışılmadı... Ya da devlet erkanı yol projelerini incelemeden, ihaleyi birilerine gözü kapalı mı yamadı!..
Hepimizin paralarını bu kadar fütursuzca harcama lüksünün nereden bulunduğunu soruyor ve ilgilileri ‘çok methettikleri’ yolları, makam arabasının arka koltuğunda değil, direksiyon başına geçip, yolu kullanarak incelemeye davet ediyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder