2 Kasım 2012 Cuma

KURBAN BOMBASI SÜLALEMDEN GELDİ!

Ara ara bilirsiniz bahsederim sülalemin ‘saf’lıklarından… Yine bir ‘saf’lık ama bu sefer Kurban Bayramı’na damgasını vuran bir ‘saf’lık oldu…
Kurban Bayramı nedeniyle teyze kızı, eşi ve çocukları ziyaretime geldi bayramın 3. günü… Öpüşme, koklaşma, hal hatır sorma derken sıra yemek faslına ve muhabbete geldi… Bayılırız yemek üstü ‘saf’lıklarımızı anlatıp, gülmeye… Başkalarını anlatacağımıza, kendimizi anlatır, hem dedikodudan uzak durur hem de büyük keyif alırız bir aradalığımızdan…
Önce ben başladım bu sefer… Geçtiğimiz Ramazan Bayramı’nda yaşadığımı bir gelişmeyi anlattım teyze kızı ve ailesine… Bayramdan 1 hafta önce idi. Bir sabah uykudan kalktım, duşa girmek üzere banyoya yöneldim ancak su soğuk… Şofbene baktım, ışık yanmıyor… ‘Hay Allah’ dedim kendi kendime, ne oldu da birden bozuldu bu şofben, dün sabah sorun yoktu, benden başka kullanan olmadı da ne sebep oldu bozulmasına… Neyse kettle ile su ısıtarak, atlattım sabahı… Servis’e haber verecektim fakat gazetedeki yoğunluktan eve gitmeye fırsatım yoktu. Bayrama kadar da yoğunluk sürdü ve ben kettle ile su ısıtmaktan helak oldum… Bayram geçsin ilk işim ‘servisi aramak’tı bu işkenceden sonra ve öyle de yaptım… Servisin şofbenle bütün diyalogu da sadece 30 saniye oldu! Şofben prizinin yeri soruldu, gösterdim ve çıkmış olan fişi takıldı! Anlayacağınız yaklaşık 10 gün boyunca kettle işkencesini sadece fişin çıkmasından dolayı ve dikkatsizliğimden yaşamıştım…
Bu hikâyemi teyze kızı ve ailesine anlattıktan ve geçmişte yaşadığımız ‘saf’lıkları yâd etmemizden sonra teyze kızının eşi bombayı patlattı…
‘20 senedir içimde tutuyorum ama artık tutamayacağım’ dedi… ‘Hayırdır damat bey, nedir seni bunca yıl bu sırrı saklamaya iten neden’ dememe kalmadı, bizim damadın dili çözüldü!
Yıl 1992 imiş. Teyze kızıyla evliliklerinin 3. yılı ve görev gereği Erzurum’dalar… O arada Sırplarla Bosna-Hersek arasında savaş oluyormuş… Bütün televizyon kanalları katliamı gösterirken, bir yandan da Bosna-Hersek’e giden yardım tırları ekrana yansıyormuş… Birlikte televizyon izlerlerken teyze kızıyla… birden bir soru gelmiş teyze kızından bizim damadın kulağına… Teyze kızı demiş ki bizim damada, “Bu kadar ‘UN’u ne yapacaklar, savaş üstü Bosna’da!”
Bizim damat baştan anlayamamış eşinin ne demek istediğini! ‘Pardon’ demiş, ‘ne demek istedin’ diye sormuş…
Teyze kızı da televizyona yaklaşıp, tırda yazılan yazıyı (U.N.) işaret ederek, ‘Bu UN tırlarını diyorum’ demiş!..
Bizim damat tırda yazan yazının açılımının “UNİTED NATİONAL” (Birleşmiş Milletler) olduğunu söylemiş ama teyze kızının bu ‘saf’lığını da 20 yıldır içinde saklamış…
Benim sülalem böyle işte… Saftır ama içi de dışındadır… Hepsini çok seviyor, yeni saflıklarımızla en kısa sürede birlikte olmayı diliyorum…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder