14 Kasım 2012 Çarşamba

DELİKANLI YAĞI NASIL MI KIZDIRIYOR?

Evet sevgili Keşanlılar, izinli olduğum süre içinde yaptığım ziyaretlerimden ara ara bahsedeceğimi belirtmiştim sizlere… Ve devam ediyorum yine…
Esnafımız dertli ama dertlerini anlatacakları bir yetkili bulamamanın da sıkıntısı var içlerinde… Hepsi proje uzmanı olmuş! İşlerinin kesatlığından gün boyunca proje çiziyorlar kafalarında… ‘Şöyle bir kapımızı çalan olsa da anlatsak düşüncelerimizi’ diye de serzenişte bulunuyorlar...
Ben, aradıkları yetkili değildim ama sıkılmadan dinledim projelerini… Hepsinin projelerinde ortak nokta ‘trafik’ sorunu ve devamında çözümü… Müşterinin yokluğundan ziyade, trafik karmaşasından çektikleri huzursuzluğu anlattı esnafım… Maliyetsiz, kısa zamanda tamamlanabilecek, çok yıkıp, kırmadan yapılabilecek projelerinden söz ettiler…
Esnafımı dinledikten sonra ‘Pazar Yeri Projesi’ni hatırlattım ve yakın bir tarihte trafik sorununun kökten çözüleceğini söyledim… Otoparkımızın olacağını, şehir merkezinde yeni bir trafik düzenlemesine gidileceğini ve beklenen ‘son’un geleceğini belirttim… Bunu söylerken de hepsinin gözünde bir ışık aradım… Mutlu sona ‘ramak’ kaldı ışığı… Ancak bu ışığı göremedim maalesef… Ne Pazar Yeri Projesi’nin işlevselliğinden ne de altına yapılacak otoparktan umutlular…
Gün boyunca yaptığım, esnafımın umutsuzluklarını dile getirdikleri ziyaretlerimin ardından akşam da bir ev gezmesine katıldım…
Aslında akşam gezmesine giderken neşesizdim ve keyfim kaçıktı… Pek keyif alacağımı da düşünmüyordum… Ancak beklediğimden farklı bir gelişme oldu… Kahvelerimizi içtikten sonra, arkadaşımla aramızda olan samimiyet nedeniyle, izin istemeden mutfağına doğru yöneldim… Arkadaşımın oğlu da eve geleli yarım saat olmuş ve bizi rahatsız etmeden doğru mutfağa geçmişti… Mutfağa ilerlerken hızlı hızlı bir konuşma sesi de işittim… Mutfağa girdiğimde ise ocağın önünde duran arkadaşımın oğlunun, ocağa koyduğu tavanın başında kendinden geçercesine yaptığı davranışına şahit oldum… Tabii baştan davranışının sebebini algılayamadım… Ocakta bir tava, içinde yağ ve başında yarı küfürlü yüksek sesle konuşan 16 yaşında bir delikanlı, elinde de patates poşeti…
‘Hayırdır, nedir bu afra tafran’ dememe kalmadan ‘yağı kızdırıyorum Neşe teyze’ diye yapıştırdı cevabı bizim delikanlı… Meğer ocak yetersizmiş, bizim delikanlı yüksek sesle bağırıp, küfür ederek, yağı kızdırıyormuş!.. Delikanlının bu açıklamasından sonra bastım kahkahayı ve kutladım onu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder