16 Kasım
2012 Cuma günü Keşan Kaymakamı Bekir Dınkırcı
tarafından yapılan köy ziyaret ve inceleme
gezisine katılmak üzere saat 09.00’da aracımın kontağını
çevirdim ve Yerlisu köyüne gitmek üzere yola koyuldum. Araca
bindiğim an itibarı ile de şu köy gezileri bir bitse de Sayın
Kaymakamımızın sürekli telaffuz ettiği ve dile getirdiği “Büyük
Fotoğrafı” görsek diye
düşündüm...
Bunu
düşünürken de Enez Kavşağı’ndaki ışıklara gelmişim,
kırmızı ışık yanıyor ve bekleme süresi 56 saniyede... Bir
sigara tellendirir miyim bu sürede diye telaşa kapılıp, aracımın
camını açarken, birden elinde bir kasa, içinde simit dolu bir
tepsi ile 10-12 yaşlarında bir çocuk bitiverdi önümde... Bu
çocuk kavşakta bulunan çimleri geçerek, kasasını koydu, simit
tepsisi elinde konuşlandı kavşağa... Bu durumda sigara tellemeyi
unutan ben, fotoğraf makinemi çantadan çıkardığım gibi aldım
birkaç kare... Tahminen babasıydı bu çocuğun Enez istikameti
tarafındaki çim içinde simit tepsisi ile bekleyen ama 56 saniyelik
süre sona erdiği ve hareket etmek gerektiği için ilerlemek
zorunda kaldım ben...
Aslında
baba oğul çekmek ve aynı karede görüntülemek isterdim ama
arkamda bekleyen araç olunca, mecburen ilerlemek zorunda kaldım
yoluma...Evet... Henüz köy ziyaretleri başlamadan ilk haberimi koymuştum cebime... Onun için de keyifle ilerledim gideceğim yere... Köy ziyaretleri bitiminde ise o kadar çok nüfus azalması ve doğurganlık olmamasından bahsedildi ki, ‘haber’ diye düşündüğüm bu olay kaldı benim köşeye...
Çünkü geriden gelen nüfusun azlığı, çocuk sevgisinin özlemi ve gelecekte yaşlı bir nüfusun bizi beklediği dile getirilmişti... Yine eğitimin önceliği ve öğrenci-öğretmen-veli ilişkisinin önemi ifade edilmişti ziyaretlerde...
Aslında Sayın Kaymakamımız ve beraberindeki heyet, tahmini benden 30 dakika sonra geçti aynı kavşaktan. Bu çocuğun elindeki tepside en az 100 simit vardı ve yarım saat içinde satması mümkün değildi... Acaba bu heyet okul çağında olan ve okul saatinde babası ile birlikte kavşakta konuşlanan bu çocuğu görmemişler miydi? Eğer görmemişlerse acaba “Büyük Fotoğrafı” hangi gözle göreceklerdi!
Okul çağında, ders saatinde bir çocuk kavşakta simit satıyor... Babası da aynı kavşakta karşı tarafta...
Sonra da ‘geriden gelen nüfus azalıyor’ diye sitem ediyoruz... Şu andaki nüfusa ne verebiliyoruz, ne kadar sağlıklı yaşam sunabiliyoruz ya da aileleri sunabiliyor da geriden gelen nüfusun azalma endişesini yaşıyoruz... Eğer çocuklarımıza bir gelecek sunamayacaksak, okul saatinde ve en tehlikeli olan kavşak noktalarında simit sattırıp aile bütçesine daha 10-11 yaşlarında katkıda bulunmasını eğitimini hiçe sayarak bekleyeceksek bizim ‘çocuk’ neyimize...
Önce; iş ve aş imkanı yaratın, ondan sonra ‘geriden gelen nesil tehdit altında’ deyin... Geriden gelen nesle ekmek yoksa, tehlike asıl o zaman baş gösterir...
O nedenle sayın hemşehrilerim ben, fotoğrafın büyüğünü Kaymakamdan önce yakaladım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder