22 Ekim 2014 Çarşamba

DOLANDIRICIYI TEPETAKLAK ETTİM!..

   Bugün saat 14.30 sıralarıydı... Ev telefonumuz çaldı... Telefonu açtığımda birden kendimi karakolda falan hissettim!.. Telsiz sesleri bir tarafta, derinden ikili diyaloglar da geliyor... Ve yine telefonun ucundaki ses Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden aradığını belirtse de, durağan konuşmalar yapıyor... Arkadan gelen sesleri duyabilmem ve senaryoyu anlatmadan önce beni kandırmak için... Tabii ben olaya hakim olduğum için telefonun ucundaki sesin senaryosunu anlatmasını bekliyorum, gayet serin kanlı davranarak... Dolandırıcı başlıyor anlatmaya ve telefonun benim üzerime kayıtlı olmadığını araştırmış biliyor... Kır saçlı, 70 yaş üzeri bir beyefendi beklediği ve adını da bildiği için, babamı soruyor... Evde olmadığını belirtiyorum ve telaşlı bir tavır takınarak, ne gerekiyorsa yapabileceğimi söylüyorum... Dolandırıcı bir ‘oh!’ çekiyor ve başlıyor dizmeye... Ne terör örgütü kalıyor, ne kimlik vs. kartlarımızın ele geçirilmediği, hayatımızın tehlike altında olduğu vs... Ama tuzağı o kadar iyi hazırlamışlar ki, yutkunduğu ve konuşmadığı anlarda arkadan gelen sesler yükseltilip polis merkezinde olunduğu havası veriliyor... Bu dolandırıcının konuşmalarına daha fazla tahammül edemeyip, ‘bitti mi?’ diye soruyorum ve şimdi siz beni dinleyin diyorum... Önce, Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memurlarını çok iyi tanıdığımı ve hepsiyle de birebir diyalogum olduğunu belirtiyorum, arkasından da gazeteci olduğumu söylüyorum... Ve başlıyorum inci inci dizmeye dolandırıcıya... Hatta, ‘sayın dolandırıcı!’ diye hitap ediyorum kendisine ve bugüne kadar yaktıkları canları hatırlatıyorum!.. Bizim dolandırıcı köpürüyor, telsiz sesleri susuyor, hakaretlerin bini bin para!.. O bana saydırıyor, ben de ona... Ve son sözümü söyleyip yüzüne kapatıyorum telefonu... Ama dolandırıcı bey o kadar sinirlenmiş besbelli ki, bir daha arayıp, ‘yaz gazeteye’ diyor, avazı çıktığı kadar bağırarak... ‘yazacağım, yazacağım ve Keşan’da sizin kökünüzü kurutacağım’ diye karşılık veriyorum... Dolandırıcının bir an kafayı sıyırdığını düşünmedim de değil bağırışlarından!.. İlk başta yaptığımız konuşmadan o kadar emindi ki avını yakaladığından, sanıyorum sonradan dumur olmak çok koydu dolandırıcı beyefendiye de yediremedi bu nedenle kendisine!.. Ben ise öyle keyiflenmiştim ki, hem moralini hem de motivasyonunu bozduğum için dolandırıcı beyefendinin!

    Bunu sizlerle paylaştım ama sözü yine doğal gaza bağlayacağım... Yerel basından takip etmişsinizdir mutlaka... Mahalle ziyaretleri yapılıyor bir heyet halinde ve doğal gazın önemi hakkında bilgi veriliyor vatandaşlarımıza... Ve bu heyetin içinde İlçe Emniyet Müdürümüz Sayın Ahmet Yıldız da bulunuyor... Ve yine telefon dolandırıcılığı ülke genelinde olduğu gibi Keşan’da da had safhada... Gün geçmiyor ki bir vatandaşımız dolandırılmasın, parası gasp edilmesin... Şimdi denilecek ki; afişler asıyoruz, broşür dağıtıyoruz, yerel basında anlatıyoruz ve halkı bilgilendiriyoruz... Orta yaş ve üzeri kesimin en çok bulunduğu ortam hem merkez hem de kırsalda neresi; kahvehaneler... Dolandırıcıların hedef kitlesi kim; orta yaş ve üstü... Afişleri, broşürleri okumayan ya da okuması yazması olmayan kesime en güzel anlatım şekli nedir; sözlü olarak... Ben şimdi sormak istiyorum; Sayın Ahmet Yıldız, hiç sorumluluğu olmadığı halde doğal gaz bilgilendirme toplantılarına katılacağına, yanına birkaç polis memuru alıp her gece kahvehane ziyaretleri yapıp dolandırıcılık ile ilgili vatandaşı bilgilendirse sizce daha iyi olmaz mı? Ama anlatmasını da bilecek! Çünkü, dolandırıcılar profesyonel... Hem de çok planlı ve programlı hareket ediyorlar... Ben, konuya hakim olduğum için yutmadım ancak, konuya hakim olmayan bir vatandaşım çok rahat tuzağa düşebilir... Bu yazımı okuyan vatandaşlarımdan da yakınlarını uyarmalarını ve telefonun ucundaki sesin, ilk etapta, özellikle arkadan gelen sesin algılanması için duraksayarak konuştuğunu hatırlatın...
     Umarım İlçe Emniyet Müdürümüzün de kulağına gider de, kendi alanının doğal gaz değil halkın güvenliği olduğu bilincini hatırlar!.. Saygılarımla... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder