Bugün saat 14.30 sıralarıydı... Ev telefonumuz
çaldı... Telefonu açtığımda birden kendimi karakolda falan hissettim!.. Telsiz
sesleri bir tarafta, derinden ikili diyaloglar da geliyor... Ve yine telefonun
ucundaki ses Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden aradığını belirtse de, durağan
konuşmalar yapıyor... Arkadan gelen sesleri duyabilmem ve senaryoyu anlatmadan
önce beni kandırmak için... Tabii ben olaya hakim olduğum için telefonun
ucundaki sesin senaryosunu anlatmasını bekliyorum, gayet serin kanlı
davranarak... Dolandırıcı başlıyor anlatmaya ve telefonun benim üzerime kayıtlı
olmadığını araştırmış biliyor... Kır saçlı, 70 yaş üzeri bir beyefendi
beklediği ve adını da bildiği için, babamı soruyor... Evde olmadığını
belirtiyorum ve telaşlı bir tavır takınarak, ne gerekiyorsa yapabileceğimi
söylüyorum... Dolandırıcı bir ‘oh!’
çekiyor ve başlıyor dizmeye... Ne terör örgütü kalıyor, ne kimlik vs.
kartlarımızın ele geçirilmediği, hayatımızın tehlike altında olduğu vs... Ama
tuzağı o kadar iyi hazırlamışlar ki, yutkunduğu ve konuşmadığı anlarda arkadan
gelen sesler yükseltilip polis merkezinde olunduğu havası veriliyor... Bu
dolandırıcının konuşmalarına daha fazla tahammül edemeyip, ‘bitti mi?’ diye soruyorum ve şimdi siz beni dinleyin diyorum... Önce,
Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memurlarını çok iyi tanıdığımı
ve hepsiyle de birebir diyalogum olduğunu belirtiyorum, arkasından da gazeteci
olduğumu söylüyorum... Ve başlıyorum inci inci dizmeye dolandırıcıya... Hatta, ‘sayın dolandırıcı!’ diye hitap
ediyorum kendisine ve bugüne kadar yaktıkları canları hatırlatıyorum!.. Bizim
dolandırıcı köpürüyor, telsiz sesleri susuyor, hakaretlerin bini bin para!.. O
bana saydırıyor, ben de ona... Ve son sözümü söyleyip yüzüne kapatıyorum
telefonu... Ama dolandırıcı bey o kadar sinirlenmiş besbelli ki, bir daha
arayıp, ‘yaz gazeteye’ diyor, avazı
çıktığı kadar bağırarak... ‘yazacağım,
yazacağım ve Keşan’da sizin kökünüzü kurutacağım’ diye karşılık
veriyorum... Dolandırıcının bir an kafayı sıyırdığını düşünmedim de değil
bağırışlarından!.. İlk başta yaptığımız konuşmadan o kadar emindi ki avını
yakaladığından, sanıyorum sonradan dumur olmak çok koydu dolandırıcı
beyefendiye de yediremedi bu nedenle kendisine!.. Ben ise öyle keyiflenmiştim
ki, hem moralini hem de motivasyonunu bozduğum için dolandırıcı beyefendinin!
Bunu sizlerle paylaştım ama sözü yine doğal
gaza bağlayacağım... Yerel basından takip etmişsinizdir mutlaka... Mahalle
ziyaretleri yapılıyor bir heyet halinde ve doğal gazın önemi hakkında bilgi
veriliyor vatandaşlarımıza... Ve bu heyetin içinde İlçe Emniyet Müdürümüz Sayın
Ahmet Yıldız da bulunuyor... Ve yine
telefon dolandırıcılığı ülke genelinde olduğu gibi Keşan’da da had safhada... Gün
geçmiyor ki bir vatandaşımız dolandırılmasın, parası gasp edilmesin... Şimdi
denilecek ki; afişler asıyoruz, broşür dağıtıyoruz, yerel basında anlatıyoruz
ve halkı bilgilendiriyoruz... Orta yaş ve üzeri kesimin en çok bulunduğu ortam
hem merkez hem de kırsalda neresi; kahvehaneler... Dolandırıcıların hedef
kitlesi kim; orta yaş ve üstü... Afişleri, broşürleri okumayan ya da okuması
yazması olmayan kesime en güzel anlatım şekli nedir; sözlü olarak... Ben şimdi
sormak istiyorum; Sayın Ahmet Yıldız,
hiç sorumluluğu olmadığı halde doğal gaz bilgilendirme toplantılarına
katılacağına, yanına birkaç polis memuru alıp her gece kahvehane ziyaretleri
yapıp dolandırıcılık ile ilgili vatandaşı bilgilendirse sizce daha iyi olmaz
mı? Ama anlatmasını da bilecek! Çünkü, dolandırıcılar profesyonel... Hem de çok
planlı ve programlı hareket ediyorlar... Ben, konuya hakim olduğum için
yutmadım ancak, konuya hakim olmayan bir vatandaşım çok rahat tuzağa
düşebilir... Bu yazımı okuyan vatandaşlarımdan da yakınlarını uyarmalarını ve
telefonun ucundaki sesin, ilk etapta, özellikle arkadan gelen sesin algılanması
için duraksayarak konuştuğunu hatırlatın...
Umarım
İlçe Emniyet Müdürümüzün de kulağına gider de, kendi alanının doğal gaz değil
halkın güvenliği olduğu bilincini hatırlar!.. Saygılarımla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder