Çoktandır
fırsat bulamadığım dost ziyaretleri ile ilgili dün bir kaçamak yaptım. Hem hoş
sohbet hem de yorgunluk kahvesi içmek için bir ahbabıma uğradım. Sohbetimizin
ortasında, bir başka ahbabımız katıldı aramıza. Oradan buradan derken, laf
açıldı hayırlı babalardan! Aramıza sonradan katılan ahbabımız, o sıcak muhabbet
arasında döktü içini bize... 10 yaşında iken babasının evden ayrılıp
kendilerini terk edişini ve yaşadığı acı günleri paylaştı yaşlı gözlerle... Tam
muhabbetin sonuna gelmiştik ki, bir arkadaşımız daha katıldı aramıza...
Muhabbetin başına değil sonuna yetiştiği için, ‘affet babanı’ dedi bu kardeşimize... Herkesin hata
işleyebileceğini, affetmenin büyüklük olduğunu ve kendisine göre doğru
davranışın bu olacağını söyledi yumuşak bir dille... Bu kardeşimiz ısrarlı bu
tavrın üstüne, sesini biraz da yükselterek ‘ben
20 senedir zeytin yemiyorum, yemediğim gibi zeytinden de kaçıyorum’ dedi...
3 sene boyunca annesi ve kardeşleri ile birlikte karınlarını zeytin ekmekle
doyuran bu kardeşimizin, zeytin hayatında öyle bir yer etmişti ki, o günleri
hatırlamamak için bir daha ne zeytin yemiş ne de evine zeytin sokmuştu... Annesi
ev temizliklerine gidip eve ekmek parası getirsin diye, o kardeşlerine bakmış
ve tahsilini yarıda bırakmıştı... Bayram olduğunda herkes babasının elini
öperken, elini tutup gezerken, o bir mezar bile bulamamıştı babasını ziyaret
edebileceği! Evlerinde hiç ışık yanmamıştı 2 sene, karanlık odasında sabah
olmasını beklemişti karanlıktan kurtulmak için bu kardeşimiz... Kapılarının
tokmağı vursun da, bir komşusu bir tabak yemek bıraksın diye hep kapının yanına
yakın bir yerde oturmuştu senelerce... Çok acı, çok üzüntü, yokluk, açlık
çekmiş annesi ve 2 kardeşi ile birlikte ama 10 senenin sonunda ermişler
muratlarına... Çalışmışlar, çabalamışlar, didinmişler ve ondan sonrasında
kimseye muhtaç olmadan kendilerini geçindirmişler... Ve 25 sene sonra anne ve 3
çocuğuna bunları yaşatan hayırsız baba, karşılarına çıkmak ve hallerini
hatırlarını sorup, yardımcı olmak istemiş onlara...
Ve bu
kardeşimiz selam göndermiş babasına, kısa yazdığı şu mektubuyla: “Çok şükür halimiz vaktimiz iyi. Ben 10
yaşındaydım, bir kardeşim 7, diğeri de annemin 3 aylık karnındaydı bizi terk
ettiğinde... Şimdi benim 16 ve 14 yaşlarında iki evladım, kardeşlerimin de 3’er
çocukları var... Bize baba bundan 25 yıl önce lazımdı. Babalık çağımız geçti,
ben çoktan baba, kardeşlerim de anne oldular... Sana şimdi evlat lazım olduysa,
bizi terk ederken aklın kimde ise, git ondan evlat iste!”
Dün yaptığımız bu acı hatıralarla dolu sohbette,
ben aramıza katılan arkadaşın iyi niyetine onay vermeyip, aksine ‘affetme’ dedim kardeşime...
Sen de affetme, benim kızım da affetmesin
hayırsız babasını...
Sen: 3 yıl boyunca seni, anneni ve
kardeşlerini zeytin ekmeğe mahkum edip, sizleri zeytinden soğuttuğu için;
annene sizin karnınızı doyurabilmek için temizlik yaptırıp, senin tahsiline
engel olduğu için, 2 sene boyunca evinizde elektrik yakamadığınız ve sana
pencere kenarında her akşam gün doğmasını beklettiği için, bir tas sıcak yemek
için kapının komşu tarafından çalındığını beklediğin için, sana dertleşmek için
mezar taşı bile bahşetmediği için bu hayırsız babayı affetme...
Kızım: 10 yıl boyunca ‘anne biz ne zaman karanlıkta sokakta dolaşabileceğiz’ dediğin
günlerin acı hatırasına; hasta olup da canın portakal istediğinde, paramız
olmadığı için alamadığımda ‘gözyaşlarımı
sildiğin’ günün anısına; deden ve anneannen arayıp paranız var mı diye
sorduğunda, olmadığı halde yalan söyleyip, ‘çok
paramız var’ dediğimiz günlerin hatırasına; 1 liramız kalıp da, belki bu
akşam şans yüzümüze güler diyerek, bardaktan boşanırcasına yağmurun altında
yürüyüp, ‘o 1 lirayı şans oyununa
yatırdığımız’ günün anısına; bol bol patates kızartması ve makarna ile
karnını doyurduğun günler hatırına, her bayram sabahı öğlene kadar yatağından
çıkmayıp, bayramların hiç gelmesini istemediğin günlerin anısına, 23 yaşına
kadar gelip de sadece 1 kere gördüğün, ‘senin
halin nicedir’ diye sormayan o hayırsız babanı affetme kızım... Çok şükür
hepsi geride kaldı, bundan sonra hayırsız baban karşına çıksa da, sadece sana
kötü günleri anımsatacağı için kızım, affetme onu, sakın affetme...
Böyle babaların başları, boyunları altında
kalır inşallah!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder