15 Haziran 2013 Cumartesi

KARNEMİ YENİLESENE ABLA!


Teknoloji ilerleyeli meğer mertlik bozulmuş, sahtekârlıklar artmış, kandırmaca başlamış!
Evet, sevgili anne babalar, Keşan’da karne notu değişimi yapan kişiler ve öğrenciler...
Şimdi hepinize birden dün yaşadım bir olayı anlatacağım...
2012-2013 eğitim öğretim yılı sona erdi ve öğrenciler karnelerini aldı. Öğle saatiydi ve bilgisayarımın başında haber yazmakla meşguldüm... Hatta gazetemizde bir de misafirimiz vardı... Bir öğrenci girdi telaşla içeri ve yanımda aldı soluğu aniden... Çünkü bilgisayar başında ve gazetemizde misafirimiz harici başka yoktu kimse... Kafası cin(!) gibi çalışan bu öğrenci, işini yapsa yapsa bana yaptıracaktı! Hiç zorlanmadan, sıkılmadan, çekinmeden bir kerede bana ‘abla değiştiriverelim hemen şu karne notlarını’ dedi... İlk önce algılayamadım ve karne heyecanı ile ne anlatmak istediğini ifade edemediğini düşündüm... ‘Dur bakalım, hele sakinleş ve ne istediğini tane tane anlat bana’ dedim... ‘Notları be abla’ dedi, ‘Notları yükseltip, bir karne çıkışı alıver bana, bizimkilere(!) göstereceğim de’ diye ekledi...
Aramızda geçen konuşma diyalogu devamında şöyle gelişti:
- (Öğrenci) Düşük olan notları birer not yükselteceksin işte.
- (Ben) Sen benden sana sahte karne hazırlamamı mı istiyorsun?
- (Öğrenci) Evet abla, hemen hazırlar mısın? Acelem var da.
- (Ben) Hayırdır, acelen ne?
- (Öğrenci) Bizimkilere götüreceğim, hediyeyi kapacağım!

- (Ben) Peki sonra ne olacak? Bu yaptığım ortaya çıkmayacak mı?
- (Öğrenci) Ben hediyeyi alayım da sonra çıksın farketmez!
- (Ben) Daha önce böyle bir şey yaptın mı peki?
- (Öğrenci) Yaptık be abla, arkadaşlarım da yaptı!
- (Ben) Bunda ciddi misin? Sahte karneyi mi ailenize gösteriyorsunuz?
- (Öğrenci) Evet abla ya hadi yap şunu...
- (Ben) Kusura bakma. Ben sana sahte karne falan hazırlayamam. Ancak senden yarın yine bu gazeteye gelmeni, ama mutlaka gelmeni ve ücretsiz 2 adet gazete alıp, birini kendin okumanı, diğerini de ailene götürmeni istiyorum...
- (Öğrenci) Tamam.
Öğrenci, aramızda geçen bu diyalogun ardından apar topar gazetemizden çıktı ve muhtemelen sahte karne hazırlayacak kapı aradı kendine...
Bu beklenmedik gelişme, bir sürü farklı düşünceyi geliştirdi bende... Çünkü gördüğüm karnede zayıf not yoktu... 2 tane 3 (üç), 3 tane 4 (dört) ve diğerleri de 5 (beş)ti... Mükemmel olmasa da kötü sayılabilecek bir karne de değildi bana göre... Ancak bu öğrencinin ailesi, karnesinin mükemmel olması yönünde ne vaatte bulunduysa, bu vaat ona yarardan çok zarar sağlamıştı görüldüğü üzere... Sınıfını geçen, belki de teşekkür belgesi alan bu öğrenci, ailesinin ondan kapasitesinin üzerinde bir şey istemesi ve bunun karşılığında da ödüllendireceğini belirtmesi üzerine, sahtekârlığa sürüklenmişti bu çocuk boş yere... Mükâfatın karşılığı, ‘yalan’ olmuştu...
Bu madalyonun bir yüzü... Peki ya diğer tarafı... Bu öğrencinin söylediğine göre, sahte karne düzenleyen kişiler vardı... Daha önce de yapılmıştı, dün de yapılacaktı... Acaba bu kişilerin evlatları yok mu? Annelik babalık hissini yaşamamışlar mı? Hadi yaşamadılar diyelim... Peki hiç mi kardeş, yeğen, kuzen, arkadaş sevgisi yaşamadı bu kişiler? Üç kuruş para kazanmak uğruna öğrenciyi yalancılığa, sahtekârlığa itmek hangi vicdana sığar?
Bu yaşadığım olaydan sonra, daha önce inandığım ‘mükâfat başarıya bir araçtır’ düşüncesi tamamen kayboldu bende... Demek ki, mükâfat, ödül, vaat... Bazen yanlışa, yalana, sahtekârlığa da itebiliyor insanları... Hele hele daha gelişme çağında olan, hayatın cilveleri ile henüz tanışmayan, gencecik bir filizin bu davranışı, doğrusu aldı gitti bu inancımı...
O yüzden bırakın çocuklarınız zayıf not getirsin, istediği kadar çalışsın... Ya da çocuğunuza alacağınız bir şey varsa ve maddi imkanınız elveriyorsa, karşılığını beklemeden alın... Bazen beklediğiniz karşılık böyle kötü sonuçlar da doğurabilir... Tabiî ki herkes bir olacak değil ama bir gün sizin başınıza da gelmeyeceği belli değil... Saygılarımla...

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder