21 Haziran
2013 Cuma. Saat 00.10’u gösteriyor... Aslında Cuma günü bitti, Cumartesi gününe
bismillah dedik. Telefonum deli gibi çalıyor... Ben de o arada dışarıda ve
Muammer Aksoy Caddesi’nde seyir halindeyim... Bir arkadaşım arıyor, ‘Enez Kavşağı felç. 155’i aradım ama koş
sen de gel.’ diye. Yazlığa gitmek için yola çıkmış, Keşan’dan Erikli
Sahili’ne gitmek için Enez Kavşağı’nı kullanmaya kalkınca, seyahati daha baştan
aksamış... Kırmızı ışığa denk geldi diye, bir sigara molası yaparım demiş, bu
arada işi çözememiş... Ne zaman ki Keşan-Gelibolu istikametine gidenler vızır
vızır geçiyor, ancak karşı istikamettiler yerinden kıpırdamıyor, o zaman
Hanya’yı Konya’yı anlamış... Arkasında duran araç, kornayı deli gibi basmaya başlayınca
da fıttırmış! ‘Ben canımı pazarda
bulmadım, sende çok varsa geç ağabey’ deyip, arkasındaki araca yol
vermiş... Ancak kornayı çalarken yerinden çıkacak sürücü, Kavşağın ortasına
geldiğin de az daha ikiye biçilip, çok fazla gördüğü canından bir tanesi
gidiyormuş... <Devamı Önder gazetesinin 24 Haziran 2013 Pazartesi günkü sayısında...>
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder