30 Temmuz 2012 Pazartesi

ELALEME MASKARA OLMAYALIM BOŞ YERE…

Keşan-Erikli Sahili arası yolla ilgili zaman zaman şikayetler gelir, dile getirmem istenirdi de insan yaşayınca bir başka oluyormuş doğrusu…
Senede bir kez giderim Erikli’ye… Hadi taş çatlasın üç kez diyelim… O da gezmek, dinlenmek ya da tatil maksatlı değil… Ya toplantı, ya da bir etkinlik vesilesiyle… Hani hep ‘Saros’un İncisi’ diye anılan Erikli Sahili, bana nedense sadece taş yığınını anımsatıyor… Ha Keşan’da oturmuşum ha Erikli’de tatile gitmişim… Hiçbir fark yok benim için… ‘Keşan’da deniz yok’ diye düşünenleriniz olabilir ama kıpırdamaya yer bulunamayan, binaların kumsalın içine kadar girdiği, denizin içinde iğne atsan düşmeyen bir kalabalıktan ziyade, evde duşun altına girmeyi tercih ederim doğrusu…
Nizam, düzen derseniz hak getire… Kaldırımların üzerinde araçlar, trafik düzeni sıfır… Bir tane evin önünü araçsız göremezsiniz… Bir o kadar da bisiklet ve ATV… Ortalık çerden çöpten geçilmiyor… İnsan ziyanlığı var sahilde…
Benim vurgulamak istediğim konu bu değil tabii ki… Alan razı, veren razıysa bana ne… Demek ki orada yaşayan insanlar memnun hallerinden, memnun olmasalar o düzen çekilmez katiyen…
Ancak Keşan-Erikli Sahili arasında yolculuk yapanların durumu vahim… Saros’umuzla marka olacağız, turizm kenti olacağız, şu olacağız, bu olacağız… Valla hikaye… Pazar günü hem sabah hem de öğle saatlerinde kamyonlar trafikte… Hem öyle böyle de değil… Biri geçiyor, biri çıkıyor… Canları istediği kadar hız yapıyorlar, canları istedi mi yolun ortasından gidiyorlar… İstediklerine yol veriyorlar, istemezlerse gaza bir basıyorlar, bir yavaşlıyorlar… Peşlerine takılacaksın yani… Saat 14.30’da Erikli Sahili-Keşan arası araç konvoyu… Sebep; kamyoncuların keyfi… ‘Acelen mi var, aracın klimalı mı değil mi, süratli gitmen gerekiyor mu gerekmiyor mu, işin var mı yok mu?’ umurunda mı kamyon şoförünün… Kendi çıkarmış tişörtünü, yakmış cigarasını, dikiz aynasını ayarlamış, Orhan Baba’yı da koymuş teybe, dünya yansa umurunda değil…
Ve biz hâlâ turizmden bahsediyoruz… Saros’u marka yapmak ve tanıtmakla uğraşıyoruz… Bırakın Allah aşkına… Ele güne rezil olacağız… Önce bir yolumuzu genişletelim, büyük araçlara alternatif yol üretelim, Erikli Sahili’ni insanca yaşam alanı haline getirelim, ondan sonra tanıtıma geçelim… Boş yere güldürmeyelim kendimizi elaleme… Hadi biz birbirimizi biliyoruz da elaleme maskara olmayalım boş yere…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder