Şimdi size 12 yaşında yaşadığım ve hiçbir zaman hafızamdan çıkmayan bir olayı paylaşacağım...
Yıl 1981... Bir yakın akrabamızın İstanbul’da düğünü var. Teyze, dayı, hala kızları bir aradayız... Benim rahmetli annem gibi, birçok akrabam da başörtüsü takıyor o yıllarda... Kıyafetleri normal, pardesü falan giymiyorlar yani, saçları da hafif görünen başörtüsü takıyorlar sadece... Biz çocuklar ise düğüne askılı cicili bicili tuvalet tarzı kıyafetler giyinmişiz... Bir de Bergama’da oturan bir akrabamız var ve onlarda geldi ailecek bu düğüne... Bizim akraba, eşinin mutaassıp olması nedeniyle evlendikten sonra türbana girmiş... 11 yaşında kızları ile geldiler düğüne ve 11 yaşındaki kız çocukları da türbanlı idi... O zamanlar çok şaşırmıştık ilk gördüğümüzde, uzun süre hep izledik onu uzaktan... Annesinin yanında sus pus oturuyor, o da uzaktan bizi izliyordu... Malum İstanbul’da oluyor düğün ve düğün başlamadan yaşanıyor bu anlattıklarım... Bu arada gittiğimiz yani akrabamız olan ailenin düğünü de haremlik selamlık... Kadınlar bir tarafta, erkekler bir tarafta... Erkek tarafı mutaassıp imiş ve böyle yapılmasını uygun görmüşler düğünün... Neyse, çalgılar çalmaya başladı, oyunlar oynanıyor... Biz çocuklar sürekli ortadayız ve hep oynuyoruz... Bergama’dan gelen ve 11 yaşında olan akraba kızı ise bizi izliyor sürekli... Bizim de gözümüz ara ara ona takılıyor... Düğün-kınada bir arada gibi bir şeydi... Annelerimiz düğün yapıldığı yerde bir başka bölüme geçti bir ara ve biz hâlâ oynuyoruz... Aman Allah’ım birden o türbanlı olan 11 yaşındaki kız çocuğu türbanını sıyırıp ortaya atıverdi kendini ve bir başladı ki kıvırtmaya herkes şaşırdı kaldı... Hatta eteğinin ucundan da tutup, beline soktu!.. Salona dönen annesi ise onu orta yerde öyle başı açık kıvırtırken görünce, kolundan tuttuğu gibi bağıra çağıra dışarı çıkardı ve bir taraftan da başörtüsü takmaya çalıştı... Henüz kaynaşamadığımız 11 yaşındaki başörtülü akraba kızının ve sonrasında annesinin davranışları karşısında herkes şaşkın ve üzgündü... Bir daha salona gelmedi bu 11 yaşındaki kız çocuğu ve bu sefer biz bulduk onu ve gittik sohbet etmeye yanına... Küçücük bir çantası vardı ve o çantasının gizli gözünden ojesini gösterdi bize... Tırnakları ojeli değildi ama bizim tırnaklarımızdaki ojeyi görünce, ‘benim de ojem var, gizli gizli sürüp siliyorum sonra’ dedi bize... Arada sırada gittiği İmam Hatip okulundan kaçıp, türbansız sokaklarda dolaştığından söz etti... Yaşımız çok küçük olmasına rağmen, anlattıklarından çok etkilenmiş ve onun adına da üzülmüştük... Çünkü o isteyerek değil aile baskısı ile türbanlı idi...
Şimdi ise, Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararla Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullardaki öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelik gereği bazı aileler çocuklarına benzer baskılar yapacak ve okullarına dahi başörtüsü ile gönderecek... Çocuktur, özenir, arkadaşı gibi olmak ister... Kimileri belki başörtüsüne kimileri de başı açıklığa özenecek... Zamanın ne getireceği bilinmez... Ama bildiğim bir şey var ki; daha tahareti doğru düzgün beceremeyen bir çocuk, başını örtse ne olur?!.. Saygılarımla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder