14 Ocak 2014 Salı

BANA AZRAİL’İN YİNE BECEREKSİZİ DENK GELDİ AMA(!) SİZE USTASI DENK GELEBİLİR!..


12 Ocak 2014... Günlerden Pazar... Saat 21.00 sıraları... Odamdayım... Yine çoğu zaman olduğu gibi yazmakla meşgulüm... Odamın prizinde elektrikçi dükkanından almadığım bir güya toprak hatlı bir uzatma kablosu takılı... Birden prizin ucundan ateş çıktı ve patlama sesi duyar gibi oldum... Karalamaya çalıştığım yazıya öyle kaptırmışım ki kendimi anlık olan bir olayın tam ne olduğunu da kestiremedim... Hemen oturduğum yerden doğrulup, salona çıkmak için yöneldim... Evdeki hangi elektrik düğmesine bassam cevap yok... Yani karanlıktayım ve elektrik kesilmiş evimizde... İlk anda sigorta aklıma geldi tabii ki... Hemen antreye yönelip, sigorta atıp atmadığını kontrol ettim... Evet, tahmin ettiğim gibi sigorta atmıştı ve şarteli kaldırıp, atan sigortayı normale döndürdüm... Ancak evimiz hâlâ aydınlanmamış ve elektrik kesintisi devam etmekteydi... Sigortadan işi çözemeyince, bu sefer babamdan yardım istedim ve öncelikle durumu izah ettim... Aynı zamanda karşı komşumuzun da kapısını çalıp, onlarda da aynı kesintinin olup olmadığını sordum... Apartmanda bizden başka kimsede kesinti yoktu... Babam, ben ve komşularımızın apartmanımızın girişinde bulunan ana sigortaya bakıp, atıp atmadığını kontrol ettik... Bizim evdeki elektrik hattının bağlı olduğu sigorta atmıştı ve komşumuz şarteli kaldırıp, benden de eve gidip elektrik gelip gelmediğini kontrol etmemi istedi. Hemen koşar adımla bir üst kata çıktım ve evimiz aydınlıktı... Daha önce odamın prizinden çıkardığım toprak hatlı uzatma kablosunu da takıp, elektrik prizini de kontrol edeyim dedim... Demez olaydım! Bereket yine şansıma beceriksiz Azrail denk geldi(!).. Daha uzatma kablosunu prize dokundurur dokundurmaz çıkan alevle birlikte titremeye başladım... Bir yandan akıma kapılmam nedeniyle çığlık atıyor, bir yandan da elimin bilek bölümüne kadar saran ateşten kendimi kurtarmaya çalışıyordum. Bir anda kuvvetli bir patlama sesi oldu ve ben birkaç adım geriye düşerken, yine evimizin içerisi karanlığa büründü... Benim çığlık sesimi duyan ve o anda apartman merdivenlerinde olan komşularım ise koşarak geldi... Parmaklarım yeşil ve mor arası bir renk almıştı... Birazda sanki küle batırmışsın gibi bir hali vardı... Hafiften yanmıştım işte... Azrail beni kavurmak istedi ama o arada meleklerim sigortaları attırıp, beni akımdan kurtardı!... Anlayacağınız düşmanın bedduasından dostlarımın hayır duası daha ağır bastı... Tabii bu, işin hikaye kısmı... Şimdi gelelim asıl açıklamak ve vurgu yapmak istediğim meseleye...
Bu yaşadığım olaydan sonra, komşularım beni teselli edip, elimi sokmak için de toprak dolu koca bir saksı getirirlerken, babam da evdeki hadiseyi çözmekle meşguldü... Kontrol kalemini aldı ve tek tek prizleri kontrol etti... Bu arada sigorta şartelini yeniden kaldırdık ve yine aydınlıktayız... Sadece uzatma kablosunu devreye sokmadık... Prizlerde bir şey yok... Sorunun uzatma kablosundan kaynaklandığını tahmin ettik ama emin değiliz... Bunun için de sabahı beklememiz gerekiyordu ve dün sabah, bir elektrikçide aldım soluğu, yanımda da uzatma kablosu olduğu halde... -İnceleyip, bilgi vermelerini- istedim... Gözümün önünde açtılar ve anlattılar bana benim anlayacağım dilde... Teknik adam değiliz, bize teknik anlatsalar büyük çoğunluğumuz ne olduğunu anlayamayız... Ancak anladığım ve sizin de çok rahatla anlayabileceğinizi tahmin ettiğim tek şey, o kablonun içerisindeki telin bakır olması gerekiyormuş... Ancak benim kullandığım o kablodaki tel alüminyummuş... Zaten, daha kabloyu gördü, ‘ucuz atlatmışsınız, evi yakar bu’ dedi... O anda tabii ki ben biraz da akşam yaşadığım olayın gerginliği ile ‘ne evi beni yakıyordu, siz evden bahsediyorsunuz’ gibi ses tonumu yükselttim ama dediğim gibi bu sadece strestendi... Biraz sohbet ettik teknik bilgiye sahip bu kişiyle... Alacağım bilgileri depoladıktan sonra, doğru gittim o kabloyu aldığım yere çatmak üzere... Kabloyu da tüketici haklarına iki satır yazıyla gönderip, ülkemizde denetimsizliğin hangi safhada olduğunu, insan hayatının bu kadar ucuza alındığını görmelerini sağlayacağım kısmetse...

Bu arada iş yeri sahibi tepkime itiraz etmedi ve şikayetlerin geldiğini, raftan kaldırdıklarını, istersem de kontrol edebileceğimi söyledi! Peki, o gece ben akımdan kurtulamasaydım ve karşıma becerikli bir Azrail çıksaydı, bu iş yeri sahibinin, arkamda bıraktıklarıma mazereti yine bu şekilde mi olacaktı?!
Bu dükkan sahibi hadi ürünün içinde değil, gelen şikayetler üzerine rafından kaldırmış... Peki bu mallar ambalajlanıyor ve tüketiciye sunuluyor, hiç mi bunun denetleyicisi olmuyor? Ve bu ürün ülkemizde sayısız noktalara satılmak üzere konuluyor, ben ve benim gibi birçok kişi de güvenilir olduğunu düşünerek alıyor... Sonra çıkan ev yangınlarında ‘elektrik kontağından çıktığı tahmin ediliyor’ diye açıklama yapılıyor... Kimse kalkıp, ‘elektrik kontağına takılı olan ancak içinde bakır malzeme bulunması gerekirken alüminyum malzeme ile yapılan uzatma kablosundan kaynaklı’ demiyor... Bu arada bir başka duyum da, bazı apartmanların tesisat döşemesinde bile gereken hassasiyetin gösterilmediği yönünde...
Bu yaşadığım olayı sizlerle bir vatandaşlık görevi olarak paylaştım... Çünkü benim yaşadığım olay hepimizin başına gelebilir ve sizde de Azrail’in ustası denk gelebilir! Eviniz yanabilir, canınızdan olabilirsiniz... Aman siz siz olun; elektrik üzerine işin ehlinden başka yerlerden elektrik malzemesi satın almayın... Bu iş şakaya gelmez ve geri dönüşü olmayan sonuçlar ortaya çıkarabilir...
Yaşadığım olayı, Türklerle Avrupalılara bağlayarak noktalamak istiyorum:

Avrupalı ne diyor; ben ucuz mal alacak kadar zengin değilim... Ve çok doğru söylüyor... Biz Türkler ise üç kuruş ucuz gördük mü, batan geminin malları gibi yığılıyoruz kapışmaya... Kim sorarsa kâr yapacağız! Halbuki bu ucuz ve kalitesiz malın bizi ölüme bile sürükleyebileceğinin hesabını yapamamaktayız... Hepinize bana gelen gibi beceriksiz Azrail gelmesi dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder