12 Ocak 2014... Günlerden
Pazar... Saat 21.00 sıraları... Odamdayım... Yine çoğu zaman olduğu gibi
yazmakla meşgulüm... Odamın prizinde elektrikçi dükkanından almadığım bir güya
toprak hatlı bir uzatma kablosu takılı... Birden prizin ucundan ateş çıktı ve
patlama sesi duyar gibi oldum... Karalamaya çalıştığım yazıya öyle kaptırmışım
ki kendimi anlık olan bir olayın tam ne olduğunu da kestiremedim... Hemen oturduğum
yerden doğrulup, salona çıkmak için yöneldim... Evdeki hangi elektrik düğmesine
bassam cevap yok... Yani karanlıktayım ve elektrik kesilmiş evimizde... İlk anda
sigorta aklıma geldi tabii ki... Hemen antreye yönelip, sigorta atıp atmadığını
kontrol ettim... Evet, tahmin ettiğim gibi sigorta atmıştı ve şarteli kaldırıp,
atan sigortayı normale döndürdüm... Ancak evimiz hâlâ aydınlanmamış ve elektrik
kesintisi devam etmekteydi... Sigortadan işi çözemeyince, bu sefer babamdan
yardım istedim ve öncelikle durumu izah ettim... Aynı zamanda karşı komşumuzun
da kapısını çalıp, onlarda da aynı kesintinin olup olmadığını sordum... Apartmanda
bizden başka kimsede kesinti yoktu... Babam, ben ve komşularımızın
apartmanımızın girişinde bulunan ana sigortaya bakıp, atıp atmadığını kontrol
ettik... Bizim evdeki elektrik hattının bağlı olduğu sigorta atmıştı ve
komşumuz şarteli kaldırıp, benden de eve gidip elektrik gelip gelmediğini
kontrol etmemi istedi. Hemen koşar adımla bir üst kata çıktım ve evimiz
aydınlıktı... Daha önce odamın prizinden çıkardığım toprak hatlı uzatma
kablosunu da takıp, elektrik prizini de kontrol edeyim dedim... Demez olaydım!
Bereket yine şansıma beceriksiz Azrail denk geldi(!).. Daha uzatma kablosunu
prize dokundurur dokundurmaz çıkan alevle birlikte titremeye başladım... Bir
yandan akıma kapılmam nedeniyle çığlık atıyor, bir yandan da elimin bilek
bölümüne kadar saran ateşten kendimi kurtarmaya çalışıyordum. Bir anda kuvvetli
bir patlama sesi oldu ve ben birkaç adım geriye düşerken, yine evimizin içerisi
karanlığa büründü... Benim çığlık sesimi duyan ve o anda apartman
merdivenlerinde olan komşularım ise koşarak geldi... Parmaklarım yeşil ve mor
arası bir renk almıştı... Birazda sanki küle batırmışsın gibi bir hali vardı...
Hafiften yanmıştım işte... Azrail beni kavurmak istedi ama o arada meleklerim
sigortaları attırıp, beni akımdan kurtardı!... Anlayacağınız düşmanın
bedduasından dostlarımın hayır duası daha ağır bastı... Tabii bu, işin hikaye
kısmı... Şimdi gelelim asıl açıklamak ve vurgu yapmak istediğim meseleye...
Bu yaşadığım olaydan sonra,
komşularım beni teselli edip, elimi sokmak için de toprak dolu koca bir saksı
getirirlerken, babam da evdeki hadiseyi çözmekle meşguldü... Kontrol kalemini
aldı ve tek tek prizleri kontrol etti... Bu arada sigorta şartelini yeniden
kaldırdık ve yine aydınlıktayız... Sadece uzatma kablosunu devreye sokmadık...
Prizlerde bir şey yok... Sorunun uzatma kablosundan kaynaklandığını tahmin
ettik ama emin değiliz... Bunun için de sabahı beklememiz gerekiyordu ve dün
sabah, bir elektrikçide aldım soluğu, yanımda da uzatma kablosu olduğu halde...
-İnceleyip, bilgi vermelerini-
istedim... Gözümün önünde açtılar ve anlattılar bana benim anlayacağım dilde...
Teknik adam değiliz, bize teknik anlatsalar büyük çoğunluğumuz ne olduğunu
anlayamayız... Ancak anladığım ve sizin de çok rahatla anlayabileceğinizi
tahmin ettiğim tek şey, o kablonun içerisindeki telin bakır olması
gerekiyormuş... Ancak benim kullandığım o kablodaki tel alüminyummuş... Zaten,
daha kabloyu gördü, ‘ucuz atlatmışsınız,
evi yakar bu’ dedi... O anda tabii ki ben biraz da akşam yaşadığım olayın
gerginliği ile ‘ne evi beni yakıyordu,
siz evden bahsediyorsunuz’ gibi ses tonumu yükselttim ama dediğim gibi bu
sadece strestendi... Biraz sohbet ettik teknik bilgiye sahip bu kişiyle...
Alacağım bilgileri depoladıktan sonra, doğru gittim o kabloyu aldığım yere
çatmak üzere... Kabloyu da tüketici haklarına iki satır yazıyla gönderip,
ülkemizde denetimsizliğin hangi safhada olduğunu, insan hayatının bu kadar
ucuza alındığını görmelerini sağlayacağım kısmetse...
Bu arada iş yeri sahibi
tepkime itiraz etmedi ve şikayetlerin geldiğini, raftan kaldırdıklarını,
istersem de kontrol edebileceğimi söyledi! Peki, o gece ben akımdan kurtulamasaydım
ve karşıma becerikli bir Azrail çıksaydı, bu iş yeri sahibinin, arkamda
bıraktıklarıma mazereti yine bu şekilde mi olacaktı?!
Bu dükkan sahibi hadi ürünün
içinde değil, gelen şikayetler üzerine rafından kaldırmış... Peki bu mallar
ambalajlanıyor ve tüketiciye sunuluyor, hiç mi bunun denetleyicisi olmuyor? Ve
bu ürün ülkemizde sayısız noktalara satılmak üzere konuluyor, ben ve benim gibi
birçok kişi de güvenilir olduğunu düşünerek alıyor... Sonra çıkan ev
yangınlarında ‘elektrik kontağından
çıktığı tahmin ediliyor’ diye açıklama yapılıyor... Kimse kalkıp, ‘elektrik kontağına takılı olan ancak
içinde bakır malzeme bulunması gerekirken alüminyum malzeme ile yapılan uzatma
kablosundan kaynaklı’ demiyor... Bu arada bir başka duyum da, bazı
apartmanların tesisat döşemesinde bile gereken hassasiyetin gösterilmediği
yönünde...Bu yaşadığım olayı sizlerle bir vatandaşlık görevi olarak paylaştım... Çünkü benim yaşadığım olay hepimizin başına gelebilir ve sizde de Azrail’in ustası denk gelebilir! Eviniz yanabilir, canınızdan olabilirsiniz... Aman siz siz olun; elektrik üzerine işin ehlinden başka yerlerden elektrik malzemesi satın almayın... Bu iş şakaya gelmez ve geri dönüşü olmayan sonuçlar ortaya çıkarabilir...
Yaşadığım olayı, Türklerle Avrupalılara bağlayarak noktalamak istiyorum:
Avrupalı ne diyor; ben ucuz mal alacak kadar zengin değilim... Ve çok doğru söylüyor... Biz Türkler ise üç kuruş ucuz gördük mü, batan geminin malları gibi yığılıyoruz kapışmaya... Kim sorarsa kâr yapacağız! Halbuki bu ucuz ve kalitesiz malın bizi ölüme bile sürükleyebileceğinin hesabını yapamamaktayız... Hepinize bana gelen gibi beceriksiz Azrail gelmesi dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder