25
Mart 2012 Pazar günü yapılan AK Parti Edirne İl Kongresi’ne katılmak üzere
Edirne’ye gittim. Kongre, Mimar Sinan Spor Salonu’nda yapıldı. Edirne’ye sık
sık gitmeme karşın anlaşılan hep havaya bakmışım(!)... ‘Niye?’ diyeceksiniz... Çünkü kendimi birden AK Parti Genel
Merkezinde hissettim, sanki Edirne’de ve Mimar Sinan Spor Salonu’nda
değildim...
Detaylara
girmeden önce şunu da belirtmek isterim ki... gazetemiz siyah-beyaz
yayımlanıyor da olsa bu köşe yazımı renkleri fark edemeseniz de hissedeceğiniz
düşüncesiyle fotoğraflı yayımlayacağım... Ve yine belirtmek isterim ki
kongreye, sağlık durumum müsait olmadığı halde sadece oyumu kullanmak üzere
gittim... Çünkü il delegesiydim... Fakat mesleğime olan inancım adına,
gözlemlerimi de asla göz ardı edemezdim... Şimdi gelelim neler hissettiğime ve
düşündüğüme...
Mimar
Sinan Spor Salonu’nun kapısına geldiğimde karşımda AK Parti’nin renklerini
simgeleyen turuncu-mavi koskocaman bir bina duruyordu... Bu binanın tabelasında
da ‘Mimar Sinan Spor Salonu’
yazıyordu... Hemen bitişiğinde yine dev bir bina vardı ve o da yine
turuncu-maviye boyanmış olan Aliço Pehlivan Spor Eğitim Merkezi’ydi...
Hemen
fotoğraf makinemi çıkarıp, turuncu-mavi olan bu 2
binayı görüntüledim... Sonra binanın içine girip, iç dizaynı gözlemledim...
Aynı düzenleme içeride de devam ediyordu... Tekrar dışarı çıkıp, uzaktan uzun
uzun seyredip düşündüm... Tam giriş kapısının üzerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası ile yazılan ‘Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda
ahlaklısını severim’ sözü dikkatimi çekti... Ve tam yanında Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın posteri
asılıydı... Atatürk’ün bu sözü hemen
hafızamda değişti ve gördüğüm manzaraya göre ‘Ben sporcunun zeki, çevik, ahlaklı ve aynı zamanda AK Parti’lisini
severim... imza: R. Tayyip Erdoğan’ olarak canlandı... ‘Acaba?’ dedim... ‘Bir dahaki gelişimde tabelayı bu şekilde
değiştirilmiş olarak görme ihtimalim de var mı? Bu kadar ileri de gidilebilir
mi?’
Sonra
içimden şunları geçirdim: Cumhuriyet Halk Partisinin kalesi olan Edirne’de eğer
bir spor salonunun siyasi bir partinin rengine boyanmasına Edirneliler engel
olamadıysa... bundan sonra hiçbir şeye de engel olamazlar... Meydanlara çıkıp
iktidar partisine karşı duruşları da hikâyeymiş... Oylarını da gözleri kapalı
atmışlar CHP’ye... Maksat yeşillik olsun diye... Yoksa inançları olduğundan
değil... Atatürk’ü savunduklarından
değil... Demokrasiye olan inançlarından değil... Bunun aksini iddia edebilecek
Cumhuriyet Halk Partililere de ‘Kapatın
çenenizi, oturun yerinize, size her şey müstahak’ demek geldi içimden...
Edirne
genelinde 400 bin kişiden sadece 80 bininin oyunu aldı AK Parti... Geriye kalan
320 bin kişi... 80 bin kişiyi mi alt edemediniz... 80 bin kişiye mi karşı
duramadınız... 80 bin kişiyi mi haklayamadınız... 4 katı çoğunlukta olduğunuz
bir gruba mı karşı koyamadınız... O halde... size ne yapsalar üstüne bir bardak
soğuk su için ve kaderinize mahkum olun... Bundan sonra çıkıp da nefesinizi
boşa tüketip, meydanlarda nara atmayın... Yarın öbür gün evlerinizi de
turuncu-mavi boyamaya kalkarlarsa sanırım ‘Oh
ne güzel bedavaya evim boyanıyor, badana masrafından da kurtulacağım’ deyip,
buna bile göz yumarsınız...
Ben
bir AK Parti’li olarak bunu içime sindirememişken, sizin nasıl sindirdiğinizi
de anlayamadım...
Şu
anda bir şey daha düşünüyorum... Bu yazıyı okuyup da içinizden
geçirdiklerinizi... Biliyorum ki çoğu CHP’liler ‘Yandın Neşe Hanım, artık seni kesin partiden ihraç ederler’ diye
düşündü...
Benim
de size cevabım: Siz benim derdime yanacağınıza oturun da kendi halinizi
düşünün... Ben her şeyden önce mesleğim ve kişisel inancım adına doğruluğuna
inandıklarımı dile getiriyorum... Partiden ihraç edecek olmalarını da zerre
kadar umursamıyorum... AK Parti’liysem bunun sorumlusu da siz CHP’lilersiniz...
Kendi içinizde idareyi kuramadınız ki, ülkeyi nasıl idare edeceksiniz(!)...
Ülkeyi
yemeye ve satmaya gelince; Kim başa geçti de yemedi... Kim cebini doldurmadı...
Kim yandaşlarını kollamadı... Kim kendini değil de ülkeyi düşündü... Kim devlet
kurumlarına müdahil olmadı... Kim adamını başa getirmedi...
Keşke
bütün AK Parti’liler de benim gördüğümü görüp, yanlışlarını kabullenip, kişisel
çıkarları bırakıp, yanlıştan dönmeyi bilseler... Emin olun ki o zaman 74
milyondan 60 milyonun kesin oyunu alırlar...
Son
sözüm: bir AK Parti’li olarak; Mimar Sinan Spor Salonu’nun, bütün vatandaşlara
açık olan bir spor merkezinin siyasi bir partiyi simgeleyen renklerle boyanmış
olmasını kınıyor, bu yanlıştan bir an önce dönülmesini diliyorum... Türk’üm,
Müslümanım, AK Parti’liyim ama aynı zamanda Atatürkçüyüm...
Ve
köşe yazımı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim’
sözüyle noktalıyorum... Ne mutlu Türk’üm
diyene!
Ataistlik Hoocayı, Koministlik Parayı, Feministlik kocayı bulana kadar denilen ata sözünü bilirmisiniz. Bu kadar tutuklamalar olunca herkes korkmaya başladı. Kimseden ses çıkmıyor. Nerde kaldı bizim o solcular. Sanki parayı buldular. Maaşallah gıkları çıkmıyor. Birbirlerini yemekten memleket meselelerine birtürlü adapte olamıyorlar. Herkes birbirine küsüyor. Başbakanımız boşuna demiyor Bu solcuların muhalefetine bayılıyorum diye. Ama bir AKP li nin AKP yi eleştirmesine ilk defa şahit oluyorum. Büyük cesaret. Kutluyorum sizi. İşte doğru olanda bu.
YanıtlaSil