26 Mart 2012 Pazartesi

YAZIKLAR OLSUN EDİRNELİLERE VE CHP’LİLERE...


25 Mart 2012 Pazar günü yapılan AK Parti Edirne İl Kongresi’ne katılmak üzere Edirne’ye gittim. Kongre, Mimar Sinan Spor Salonu’nda yapıldı. Edirne’ye sık sık gitmeme karşın anlaşılan hep havaya bakmışım(!)... ‘Niye?’ diyeceksiniz... Çünkü kendimi birden AK Parti Genel Merkezinde hissettim, sanki Edirne’de ve Mimar Sinan Spor Salonu’nda değildim...
Detaylara girmeden önce şunu da belirtmek isterim ki... gazetemiz siyah-beyaz yayımlanıyor da olsa bu köşe yazımı renkleri fark edemeseniz de hissedeceğiniz düşüncesiyle fotoğraflı yayımlayacağım... Ve yine belirtmek isterim ki kongreye, sağlık durumum müsait olmadığı halde sadece oyumu kullanmak üzere gittim... Çünkü il delegesiydim... Fakat mesleğime olan inancım adına, gözlemlerimi de asla göz ardı edemezdim... Şimdi gelelim neler hissettiğime ve düşündüğüme...
Mimar Sinan Spor Salonu’nun kapısına geldiğimde karşımda AK Parti’nin renklerini simgeleyen turuncu-mavi koskocaman bir bina duruyordu... Bu binanın tabelasında da ‘Mimar Sinan Spor Salonu’ yazıyordu... Hemen bitişiğinde yine dev bir bina vardı ve o da yine turuncu-maviye boyanmış olan Aliço Pehlivan Spor Eğitim Merkezi’ydi...
Hemen fotoğraf makinemi çıkarıp, turuncu-mavi olan bu 2 binayı görüntüledim... Sonra binanın içine girip, iç dizaynı gözlemledim... Aynı düzenleme içeride de devam ediyordu... Tekrar dışarı çıkıp, uzaktan uzun uzun seyredip düşündüm... Tam giriş kapısının üzerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası ile yazılan ‘Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim’ sözü dikkatimi çekti... Ve tam yanında Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın posteri asılıydı... Atatürk’ün bu sözü hemen hafızamda değişti ve gördüğüm manzaraya göre ‘Ben sporcunun zeki, çevik, ahlaklı ve aynı zamanda AK Parti’lisini severim... imza: R. Tayyip Erdoğan’ olarak canlandı... ‘Acaba?’ dedim... ‘Bir dahaki gelişimde tabelayı bu şekilde değiştirilmiş olarak görme ihtimalim de var mı? Bu kadar ileri de gidilebilir mi?’
Sonra içimden şunları geçirdim: Cumhuriyet Halk Partisinin kalesi olan Edirne’de eğer bir spor salonunun siyasi bir partinin rengine boyanmasına Edirneliler engel olamadıysa... bundan sonra hiçbir şeye de engel olamazlar... Meydanlara çıkıp iktidar partisine karşı duruşları da hikâyeymiş... Oylarını da gözleri kapalı atmışlar CHP’ye... Maksat yeşillik olsun diye... Yoksa inançları olduğundan değil... Atatürk’ü savunduklarından değil... Demokrasiye olan inançlarından değil... Bunun aksini iddia edebilecek Cumhuriyet Halk Partililere de ‘Kapatın çenenizi, oturun yerinize, size her şey müstahak’ demek geldi içimden...
Edirne genelinde 400 bin kişiden sadece 80 bininin oyunu aldı AK Parti... Geriye kalan 320 bin kişi... 80 bin kişiyi mi alt edemediniz... 80 bin kişiye mi karşı duramadınız... 80 bin kişiyi mi haklayamadınız... 4 katı çoğunlukta olduğunuz bir gruba mı karşı koyamadınız... O halde... size ne yapsalar üstüne bir bardak soğuk su için ve kaderinize mahkum olun... Bundan sonra çıkıp da nefesinizi boşa tüketip, meydanlarda nara atmayın... Yarın öbür gün evlerinizi de turuncu-mavi boyamaya kalkarlarsa sanırım ‘Oh ne güzel bedavaya evim boyanıyor, badana masrafından da kurtulacağım’ deyip, buna bile göz yumarsınız...
Ben bir AK Parti’li olarak bunu içime sindirememişken, sizin nasıl sindirdiğinizi de anlayamadım...
Şu anda bir şey daha düşünüyorum... Bu yazıyı okuyup da içinizden geçirdiklerinizi... Biliyorum ki çoğu CHP’liler ‘Yandın Neşe Hanım, artık seni kesin partiden ihraç ederler’ diye düşündü...
Benim de size cevabım: Siz benim derdime yanacağınıza oturun da kendi halinizi düşünün... Ben her şeyden önce mesleğim ve kişisel inancım adına doğruluğuna inandıklarımı dile getiriyorum... Partiden ihraç edecek olmalarını da zerre kadar umursamıyorum... AK Parti’liysem bunun sorumlusu da siz CHP’lilersiniz... Kendi içinizde idareyi kuramadınız ki, ülkeyi nasıl idare edeceksiniz(!)...
Ülkeyi yemeye ve satmaya gelince; Kim başa geçti de yemedi... Kim cebini doldurmadı... Kim yandaşlarını kollamadı... Kim kendini değil de ülkeyi düşündü... Kim devlet kurumlarına müdahil olmadı... Kim adamını başa getirmedi...
Keşke bütün AK Parti’liler de benim gördüğümü görüp, yanlışlarını kabullenip, kişisel çıkarları bırakıp, yanlıştan dönmeyi bilseler... Emin olun ki o zaman 74 milyondan 60 milyonun kesin oyunu alırlar...
Son sözüm: bir AK Parti’li olarak; Mimar Sinan Spor Salonu’nun, bütün vatandaşlara açık olan bir spor merkezinin siyasi bir partiyi simgeleyen renklerle boyanmış olmasını kınıyor, bu yanlıştan bir an önce dönülmesini diliyorum... Türk’üm, Müslümanım, AK Parti’liyim ama aynı zamanda Atatürkçüyüm...
Ve köşe yazımı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkün, ‘Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim’ sözüyle noktalıyorum... Ne mutlu Türk’üm diyene!

1 yorum:

  1. Ataistlik Hoocayı, Koministlik Parayı, Feministlik kocayı bulana kadar denilen ata sözünü bilirmisiniz. Bu kadar tutuklamalar olunca herkes korkmaya başladı. Kimseden ses çıkmıyor. Nerde kaldı bizim o solcular. Sanki parayı buldular. Maaşallah gıkları çıkmıyor. Birbirlerini yemekten memleket meselelerine birtürlü adapte olamıyorlar. Herkes birbirine küsüyor. Başbakanımız boşuna demiyor Bu solcuların muhalefetine bayılıyorum diye. Ama bir AKP li nin AKP yi eleştirmesine ilk defa şahit oluyorum. Büyük cesaret. Kutluyorum sizi. İşte doğru olanda bu.

    YanıtlaSil