30 Mart 2012 Cuma

BİZİM DE MÜREKKEP YUTMUŞLUĞUMUZ VAR...

Bundan birkaç ay öncesiydi yanlış hatırlamıyorsam… Ankara’dan 2 bayan gazeteci gelmişti ilçemize… En başta gazeteci olduklarını bilmeden (yanlarında fotoğraf makinesi, ses kayıt cihazı, kamera vs. göremediğim için) sadece Kaymakamımız Ahmet Narinoğlu’nun yanında yer almalarından dolayı, ‘Acaba kimdir bunlar, bize de bir ekmek (haber) çıkar mı?’ düşüncesiyle… ses kayıt cihazını uzatıp, aynı zamanda görüntü almak istedik arkadaşlarla beraber… Ancak bu davranışımızla beraber kadınlardan biri hiddetlendi ve ‘İzin istediniz mi?’ diye çıkıştı… Aslında bizi uzaktan görüp davet eden zaten Sayın Kaymakamımızdı… Bir ilçenin mülki amiri onay verdikten sonra, yanındakileri kim takardı(!)…
Fakat her şeye rağmen, sırf bayan oldukları için alttan alıp, ‘tamam hanımefendi, siz istemedikten sonra sizi zorla meşhur edecek halimiz yok ya(!)…’ dedik ve Kaymakam Bey’le muhatap olarak, 2 bayanı diskalifiye ettik…
Bu arada illa kendilerinin haklılığını ispatlayacaklar ya… hemen akıl hocalığına başladı konuk 2 bayan gazeteci… ‘Bir gazeteci haberin içinde yer almaz, görüntüye konu olmaz, etik değildir’ dediler… sanki benim bunu bilmediğim düşüncesiyle…
O gün bugündür kaleme almak istedim ancak bir türlü sıra gelmedi döktürmeye…
Evet… Bu 2 bayan gazetecinin davalarında haklılık payı %100’dü… Hiçbir gazetecinin ne görüntü ne de haberin içinde yer alması etik değildi… Gazeteci, haberde kendine fotoğrafla da olsa yer vermez ve kendini konu etmezdi… Ancak bu 2 bayan gazeteci… kendilerini tanıtıp, konuşma diliyle ifade etmeyi becerebilseydiler, bütün bu tavra da gerek olmazdı… Söylenebileni anlayacak ve doğru ile yanlışı ayırt edebilecek kadar bizim de mürekkep yutmuşluğumuz vardı o kadar…
Yine o 2 hanımefendi Kaymakam Bey’le yemek masasında gazeteci olduğuna dair hiçbir işaret olmadan sohbet etmese, üzerlerinde gazeteci olduklarını hissettiren herhangi bir belirti (makine veya cihaz) olsa zaten tenezzül bile etmezdik araya girmeye… Direkt yönelirdik sadece Kaymakam Bey’e… O nedenle 2 bayana sakin olmalarını ve hiddetlenmemelerini tavsiye ediyorum bundan sonraki olası durumlarda…
Ve ekliyorum; bizde gazetecilik başkadır... Kendimizi de haberin içine katarız... çektiğimiz fotoğraflarda da önce kendi kaşımız gözümüz düzgün çıkmış mı diye bakarız(!)... Eğer bizde yoksa bir arıza, habere konu olan ikinci plana(!)... Kovalaklık bizim kanımızda...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder