Bundan
birkaç ay öncesiydi yanlış hatırlamıyorsam… Ankara’dan 2 bayan gazeteci
gelmişti ilçemize… En başta gazeteci olduklarını bilmeden (yanlarında fotoğraf
makinesi, ses kayıt cihazı, kamera vs. göremediğim için) sadece Kaymakamımız Ahmet Narinoğlu’nun yanında yer
almalarından dolayı, ‘Acaba kimdir
bunlar, bize de bir ekmek (haber) çıkar mı?’ düşüncesiyle… ses kayıt
cihazını uzatıp, aynı zamanda görüntü almak istedik arkadaşlarla beraber… Ancak
bu davranışımızla beraber kadınlardan biri hiddetlendi ve ‘İzin istediniz mi?’ diye çıkıştı… Aslında bizi uzaktan görüp davet
eden zaten Sayın Kaymakamımızdı… Bir ilçenin mülki amiri onay verdikten sonra,
yanındakileri kim takardı(!)…
Fakat
her şeye rağmen, sırf bayan oldukları için alttan alıp, ‘tamam hanımefendi, siz istemedikten sonra sizi zorla meşhur edecek
halimiz yok ya(!)…’ dedik ve Kaymakam Bey’le muhatap olarak, 2 bayanı
diskalifiye ettik…
Bu
arada illa kendilerinin haklılığını ispatlayacaklar ya… hemen akıl hocalığına
başladı konuk 2 bayan gazeteci… ‘Bir
gazeteci haberin içinde yer almaz, görüntüye konu olmaz, etik değildir’
dediler… sanki benim bunu bilmediğim düşüncesiyle…
O
gün bugündür kaleme almak istedim ancak bir türlü sıra gelmedi döktürmeye…
Evet…
Bu 2 bayan gazetecinin davalarında haklılık payı %100’dü… Hiçbir gazetecinin ne
görüntü ne de haberin içinde yer alması etik değildi… Gazeteci, haberde kendine
fotoğrafla da olsa yer vermez ve kendini konu etmezdi… Ancak bu 2 bayan
gazeteci… kendilerini tanıtıp, konuşma diliyle ifade etmeyi becerebilseydiler,
bütün bu tavra da gerek olmazdı… Söylenebileni anlayacak ve doğru ile yanlışı
ayırt edebilecek kadar bizim de mürekkep yutmuşluğumuz vardı o kadar…
Yine
o 2 hanımefendi Kaymakam Bey’le yemek masasında gazeteci olduğuna dair hiçbir
işaret olmadan sohbet etmese, üzerlerinde gazeteci olduklarını hissettiren
herhangi bir belirti (makine veya cihaz) olsa zaten tenezzül bile etmezdik
araya girmeye… Direkt yönelirdik sadece Kaymakam Bey’e… O nedenle 2 bayana
sakin olmalarını ve hiddetlenmemelerini tavsiye ediyorum bundan sonraki olası
durumlarda…
Ve
ekliyorum; bizde gazetecilik başkadır... Kendimizi de haberin içine katarız...
çektiğimiz fotoğraflarda da önce kendi kaşımız gözümüz düzgün çıkmış mı diye
bakarız(!)... Eğer bizde yoksa bir arıza, habere konu olan ikinci plana(!)...
Kovalaklık bizim kanımızda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder