Bir varmış
bir yokmuş...la başlayacağım yine bugünkü yazıma... Türkiye’nin batısında...
Avrupa’ya açılan sınır kapılarının yanı başında... İstanbul’u Ege’ye bağlayan
kavşak noktada... şirin mi şirin bir ilçe varmış... ve adı da Keşan’mış...
Türkiye’nin
gündemine oturmuş ara ara Keşan... At etiyle, müftüsü ve noel babasıyla,
Keşanspor’un geçirdiği elim trafik kazasıyla ve son olarak da ‘O Ses Türkiye’ yarışmasının finalisti
olan Oğuz Berkay Fidan’la...
Bu
saydıklarım, Keşanlı olmayıp, belki de o ana kadar Keşan adını duymayan
kişilerin dahi dikkatini çekmiş ve öyle ya da böyle tanımışlar Keşan’ımızı...
Ancak
yıllardır Keşan’da ikamet eden biz Keşanlılar ise masallarla büyüdük
şehrimizde...
Hele hele son
birkaç yıldır dinlediklerim artık ninni gibi gelmeye başladı bana...
Bereket bebem
yok ayaklarımda sallamaya... Yoksa kaç türkü bestelerdim ona...
“Uyusun da büyüsün doğal gaz vana, bu
yılı da atlattık kirli havayla... Trafik sorununu çözeceğiz inşallah... Bu yıl
da olmadı başka bahara... Anan bıktı aksaklıkları yazmaya... Vatandaş da
verilen yalan vaatleri okumaya... Sen uyu kızanım hiç uyanma... Bu şehirden bir
halt olmayacağını anladı anan da sonunda(!)” diye...
Ancak 15 Mart
2012 tarihinde Eğitim-Sen Keşan Temsilciliği, Eğitim-İş Keşan Temsilciliği,
Tüm-Bel-Sen, DİSK Genel İş, Edirne Barosu Keşan Temsilciliği, SES, EMEP, ÖDP,
CHP, DSP, ADD Keşan Şubesi, Emekli Öğretmenler Derneği iş birliğiyle, 4+4+4
kademeli eğitim sistemini protesto eylemi yapıldı.
Yapılan
yürüyüş ve atılan sloganlarda bir şey dikkatimi çekti ve bunu, sizlerle de
paylaşmak istedim...
Galiba biz ne
istemeyi biliyoruz ne de protesto etmeyi... Niye mi?... O kadar eğitimcinin
katıldığı yürüyüşte, 4+4+4’e ‘ayır’,
çocuk işçiliğine ‘ayır’, çocuk
gelinlere ‘ayır’, paralı eğitime ‘ayır’, gericiliğe ‘ayır’ diye haykırırsak... Ve ‘Bizim
şivemiz böyle <h>leri yutuyoruz’ bahanesiyle de kendimizi avutursak,
Hükümet anlar mı bizim dilimizden... Anlamaz... ‘Şivene de başlarım, sana da’ der ve geçer...
O zaman önce ‘hayır’ demeyi öğrenelim, ondan sonra
meydanlara çıkıp, karşı duruşumuzu sergileyelim... Yoksa... 29 harften oluşan
alfabemizi 28’e indirdiğimiz için başımıza imamlar da gelir, hocalar da
musallat olur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder