15 Ocak 2012 Pazar

MEĞER ATATÜRK SANDIĞIMDAN DA BÜYÜK ADAMMIŞ... (köşe yazımın tam metni)

Hayırlı pazartesiler saygıdeğer hemşehrilerim... Keşanlı bayanlara da ayrıca sevgilerimi yolluyorum... Keşan’ı Keşan yapmak için ancak kadın eli değmesinin gerektiğini onlar da benim gibi anlamaya başlamışlar...
O nedenle de şimdi sizlerle, 2 bayan okurumun dikkatini çeken olumsuzlukları kendi yorumumla paylaşmaya çalışacağım...
                                                               ***
Yazım hem yerele hem de devlete yönelik olacak...
Bugün itibarı ile yerel seçime 787 gün kaldı... Vatandaşa göre çok ama siyasilere göre az bir süre... 787 gün dediğin nedir ki, bu süre zarfında kaç yatırım yapılabilir ya da kaç yanlış düzeltilebilir... Hele hele işin başında erkekler varsa(!)... Kadınlar olsa, pratiklikleri ve el çabuklukları ile kısa sürede işleri yoluna koyarlar ama erkekler marifetiyle yapılan yatırımları hep birlikte izliyoruz... Yazışmaları sürüyor zaten 2 yıl(!)...
Gelelim şu bizim mevcut kullanılabilir halde iken söküp yenilediğimiz ama gerekli olan yere de hiç yapmadığımız kaldırımlara... Bir de en genişinden yapıp, araçların kullanımına açtıklarımıza(!)
Tepe Mezarlık’ın Sanayi Yolu çıkışında, yani Abdül Şavur İlköğretim Okulunun arka tarafında kalan kısım; yayaların çok kullandığı bir yol olmasına karşın kaldırımdan yoksun... Hem bu yayaların yaşları da dikkat seviyeleri de yetişkinler gibi değil... Daha çok öğrenciler olmak üzere vatandaşımın da kullandığı yol, yıllardır kaldırım yapılmasını bekleyip duruyor... Ama bizde öyle can almadan, önemli bir vaka ile karşılaşılmadan tedbir almak var mı? İlla ki kazayı bekleyeceğiz, göreceğiz, birilerinin canını yakacağız sonra Hıdırağa Sokak’ın Muhtar Ali Çevikel Caddesi’ne kesişiminden Karaağaç Camisi’ne kadar olan kesime kaldırım yapacağız...
Allah korusun biz kaza yaşanırsa da suçlu yaya mı, yerel yönetim mi, yoksa araç sürücüsü mü olacak?
Hıdırağa Sokak’ın diğer kesimlerine gelince... Kesme taşlarla döşenmiş... Hem öyle böyle değil... Yayalar çok rahat yürüyebilir... Ama nerde... Araçlardan yayalara yer kalıyor mu sanıyorsunuz? İstediğiniz saatte geçip kontrol edebilirsiniz, kaldırımlar rengarenk araçlarla süslenmiş... Bedava otopark(!)
                                                                 ***
Gelelim devlet ayağına... Vatandaşım şikayetçi... Artık devlet dairelerinde anneanneleri, babaanneleri, dedeleri değil; gençleri görmek istiyor... ‘Eğer onlar emekliye ayrılmazlarsa, gençlerin işsizliği devam edecek’ diyor...
Gençlerin bilgisayar kullanımda pratikliği, ileri yaştaki memurumun da klavyedeki harflerin yerini bulmakta zorlanmaları(!), otomatikman 1 saatlik işin yaklaşık 1 hafta gerilemesine sebebiyet veriyor... Anlayacağınız işlerin aksamasına -2 derece soğuk değil, klavye yeteneğinin dışında, hangi spor salonuna gidip, kimin gününde ne giyeceğinin hesabını yapmaları ve muhabbet yarıda bölünmesin hesabı vatandaşımı Ahmet’ten Mehmet’e, Ali’den Veli’ye yollamaları sebep oluyor... Kaban ve şal görünümü ise hal bu durumda iken vatandaşımda ‘modadan kaynaklı’ izlenimini bırakıyor(!)
                                                                ***
Bu arada 13 Ocak 2012 tarihinde İşçi Partisi tarafından Tekel Meydanı’nda basın açıklaması yapıldı... Açıklamayı yapan partilileri fotoğraflarken, birden tam arkalarında duran Atatürk’ün heykeli dikkatimi çekti ve yine Atatürk’ün eliyle işaret ederek söylediği ‘Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’ sözü aklıma geldi... Ancak bizim Keşan’da Atatürk’ün işaret ettiği yere bakarak göz kararı yaptığım hesapta... Sanki ‘Keşanlılar, ilk hedefiniz Cazibe(!)’ der gibiydi... Vallahi bendeki göz yanılması olabilir ama bir kez sizlerin de gözlemlemesini isterim... Atatürk’ün büyük adam olduğuna ve geleceği gördüğüne inancım tamdı ama Keşan için bu isabetli işareti görünce inancımın ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha anlamış oldum...
Ancak Keşan’ı kadınlar ele geçirirse, o zaman Atatürk’ün işaret ettiği noktada yine gençlerin ya da vatandaşların kullanımına açık çok daha faydalı bir alan oluşturulacağına da inancım tam... Saygılarımla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder