23 Ağustos
Cuma, saat 08.30... Şehitlik Caddesi’nden gazetemize doğru ilerliyorum... Göz
aşinalığım olan ancak ismini çıkaramadığım bir köylüm, caddenin öbür ucundan
yüksek sesle sesleniyor: “Neşe Hanım, 10
yıldır AK Partiliydim, bugünden sonra değilim”
Bu cevap
karşısında hemen, “Sadece sen mi;
yanında kaç kişi var?” diye soruyor, karşılığında da, “Muhtarımız ve ben, arkamızda da tüm köylü” cevabını alıyorum...
İçime biraz olsun su serpiliyor; ‘köylüm
de yavaş yavaş uyanmaya başladı’ diye...Bu arada hafta içinde de ayçiçeği taban fiyatının açıklanmaması ile ilgili neden yazmadığım sorulmuştu bazı vatandaşlarım tarafından bana... Çiftçilerimizi birebir ilgilendiren bu konuyu ele almam ve Hükümeti eleştirmem gerekiyordu onlara göre... Haklıydılar da... Ancak ben ülkemin bütününe bakıyordum, biraz daha geniş çerçeveden...
Eğer Hükümet, ayçiçeği taban fiyatını açıklamış ve 2 TL fiyat vermiş olsaydı, ülkeme verdiği zararları kapatacak mıydı?
Eğer Hükümet, ayçiçeği üreten çiftçinin yüzünü güldürseydi, devletime ait sattığı kazanımları geri getirecek miydi?
Eğer Hükümet, ayçiçeği üreticisinin yüzünü güldürseydi, 12 yıldır uyguladığı politikalar nedeniyle, ülkemiz tarımına ve Türk çiftçisine yaşattığı acıyı silebilecek miydi? <Devamı Önder gazetesinin 26 Ağustos 2013 Pazartesi günkü sayısında>
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder