3 Ağustos 2012 Cuma

TAYVANLI TURİSTLER İŞİ BİLİYOR!..

Dün sabah saatlerinde, Keşan-Gelibolu kara yolunda, içerisinde 25 Tayvanlı turistin bulunduğu otobüs kaza yaptı.
Açıkçası kazanın meydana geldiği noktaya giderken, kazanın nasıl olduğu ve kişilerin uyrukları hakkında bilgim yoktu… Sadece duyduğum ihbar üzerine olay yerine gittim ve kazazedelerin Türk olmadığını görünce de oldukça tedirginlik yaşadım… Bir ara fotoğraf makinemi çıkarıp çıkarmamak konusunda bile endişelendim… Görevimi yapmak zorundaydım ama yabancı grup da oldukça kalabalıktı…
Şimdi diyeceksiniz ki, bunun neresi KÖŞE!... Vallahi geçen yıl bu zamanlarda dünkü kaza yerinin yaklaşık 200 metre Keşan yönünde, bir İtalyan plakalı karavan devrilmiş ve sadece 2 İtalyan kazazede ile yanlarında da 2 kişi bulunuyordu… Bendeniz haber coşkusuyla kaza yerine ulaştığım gibi fotoğraf makinemi çıkarmış, çatır çatır kaza olayının ve kazazedelerin görüntülerini çekmiştim… Ya sonrası… Ne mi oldu? İtalyan beni kara yolunda 4 döndürdü!.. Bariyerleri uçarak geçecektim neredeyse!.. Kafasına koymuş, makinemi alacak ve tavrına göre de yerden yere vuracaktı… Nasıl da bağırıyordu kazada eşi yaralanan İtalyan… Ne o Türkçe, ne de ben İtalyanca bilmediğimiz için de anlaşmamızın imkanı yoktu… Türk olsa diyeceğim ‘tamam kullanmamı istemiyorsanız kullanmam ya da görevimi yapıyorum ben’ diye birkaç kelime ama ne bunu anlatabildim, ne de o bana ne demek istediğini ifade edebildi… Bağırış çağırış, dört dolandık kara yolunu… Bu hadiseden, aracıma binene kadar, kara yolundaki bariyerleri atlaya atlaya zor yırtmıştım! Az daha yoldan geçen araçların altında bile kalacaktım… Tabii ki bu hadise bu kadarla da kalmamıştı… Kazanın yaşandığı gün boyunca hep İtalyan’la aramızda geçen kovalamaca aklıma gelmiş, paçayı ucuz yırttığıma dua etmiştim… 2 gün sonra ise yine bir kaza nedeniyle Keşan Devlet Hastanesine gitmiş, fotoğraf makinemi boynuma asmış, ambulansı bekliyordum… Çok başımı öne eğmem ama her ne hikmetse başım da öne eğilmişti… Birden bir el boğazıma yapıştı, diğer el de makinemin üzerindeydi… Kafamı kaldırdığımda ise kalbim duracak gibiydi… Kara yolunda atlattığım İtalyan’ın iki eli yakamdaydı!.. Hafifçe gözlerim sağda solda polis aradı ama göremedi… ‘Tamam Neşe, artık seni kimse kurtaramaz bu İtalyan’ın elinden…’ dedim içimden… Ne seni ne de makineni… Sadece birkaç dakikalığına boğazımda ve makinemde olan eller, bana acayip gaz yaptıJ İtalyan’la göz gözeydik ama ben olmuştum bir put! Dilim tutuldu, nefes alıp verdiğimi hiç hatırlamıyorum, kalbim atışından dolayı da neredeyse İtalyan’a çarpacak!.. O denli patates olmuştum!... Ve tüm bu hissettiklerimden sonra da İtalyan ellerini boğazımdan ve makinemden çekip, beni kucaklamıştı… Yani bizim İtalyan’ın o günkü tavrı, sadece bir espriden ibaretti… Buz gibi esprisiyle, beni az daha öteki dünyaya yollayacağından besbelli haberdar değildi…
Bütün bu yaşananlardan sonra İtalyan’la dost olmuş, hatta kaza anında çektiğim görüntüleri benden alarak, PC’sine aktarmıştı… Ama bana da kâbus dolu anları 2 kez yaşatmıştı…
İşte dün yine turistleri görünce, aynı durumla karşılaşır mıyım diye temkinli davrandım… Fotoğraf makinem boynumda asılı, bir müddet seyre daldım… Ancak turistler baktı makineme ve bana icraat yok(!), çıkardılar makinelerini çektiler birbirlerinin görüntülerini!.. ‘Anaaa’ dedim, ‘bunlar benden…’ Hemen sarıldım makineme, rahat rahat çektim Tayvanlı kazazedeleri… Kazazedelerini unutup, poz verenler bile oldu… Böylece geçen yılki vukuatlı anımın ardından Tayvanlı turistler içimi rahatlattı…
Acil şifalar diliyorum Tayvanlı turistlere… Keşke herkes sizin gibi olsa ve görevini yapanlara saygı duysa… Biz de çok meraklı değiliz bu görüntüleri almaya… Ama görev bu, mecburuz yapmaya…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder