13 Nisan 2012 Cuma

KAFA DUMANLI, IŞIK LOŞ VE HURİLER(!)

Çok oldu değil mi bizim mekanlardan ve alkoliklerden bahsetmeyeli… Vatandaşım ‘Arayı soğutma Neşe Hanım’ dedi… ‘Belki birilerinin kafasına dank eder de, el atıverirler’ diye söylendi…
Canlar yanmaya devam ediyormuş… Yuvalar dağılıyormuş… Paralar suyunu çekip, mallar elden gidiyormuş… Yakınlarının bu hallerini görenler de dertlerine derman arıyorlarmış…
Kadınlar dul kalmadan, çocuklar yetim bırakılmadan, ailelere ateş düşmeden bu işe ‘dur’ denmesi gerekiyormuş… Ayağını alıştıran kesemiyormuş… Ne zaman cepler boşalıyor, o zaman bunalım başlıyormuş…
Beyefendi ‘Yazın Neşe Hanım, yazın’ dedi… Yine bu Beyefendi, ‘Ellerim kırılsın bir daha böyle bir zihniyete oy verirsem’ diye ekledi… ‘Bir bizim Keşan’da pavyonlar (birahaneler demek istedi ancak kadınların bolluğu(!) nedeniyle bu ifadeyi kullandı sanırım) böyle… Gidin Malkara’ya, Uzunköprü’ye… Yok böyle bir şey… Bizimkilerin hepsinde kadın var… Yakıyorlar canları… Ellerim kırılaydı da oyumu vermez olaydım… Açtırdıkça açtırdı bu meretleri… Bir daha mı… Tövbeler olsun…’
Evet… gördüğü manzaralardan etkilenen bu vatandaşım, bu kelimeleri sarf etmiş ancak bununla da kalmamıştı… Acısını, meyhanelerden, daha doğrusu meyhanelerdeki görüntüleri ifade ederek çıkarmak istediği belliydi… ‘Eşimle önünden geçiyoruz, kadın giymiş mini eteği çelmiş bacağını oturuyor… Eşim bana ‘Bu ne böyle’ dediğinde, ‘Keşan’ın yüz karaları’ deyip geçiyorum’ diye de ekledi… Son sözü de ‘Kapatmazlarsa bu meyhaneleri, çok canlar gidecek, aileler çökecek’ oldu…
Bir ara köşe yazılarımda sıklıkla Keşan’daki meyhanelere, alkole, alkoliklere yer verdim… Elimden geldiğince işin ciddiyetini dile getirmeye çalıştım… Ancak… her ne kadar beni destekleyen olduysa da ilgililer tarafından bir önlem alınmadı… Keşan Belediye Meclisince bir karar alındı… “Bundan sonra falanca caddelerde açılmasına izin verilmeyecek” diye… Anlayacağınız göz boyama ve hikaye(!)…
Ve… bizim erkekler içmesini bilmiyor… o loş ışıkta, kafa da dumanlıyken yanındakini huri sanıyor(!)... ayıkken yanından geçse, kafasını çevirip bakmayacağını da bilmiyor… Gündüz çalışıyor… hava kararıp, o loş ışıkta alkolle buluştuğunda kendini haremde hayal ediyor(!)… Ona göre ‘padişah ve huriler…’ bana göre ‘soytarı ve kurtlar...’
Kadınlar… Daha önce belirtmişimdir kadının kerametini… ‘Bir erkeği vezir de yapan rezil de yapan kadındır’ diye… Eğer bir kadın isterse sizi soytarıya çevirir… Fırıldak gibi döndürür… Aklınızı alır… İsteyip de yapamayacağı hiçbir şey yoktur… Yeter ki istesin…
Mekanlardaki kadınların beyninde tek bir şey vardır… Mekandan adımını atanı sömürmek ve tüketmek… Kurulu makine gibidirler… Size saydıkları ‘hayatım, canım, aşkım’ı sizin gibi milyonlarca kişiye sarf etmişler ancak hiçbiri hayatları, canları, aşkları olmamıştır… Ancak beyninin yarısı hep uçkur altı olan erkeklerin her zaman hayatları, canları, aşkları olmuştur bu kadınlar… Yapışırlar ve kendilerini kurtaramazlar… Çok nadir kurtaranlar olsa da kendilerini, onlar da hayata yenik veda ederler…
Kent Konseyi Kadın Meclisi Yürütme Kurulu… Şimdi size sesleniyorum… Bu konuyu yeniden gündeme getirin, Meclis’e taşıyın ve köklü bir çözüm sağlayın… Kadının fendini ancak kadın yener… Erkeklere kalırsa bu iş, mezarlarda biter… Yerel yönetim eğer bu konuda kararlı olsa, bu işi kökten halleder… Bunca yıl halletmediğine göre, vardır elbet bir neden(!)…
Son sözüm yine erkeklere: Her haltı yiyeceksiniz… Sıfırı tüketince de gurur yapıp, ‘Aman ben karımın yüzüne nasıl bakacağım’ diyerek, ölümü seçeceksiniz… Yok öyle yağma beyefendiler… Zumken, loş ışıkta şeytan yüzlü kadınları huri olarak görmesini biliyorsanız; pişman olduktan sonra da erkek gibi karınızın karşısına çıkıp, hatanızı kabul edip, özür dilemeyi bilecek, affedilmeyi bekleyeceksiniz… Hakkınız yok arkanızda gözü yaşlı insanlar, yetim çocuklar ve kara bir leke bırakmaya…

2 yorum:

  1. Dumanlı Dumanlı oy bizim eller, oturup ağlasam sarhoştur derler. Neşe Hanım, yine çok güzel bir yazı yazarak önemli bir konuya parmak basmışsınız. Daha dün birisi kafasına dayamış silahı. Bir polis dostum var, ona sordum, müdürümüz bu işe de bir el atamaz mı dedim, polis memuru bana: Yetkinin Müdürde olmadığını, 2005 yılında PVSK 7 VE 8. maddelerinde değişiklik yapılarak poliste olan içkili yer açma yetkisinin polisten alınarak belediyelere devredildiğini, kendilerinin ise sadece asayiş ve güvenlik yönünden bakmaya yetkili olduklarını, bundan dolayı da müdürlerinin bu işin üstüne gidemediğini belirtti. Yoksa yetkinin kendilerine verilmesi halinde tek bir günde aileleri ferahlatacaklarını söyledi. Saygılarımla Neşe hanım.

    YanıtlaSil
  2. Bizim memlekette herkes istediği işi çok iyi yapıyor Mehmet Bey... İstenilse çok şeyler yapılır ama kimse suya sabuna bulaşmıyor... Sonunda erkekleri devre dışı bırakıp, yönetimi ele alacağız ve işleri yoluna koyacağız... Ancak diğer önemli bir konuda... Erkekler... Biraz iradelerine sahip olabilseler bunların yaşanmasına izin vermezler... Saygılarımla...

    YanıtlaSil