31 Mayıs 2013 Cuma

TEPE MEZARLIK’A KOYUN DUASI!


   Keşan’ın en eski mezarlıklarından biri Tepe Mezarlık... Keşan’ın ilk belediye başkanı Raşit Efendi ile eski belediye başkanlarından Hüseyin Yazır’ın da kabirlerinin bulunduğu Tepe Mezarlık...
   Şimdilerde üzülerek ifade ediyorum ki, kabirlerinizdeki otları koyunlar temizliyor! Malum, mezarlıkların temizliği ile ilgilenen ilgili birim, ancak Asri Mezarlık ve Enez Yolu Mezarlığı’nın bakımı ile ilgilenebiliyor... İki tane belediye başkanımızın kabirlerinin bulunduğu Tepe Mezarlık ise es geçiliyor...
   Evet, gazetemizin 1. sayfasından verdiğimiz “Tepe Mezarlık’ta koyun otlatılıyor” başlıklı haber... Konuyla ilgili gazetemize gelindiğinde ve açıklama yapıldığında önce inanmak istemedim... Ve hatta, bu haberin ancak görüntülü olursa bir anlam ifade edebileceğini söyledim... Bunun üzerine aynı akşam mahalle sakinlerinden biri beni arayıp, mezarlığı koyunların bastığı(!) bilgisini verdi... Hemen Tepe Mezarlık’ta aldım soluğu ve anlatılanların hepsi tıpa tıp uyuyordu... Koyunların boyunlarındaki çanlar epey rahatsız etti beni... Sanki mezarlığımızda çalan kilise çanı gibi yankılandı kulaklarımda... Koyunların her biri bir mezarın başına tünemiş ve duaya başlamışlardı! Aman Allah’ım... Bir insanın oturması gereken yerde koyunlar oturuyor, yapması gereken duayı koyunlar yapıyordu! O kadar karanlıktı ki Tepe Mezarlık, sayamayacağım kadar da koyun vardı... Ancak, fotoğraf makinemin yaptığı azizlikten dolayı fotoğraf alamıyordum... Bir iki kare zor çektim karanlıkta... Cep telefonu ile denedim o da olmadı... Bu kadar aksiliğin üst üste gelmesine baştan anlam veremedim ancak düşündükçe akıl erdirdim... Sanırım Keşan’ın ilk belediye başkanı Raşit Efendi ile eski belediye başkanlarından Hüseyin Yazır’ın ruhları engellemişti makinemin flaşının patlamasını... Keşan’a hizmet eden, Keşan sevdalısı iki başkanımızın ruhu, istemedi Keşanlıların mezarları başında koyunların dua etmesinin ve otları temizlemesinin görüntülenmesini! Ruhunuz şad, mekanının cennet olsun, hem sizin hem de Tepe Mezarlık’ta yatan tüm ölmüşlerimizin... Umarım bundan sonra kabirlerinizdeki otları koyunlar temizlemez ve üstüne dua etmez!

29 Mayıs 2013 Çarşamba

TRAFİK BENDEN SORULACAK!


Daha önce de birçok köşe yazımda Keşan’da neye ve kime(!) göre trafik kurallarına uyulduğunu ve ceza kesildiğini sorgulamıştım hatırlarsanız...
‘Bugün boşum, ceza keseyim!’, ‘Bugün ceza kesme günü!’, ‘Bugün bu caddeye, yarın şu caddeye!’, ‘Geçiyordum gördüm!’, ‘Hasmı ihbar etti!’ gibi, örnekleri çoğaltmak mümkün de sayfalar yetmez çeşide...
Evet, bu ve benzeri sebeplerle, ‘kime denk gelirse’ misali, trafik cezası kesilmekte ilçemizde... Yüzlerce kişi alkollü araç kullanır ama uygulamaya ‘kim’ denk gelirse, onun kafası kesilir... Yine park yasağı olduğu halde araç parkı yapılan ancak dikkate alınmayan bu durum, o gün parçalı bulutlu bir rüzgâr eserse, bahtınıza küsün memleketimizde... Cezayı da yersiniz, aracınız da çekiciye yüklenir ve yerinde yeller estirilir...
Her gün hatta her dakika işgal altındadır yaya geçitleri... Bir araç gider, diğeri gelir... Kimisi ise gün boyu yayaya kapalıdır, araç park edildiği için... Ama o şanslı gün ve saatler hangi bahtı açık sürücüye denk gelirse, yer okka gibi cezayı! Yemeyenler ise anadan doğma şanslı... Hatta halk arasında ‘Kadir Gecesi dünyaya gelmiş’ diye nitelendirirler o zatları!
Bu ince(!) ayrıntıdan sonra, şimdi gelelim esas konuya... Sakın yanlış anlamayın... Kurallara uymayanların arkasında falan değilim, olmayacağım da... Kurala uymayan kim varsa cezasını çeksin... Ancak ‘uymayan tüm sürücüler’ çeksin... ‘Kime denk gelirse, o ayvayı yesin’ hesabı yapılmasın... Eğer nerede ‘park edilmez’ levhası varsa, park edenler cezalandırılsın... Yine kim yaya geçidi üzerine ‘park’ yapmışsa, tümüne ceza uygulansın... Ancak; keyfiyetle, belirli günler ve saatlere göre değil, her daim bu kurallar geçerli kılınsın... Bütün gün kuralı çiğneyenler göz ardı edilirken, kırk yılda bir zaruriyet nedeniyle suç işleyen bir vatandaşın üzerine binilmesin!
O nedenledir ki; bundan sonra kurala uymayan tüm sürücülerin araçlarını plakaları ile görüntüleyip, toplu halde kamuoyuyla paylaşacağım... Ondan sonra da kaçına ceza kesilip, kesilmediğini sorgulayacağım... Eğer kesilmeyenler olduysa, kesilenlerle birlikte hesabını soracağım... Kimine analık, kimine babalık yapmanın mükafatını yaşatacağım! Trafik benden sorulacak(!), tüm sürücülerin hakkı korunacak... Öyle ‘canının istediğine ceza kesmek’ olmayacak... Ya herkese uygulanacak ya da hepsine göz yumulacak... Bir iş ya tam yapılacak ya da hiç yapılmayacak... Boş yere de marazlık yaratılmayacak...
Bundan sonra iş çok düşüyor bana... Ne pahasına olursa olsun, tam yapalım da nasıl yapılıyormuş görüp, öğrensin ilgilileri de... Yeni trafik polisiniz hayırlı olsun hepinize... Kucak dolusu sevgiler tüm sürücülere!..

PLAKET MODA OLDU, MERTLİK BOZULDU!

Geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman... Nereden nereye... Geçmişi şöyle bir canlandıralım hafızalarımızda... ‘Yılda kaç kişiye, ne gerekçe ile plaket verilirdi’ diye... Plaketi geçin hatta başarı belgesi de giriyor bunun içine... O kadar kıymetliydi ki bu plaketler evlerin ya da iş yerlerinin en güzel köşelerini süslerlerdi... Öyle çok da değildi zaten, birkaç hatırı sayılır kişide birkaç tane... O nedenle de itina ile saklanır hem de sergilenirdi en güzel yerde...
Şimdilerde mi... Ota b.ka plaket verilmeye başlandı memleketimizde... Vallahi hangi eve hangi iş yerine gitsem bir plaket köşede! Geçmişteki gibi dikkat çekmekten ziyade, göz yormaya başladı artık bende! Hak edenlerle etmeyenler ayrılmazsa, yakında plaket modası, mertliği bozacak iyice!
Kısa bir değerlendirmemin ardından, şimdi de son hafta içinde ilçemizde verilen plaketlere göz gezdirelim şöyle... Bu arada bu köşeyi yazmama; Çamlıca beldesindeki vatandaşlarım, hatta rahmetli annem ile babamın memleketi olduğu için daha samimi bir ifade kullanmam gerekirse hemşehrilerim, köylülerim sebep oldu diyebilirim...
26 Mayıs 2013 Pazar günü Küçükdoğanca Geleneksel Bahar Şenliği’nde Keşan Kaymakamı Bekir Dınkırcı ve Havsa Kaymakamı Barış Demirtaş’a katkılarından dolayı plaket verildi... Katkının ne tür olduğu belirtilmedi. Acaba Keşan ve Havsa kaymakamlıklarından bir ödenek mi çıkarıldı, yoksa kendi maaşlarından mı üç-beş kuruş katkı mı yaptılar ya da orada bulunmaları mı katkıydı ve plaketi hak ettiler! Kaymakamlıklardan ödenek aktarıldıysa ya da şenliğe katılmaları bir katkı sayılıp plaket verildiyse boşa! Ancak plaket, yıllardır yapılmayan, Küçükdoğanca halkını çukur ve toz içindeki yola mahkum eden bir idarenin mükafatlandırılması anlamında verildiyse tam oturmuş yerine!
Lakin Sayın Kaymakamımız Bekir Dınkırcı; Çamlıca halkı darılmış çok size... 27 Mayıs 2013 Pazartesi günü Çamlıca beldesinde Kadın Üst Giysileri Kursu’nun belge ve sergi açılışı törenine beklemişler dört gözle... Gelmeyince gücenmişler... Çünkü çok özel bir plaket hazırlamışlar... Üzerine de ‘2 projemizin iptal edilmesindeki katkılarından dolayı’ diye altın harflerle yazmışlar! Gelmeyince de bir plaketi naylon poşete koymuşlar, dilek tutup, bu dileklerini de bir kâğıda yazıp, poşetin içine koymuşlar ve dereye salmışlar... Bir rivayete göre, dilek tutup, kâğıda not yazarak kim dereye atıyorsa, dileği gerçekleşiyormuş... Ne diyeyim... İnşallah hakkınızda hayırlı bir dilektir bu dilek!

 

27 Mayıs 2013 Pazartesi

LİNÇ ETSELER, KİMSENİN RUHU DUYMAYACAK...

25 Mayıs 2013 Cumartesi günü, Keşan Çok Amaçlı Pazar Yeri Kompleksi inşaat alanında çıkan kavgada 3 kişi yaralandı. İnşaat alanında başlayan kavga, pazar yerinde de devam etti. Kavga başladığı andan itibaren şahit olan vatandaşlar, gazetecilere ulaşarak, ‘belki haberleri olmamıştır’ düşüncesiyle bilgi verdiler. Malumunuz Keşan her ne kadar 55 bin nüfuslu bir ilçe de olsa, birçok haber daha o gün içinde hatta yaşandığından kısa bir süre sonra kulaktan kulağa sağır sultana kadar duyurulur. Ancak detaylı bilgiler, ertesi gün yerel gazetelerden takip edilir. Gazetemize de bir şekilde kavga olayının bilgisi geldi ve bir arkadaşımız olay yerine giderken, ben de kavganın devam ettiği ikinci nokta olan pazar yerine gittim. Olay yerine 50 metre mesafede gördüğüm kalabalık nedeniyle makinemi hazırladım ve yaklaşık 20 metre mesafeden de fotoğraf almaya başladım. O esnada kalabalık bir grubu polis yatıştırmaya çalışıyordu. O anı görüntüleyebilmek adına, makinemden birkaç flaş patlattım. Ancak fotoğraf çektiğimi fark eden kalabalık içerisindeki gruptan birkaç kişi, önce ‘ne var neden çekiyorsun’ şeklinde sözlü tepki verdi ve hesap sormaya kalktı. Bu arada kavga bana doğru kaydı. Kalabalık grubun hepsi bir anda çektiğim fotoğraflar nedeniyle üzerime yürümeye başladı. <Devamı Önder gazetesinin yarınki (28 Mayıs 2013) sayısında...>

ALKOL GÖRÜNTÜSÜ YASAK, FİNGİRDEŞMEK SEVAP!- köşe yazımın tam metni...


Alkol ile ilgili düzenlemeleri de içeren Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Alkollü içkilerin 22.00 ile 06.00 saatleri arasında perakende olarak satılamayacağı başta olmak üzere, birçok maddeyi içeriyor bu kanun teklifi. Ancak benim ilgimi en çok çekti iki tanesi...
Birincisi, bu kanun kapsamına giren ürünlerin toptan, perakende veya açık satışının yapıldığı yerler ile örgün eğitim kurumları ve dershaneler, öğrenci yurtları ve ibadethaneler arasında kapıdan kapıya en az 100 metre uzaklığın bulunması zorunlu olacak. Bu mesafe şartı turizm belgeli işletmeler için uygulanmayacak; ikincisi de, televizyonlarda yayınlanan dizi, film ve müzik kliplerinde alkollü içkinin özendirici görüntülerine yer verilemeyecek.
Bu kanun maddelerine göre Keşan’daki alkollü içki satılan yerlere bir göz gezdirdim... Hani market, bakkal, büfe gibi vs. yerlere... Genelde bu tarz işletmeler, eğitim kurumlarına yakın mesafede bulunur ki, gelirini artırabilmek adına... Keşan’daki okul ve ibadethaneleri de varsaydığımızda, hemen hemen bütün mahallelerde var bir tane... Bir bütün olarak düşünüldüğünde, alkollü içki bundan sonra satılamayacak demek memleketimizde...
Ya ikincisine ne demeli... Televizyonlarda yayımlanan dizi, film ve müzik kliplerinde alkollü içkinin özendirici görüntülerine yer verilmeyecekmiş... Buna yer verilmeyecek ama yengene, bacına, komşu kızına sarkmak mübah! Onlarla metres hayatı yaşamak mübah! Emmi oğlunun nikahlısıyla fingirdeşmek mübah! Birden fazla kadınla aynı çatı altında yaşamak kat kat mübah ama alkollü içkinin özendirici görüntüsü günah!
Hadi be gidin başka kapıya... Dengeyi kuramadığınız müddetçe verdiğiniz bu kanun teklifleri hiçbir işe yaramaz haberiniz ola... Önce toplumsal değerleri sarsan, ahlak dışı bu görüntülerin yayımlanmasını engelleyin, ondan sonra alkollü içkinin satış noktalarına yasaklama getirin ve satılacak nokta ve saatlerini belirleyin... Öyle işinize gelenleri serbest bırakıp, işinize gelmeyenleri yasaklamakla bu memleketin halinin düzeleceğine de boş yere ümitlenmeyin... Hele hele bu kanun teklifinin Keşan’da uygulanacağını hiç düşünmeyin... Tezgah altından satar, arabada kafa çeker, yine bu zıkkımı içeriz! Ne iktidar partisi ne de kanun teklifi tanırız... Gelecek cezaları ise kafamıza bile takmayız... Vallahi kafayı bulduk mu dünyayı bizim sanır, kral da padişah da olur, saltanatımızı yaşarız!



26 Mayıs 2013 Pazar

ALKOL GÖRÜNTÜSÜ YASAK, FİNGİRDEŞMEK SEVAP!


Alkol ile ilgili düzenlemeleri de içeren Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Alkollü içkilerin 22.00 ile 06.00 saatleri arasında perakende olarak satılamayacağı başta olmak üzere, birçok maddeyi içeriyor bu kanun teklifi. Ancak benim ilgimi en çok çekti iki tanesi...
Birincisi, bu kanun kapsamına giren ürünlerin toptan, perakende veya açık satışının yapıldığı yerler ile örgün eğitim kurumları ve dershaneler, öğrenci yurtları ve ibadethaneler arasında kapıdan kapıya en az 100 metre uzaklığın bulunması zorunlu olacak. Bu mesafe şartı turizm belgeli işletmeler için uygulanmayacak; ikincisi de, televizyonlarda yayınlanan dizi, film ve müzik kliplerinde alkollü içkinin özendirici görüntülerine yer verilemeyecek. <Devamı Önder gazetesinin yarınki (27 Mayıs 2013 Pazartesi) sayısında...>

23 Mayıs 2013 Perşembe

SATIR ETİN KERAMETİ, KIRK YILLIK HAYALİ BİTİRDİ!


21 ve 22 Mayıs tarihlerinde bölgemizdeki gümrük kapılarında incelemede bulunan Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Fatih Metin, yorgunluğunu da Keşan’ın meşhur satır etini yiyerek attı! Afiyet şeker olsun diyorum... Çünkü Sayın Metin, Keşan’ın meşhur satır eti sayesinde, bazı gerçekleri de gün yüzüne çıkardı...
Sayın Fatih Metin’e, Enez Limanı’nın Türkiye-Yunanistan arasında feribot trafiğine açılması kapsamında, Enez’e gümrük kurulmasıyla ilgili çalışmanın ne durumda olduğunu sorduk... Sayın Metin, bunu şaşkınlıkla karşılayınca da sorumuzu yineledik... Sayın Metin’in 2. kez soruyu tekrarlamamıza karşın hâlâ cevap vermemesini duymadığına yorarak, 3. kez tekrarlayınca, bomba patladı! Sayın Metin, ne dese beğenirsiniz... Aynen ifade şu; “Enez Limanı... Arkadaşlar 3. kez soruyorsunuz ama ilk defa sizden duyuyorum! Böyle bir talep de yok, dolayısı ile gündemimizde de yok.”
Aldığımız beklenmedik cevap karşısında, gazeteci arkadaşlarla birbirimize bakındık ve ‘haberi kaptık!’ hesabı hemen Sayın Metin’i satır etiyle baş başa bıraktık! <Devamı Önder gazetesinin yarınki (24 Mayıs Cuma) sayısında...>

15 Mayıs 2013 Çarşamba

GENÇLİK YÜRÜYÜŞÜ, ORTA YAŞLIYI KÜSTÜRDÜ!


15-21 Mayıs Gençlik Haftası etkinlikleri çerçevesinde, dün “Gençlik Yürüyüşü” yapıldı. Önce şunu vurgulamak isterim ki, bu sefer gençler önde ve en arkada, protokol de ortada yürüdü! Keşan Sağlık Meslek Lisesi önünde oluşturulan kortej, Önder Caddesi’nden geçtiği sırada, Keşan Belediye Bandosu’nun sesini duyan cadde esnafı dükkân kapısının önüne, yoldan geçen vatandaşlar da kaldırım üzerinde coşkuyu seyretmek üzere durdu. Tabiî ki bu coşkuyu izlemek üzere ben de fırladım gazetemizin kapısı önüne... Gençlerin, ay yıldızlı Türk bayrağını taşımaları beni çok duygulandırdı. Koskoca Türk bayrağı ve altında onlarca genç... Ancak devamındaki gençlerin elinde Atatürk posteri ya da Atatürk’ün söz ve özdeyişlerinin yazılı olduğu pankartlar yerine, sigaranın zararlarını anlatan pankartlar taşımaları çok ilginçti...
Kortej, Önder Caddesi’nden geçişini tamamladığı anda, ben daha içeri girmeden orta yaşta sayılacak vatandaşım kükremeye başladı... Gençlerin taşıdığı pankartları,  günün anlam ve önemiyle bağdaştıramayan vatandaşım, hop oturdu hop kalktı... Tam kortej geçerken alkışlamaya hazırlandıklarını ancak gördükleri pankartlar karşısında vazgeçtiklerini belirtti... Sigaranın sağlığa zararlarının yazıldığı pankartlara değildi karşı duruşları, onlar, günün anlam ve önemine uygun olarak sadece ‘Atatürk’ ve Türk bayrağı görmek istedikleri içindi bu tepki... Ve vatandaşımın tepkisi gayet yerindeydi... Ancak tepkileri yine gençlere değil, gençlerin eline bu pankartları veren yetkililere idi...
Hey yetkililer... Hafta, sağlık haftası değil... Hafta, sigaranın zararları haftası değil... Hafta, nikotin haftası değil... Bu yürüyüş; Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri çerçevesinde yapılan “Gençlik Yürüyüşü” idi...
Sizler kalktınız gençlerin eline ‘O yaktığınız kendi hayatınız’, ‘Sigara içenlere iyi davranın çünkü yakında ölecekler’, ‘Ben sigara içmiyorum. Sende içme (Doğrusu ‘Sen de’ içme olacak ancak pankartta o şekilde yazıldığı için düzeltme yapmayıp, açıklama yapma gereği duydum.)’, ‘Sigara dumanının altında yana yana kül olma’, ‘Sigara içen yaşlanmaz, çünkü yaşlanacak kadar yaşamaz’, ‘Sigarasız bir dünya, temiz bir nefes istiyoruz’ yazılı pankartları verdiniz...
Aslında siz... Gençlerin eline; ‘Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz.’, ‘Bir gün ulusu sizin gibi beni anlamış gençliğe bırakacağımdan çok memnun ve mesudum.’, ‘Biz her şeyi gençliğe bırakacağız... Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir.’, ‘Milletin bağrından temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri (Türkiye Cumhuriyeti Devleti) ona bırakacağım ve gözüm arkamda olmayacak’ yazılı pankartlar vermeliydiniz...
Sevgili gençler... Ben endişeliyim ya siz... Gelecek yıl ‘Gençlik Yürüyüşü’nü kara çarşaflarla yapıp, elinize ‘iskelet resmi’, ‘alkolün zararları’, ‘sigaranın zararları’, ‘1 erkeğe 3 kadın’, ‘3 çocuk’, ‘kürtaj günah’ vs. gibi pankartlar verirlerse de alacak mısınız?
Sorarım size; binlerce şehit kanıyla kazanılmış bu topraklarda Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün siz gençlere armağan ettiği bayramınızı; statlarda, alanlarda coşkuyla kutlamanızın engellenmesine daha ne kadar sessiz kalacaksınız?

 

 






 

 

 

 

9 Mayıs 2013 Perşembe

BİZİM CHOPPER’LER TÜRK CHOPPER’LARA YÜZ BASAR!


Ah be, bana ‘gösteriyi kaçırdın’ diyenlere şimdi ben anlatacağım kaçırdıklarını... Hem de Keşan dilinde, keyifle... Kaçırdıkları gösterileri onlara ifadelerimle canlandırma fırsatı vereceğim, neşeli bir gün geçirmelerine vesile olacağım...
    “Karayolu Trafik Güvenliği Haftası” etkinlikleri kapsamında Keşan’a gelen “Türk Chopper” motosiklet grubu, güvenli sürüş teknikleri hakkında önceki gün bilgilendirmede bulundu, Cumhuriyet ve Tekel meydanlarında sürüş yapıp, gösterilerini sundu... Çok keyifliymiş, keyifle izlenmiş ama ben kaçırmışım...
     Bana bu sürüşü kaçırdın diyenler ‘halt’ yesin... Ben her gece ne “Keşan Chopper” motosiklet grupları görüyorum bilir misiniz...
     Güvenliliği, yasallılığı konusunda bir şey diyemem ama gösteriler şaheser!
Bir motosiklette 4 kişi, hiçbirinde de kask yok... Yine bir Keşanlı choppercı, motosikletine takmış yüksek sesli performans egzozları, bağırttıra bağırttıra geziyor... Başka bir motosikletçi atmış arkasına manitasını, hem sürüyor hem de manitasını seviyor! <Devamı Önder gazetesinni yarınki (10 Mayıs 2013 Cuma) sayısında...>

2 Mayıs 2013 Perşembe

EMNİYET, JANDARMA, AMBULANS, İTFAİYE HAYDİ BORSA’YA!


Keşan Ticaret Borsasının seçimi bugün gerçekleştirilecek... Günlerdir basında takip ettiniz, okudunuz, kanaat oluşturdunuz! Haliyle bende de bir kanaat oluştu...
Ama kendi kanaatime yer vermek yerine bu sefer değişiklik yapıp, bir Roman vatandaşımı konuşturdum...
Gittim ona sordum:
- ‘Borsa’nın geleceği nicedir, sence seçim sonucu ne olur’ dedim...
Ah keşke sormaz olaydım... Roman vatandaşım bile ‘illallah’ demiş kavgalardan, tartışmalardan bıkmış, usanmış...
‘Yaz Neşe kardeşim’ dedi... ‘Ben çığırıcam, sen yaz’ dedi ve başladı:
“Abe bunlar iyicene şaşırdılar, freni kaçırdılar... Ünceleri sevişmişler, şimdi açığa çıkarırlar... A be sevişirken iyiydi de doydunuz birbirinize diye ne dükersiniz açıklarınızı erkese...
Abe ne çok para varmış bu Borsa’da... Yimişler yimişler ala bitirememişler de undanmış bu parlama!.. <Devamı Önder gazetesinin yarınki (3 Mayıs Cuma) sayısında...>