31 Ocak 2012 Salı

BEN NEYMİŞİM BE... KAFALAR ADAMAKILLI KARIŞMIŞ(!) (köşe yazımın tam metni)

Dün AK Parti Keşan İlçe Teşkilatı tarafından gazetemize ve diğer yerel gazetelere bir mail gönderildi... Maille ilgili detay bugünkü hangi gazetelerde yer alacak bilmiyorum çünkü etik olan; haber ve köşe yazısı hangi gazetede çıktıysa sadece o gazetede yer alması, diğerlerinin ise müdahil olmamasıdır... Ancak ilgili haber ve köşe yazısının muhatabı ben olduğum, ben de Önder gazetesinde muhabirlik yaptığım için dolayısı ile bizim gazetemizde yer alıyor... O nedenle de AK Parti İlçe Teşkilatından gelen açıklamanın detayını haber olarak gazetemizde okuyabilirsiniz...
Ben açıklamada sadece “Bu haber ve köşe yazılarının amaç ve hedefini biz anlamış olmadığımız gibi, vatandaşlarımızdan da kimsenin anlamadığını gördük. Ama kafalarının karışmasına sebep olduğunu tespit ettik.” ve “Hava şartlarını da göz önüne aldığımızda, duyuru ve talep toplama işleminin 1-2 ay sonra oluşabileceğini söyleyebiliriz.” bölümlerine takıldım...
Ve yine AK Parti İlçe Teşkilatı tarafından 27 Ocak 2012 tarihinde TOKİ Finans Daire Başkanlığı Şube Müdürü İnayet Ünal’dan konuyla ilgili bilgi alındığı belirtiliyor... Ne tesadüf(!) ki ben de aynı tarihte bilgi aldım ve ertesi gün de aldığım bilgiyi Keşan halkıyla paylaştım... İnayet Ünal Bey bana, (söyledikleri harfi harfine belgelidir) talep kabulünün teknik bir sıkıntı nedeniyle ertelendiğini ve 1-2 ay içinde açıklanacağını belirtmişti... Yani AK Parti Keşan İlçe Teşkilatı tarafından TOKİ konutlarının başvuru tarihi konusunda yapılan açıklama ile benim verdiğim bilgi arasında hiçbir fark yok... AK Parti İlçe Teşkilatı bugüne kadar niye bekledi de benim TOKİ yetkililerini aradığım tarih olan 27 Ocak’ı seçti(!) o da ayrı bir muamma...
Kafaları karıştırma konusuna gelince... Orada işte duracaksınız... Bir kere değil iki kere düşüneceksiniz Sayın AK Parti Keşan İlçe Teşkilatı yöneticileri...
Gazetemizde yer verdiğimiz bütün bilgiler ‘belgelidir’... Belgesiz bilgilere, değil 50 yıllık geçmişi olan bir gazete, hiçbir gazete yer vermez... Bugüne kadar sizin söylemediğiniz hangi bilgiye sizin adınızı kullanarak yer verdik sorarım size... Aksine söylediğiniz halde, sırf kafaları karıştırmamak adına(!) yer vermediklerimiz dahi olmuştur...
Bugüne kadar yazdığım köşe yazılarımın hepsinin amaç ve hedefi bellidir; o da bildiklerimi, gördüklerimi, düşüncelerimi paylaşmak... Köşe yazıları zaten kişilerin düşünceleri, yorumudur... Bunu iyi yaparım, kötü yaparım, o okuyucuların takdiri ama hiçbir yazım ‘kafa karıştırmak’ adına yazılmamıştır... İsterseniz yaparsınız bir anket, cesaretiniz varsa da çıkan sonucu paylaşırsınız kamuoyuyla...
Ve yine iktidar partisinin temsilcileri olarak ‘yerel gazetelerin birinde ve köşe yazısı da aynı kişiye ait olmak üzere’ diyeceğinize ‘Önder gazetesinde ve Neşe Tosun’a ait köşe yazılarında’ diyebilirdiniz... Hatta ‘Bu Neşe Tosun partimizin üyesidir’ diye de ekleyebilirdiniz...
Çünkü sizin ulaştığınız sağlam kaynaklara emin olun ki ben de aynı şekilde ancak sizden biraz daha hızlı ulaşıyorum... Sanıyorum bu nedenle de size göre ‘kafaları karıştırıyorum(!)’...
Atı alan Üsküdar’ı geçiyor; bizim AK Parti Keşan İlçe Yönetimi de yerinde sayıyor... Kalın sağlıcakla...

30 Ocak 2012 Pazartesi

BEN NEYMİŞİM BE... KAFALAR ADAMAKILLI KARIŞMIŞ(!)

"BEN NEYMİŞİM BE... KAFALAR ADAMAKILLI KARIŞMIŞ(!)" başlıklı köşe yazımın tam metnini Önder gazetesinin yarınki (31 Ocak 2012 Salı) sayısında bulabilirsiniz...

::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Gazetemizde yer verdiğimiz bütün bilgiler ‘belgelidir’... Belgesiz bilgilere, değil 50 yıllık geçmişi olan bir gazete, hiçbir gazete yer vermez... Bugüne kadar sizin söylemediğiniz hangi bilgiye sizin adınızı kullanarak yer verdik sorarım size... Aksine söylediğiniz halde, sırf kafaları karıştırmamak adına(!) yer vermediklerimiz dahi olmuştur...
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Çünkü sizin ulaştığınız sağlam kaynaklara emin olun ki ben de aynı şekilde ancak sizden biraz daha hızlı ulaşıyorum... Sanıyorum bu nedenle de size göre ‘kafaları karıştırıyorum(!)’...
Atı alan Üsküdar’ı geçiyor; bizim AK Parti Keşan İlçe Yönetimi de yerinde sayıyor...
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

29 Ocak 2012 Pazar

BANA BAĞIRIRSAN, BABAM SENİ SÜRDÜRÜR(!)

Evet sevgili okurlarım... ‘Bana bağırırsan babam seni sürdürür(!)’ diyormuş bizim zamane çocukları... Zamane çocuklarının farkındalıklarından zaman zaman hep bahsetmişimdir ama bu seferki bana bile ‘pes’ dedirtti doğrusu...
Siyasetin yaşı iyice küçülmüş bugünlerde memleketimizde... Herhalde birkaç seneye kalmaz, anaokulundaki çocuklarımız bile oy kullanır seçimlerde...
Hani bizim şu zamane öğrencileri, anasının kuzusu, babasının bir tanesi, kıymetlisi öğrencilerimiz… Bir öğretmeni tokat atsa kıyameti koparan, okuluna mini etek, boyalı saç ve makyajla giden öğrencilere, şimdi de işe siyaseti karıştıran anaokulu öğrencileri eklenmiş...
Uzun süre siyasette tek rol alan ve istedikleri başarıyı yakalayamayan erkekler, baktılar ki tek başlarına altından kalkamıyorlar, kadınları da işin içene katarak, kendilerini başarılı ilan ettiler... Baba siyasette, ana siyasette; gençler boş boş gezmesin diye, bizim gençler de siyasete alet edildiler... Evde; baba siyaset, anne siyaset, ağabey-abla siyaset derken; Ülker yemem sağcının(!), İhlas almam sağcının(!), oraya gitmem solcunun(!), şurası milliyetçinin(!) konuşmaları, bizim çocukları yapmış adamakıllı siyaset adamı...
Öğrenciye yüksek sesle konuşsa ‘suç’ işlemiş sayılan, tokat atsa ‘mahkemelik’ olan, kılık kıyafetine, saçına başına karışsa ‘kusur’ işleyen öğretmenlerimiz, bugünlerde ise ‘gürültü yapma’ dediği anaokulu öğrencisinden ‘Babam seni sürdürür(!)’ cevabını alıyormuş...
Kabahatli olan çocuk mu, yoksa aileler mi? Yoksa siyasetsiz bir hayat olmayacağını bize aşılayanlar mı?
Her işin siyasete odaklandığı... Genelde ve yerelde iktidar yanlısı olunmazsa hendeği atlamakta zorlanılacağı... İşini iyi yapanların değil, onun bunun adamı olanların tercih edildiği... Haklıların hakkını arayamadığı... İşlerin torpille döndüğü... Baskının ise had safhaya geldiği toplumumuzda... Bırakın 6 yaşındaki çocuğun, öğretmenine ‘Bana bağırırsan babam seni sürdürür(!)’ demesini, yakında bebeklerimizin bile konuşmaya başladıklarında ilk kelimesi ‘Solcu anne, sağcı baba(!)’ olacak...
Anlayacağınız bizim kızancıklar artık anasının karnından siyasetle çıkıp, siyasetle büyüyecekler...

27 Ocak 2012 Cuma

AK PARTİ İLÇE YÖNETİMİ VE MUHABİR ARASINDA TEKNİK BİR SIKINTI OLDU(!) (köşe yazımın tam metni)

    Gazetemizin bugünkü sayısında 1. sayfada sağ üst köşede yer alan “TOKİ konutlarına başvuru tarihi yine ertelendi” başlıklı haberin, Keşanlı hemşehrilerimi derinden üzdüğü düşüncesindeyim... Üzülmekte de çok haklılar... Çünkü TOKİ konutları Türkiye genelinde inşa edilmeye başladığından beri Keşan’da da yapılması  sabırsızlıkla beklendi ancak önceliğin Keşan’a verilmesi gerekirken çeşitli entrikalar dönerek ve siyaset alet edilerek Beyendik ve Yenimuhacir’e inşa edildi... 2011 Genel Seçimi öncesinde ise TOKİ’nin hem orta gelir grubu, hem de yoksul ve Roman vatandaşlara yönelik yaptığı konutların temeli Keşan’da da atıldı... Temeller atıldı, bloklar yükseldi ama başvuru zamanı ve şartları hakkında yapılan açıklamaların hiçbirinde tarih tutturulamadı... Yapılan açıklamaların çoğunda zaten kesin tarih verilmemekle birlikte ‘birkaç ay içinde’ ifadeleri yer aldı...
Ancak ben gazetemizin 10 Ocak 2012 tarihli sayısında “TOKİ konutları için başvurular 30 Ocak’ta alınmaya başlanacak” başlığı ile haberi manşetten vererek, tüm Keşan halkının heyecanlanmasına ve sevinmesine neden oldum... Çünkü artık bir tarih vardı ve kafasında çeşitli soru işaretleri bulunan vatandaşım bir nebze olsun rahatlamıştı... Bu bilgiyi de bana bizzat TOKİ’nin Finansman Daire Başkanlığı yetkilisi olan hanımefendi verdi... Ancak bu hanımefendi de dün yerinde yoktu(!)...
Bu haberin çıkmasından sonra ise gazetemizin 11 Ocak 2012 Çarşamba günkü sayısında “AK PARTİ İLÇE TEŞKİLATINA BENDEN BİR GOLLL…” başlıklı köşe yazısı yazmıştım... Ve AK Parti’ye kayıtlı olan ben... Haber ve köşe yazımın ardından şikayet edilmedik yer bırakılmadım... AK Parti İlçe Yönetimi beceriksizliğini ve gevşekliğini benim haber alma anlayışıma maletti... Hatta aldığım tüm duyumlarda ‘bana inat, köşe yazılarıma inat’ başvuru tarihinin değiştirileceği bilgileri de ulaştı... Bu bilgilerin bana ulaştırılması ile birlikte gazetemizin 18 Ocak 2012 Çarşamba günkü sayısında “VATANDAŞIN UMUDUYLA OYNAMAK İKTİDAR PARTİSİNE YAKIŞIR MI?” başlıklı köşe yazımda özetle; AK Parti Keşan İlçe Teşkilatının, yedikleri golü hazmedemeyip, başvuru tarihini birkaç gün uzatmayı planladıklarını, Keşanlı vatandaşlarımın büyük bir özlemle beklediği ve AK Parti İlçe Teşkilatına prim yaptıracak haberi duyurmakta geciktikleri için, sadece gereksiz bir hırs uğruna başvuru tarihi ile oynamaya çalıştıklarını, ev sahibi olma hayali kuran vatandaşımın beklediği başvuru tarihini geciktirme planıyla, heveslerini kursaklarında bırakacaklarını belirtmiştim...
Ve yine dün TOKİ Finansman Daire Başkanlığına bilgi almak üzere telefon ettiğimde, Şube Müdürü İnayet Ünal Bey tarafından, Keşan’da yapılacak 504 konutun başvuru tarihinin birkaç ay ertelendiği bildirildi. İnayet Bey, normalde başvuruların 30 Ocak 2012 Pazartesi günü alınmaya başlanacağını ancak vaziyet planında bir değişiklik olduğunu söyleyerek, teknik bir sıkıntı (bana göre, AK Parti Keşan İlçe Teşkilatı ve muhabir arasında!) olduğunu kaydetti...
Kısacası, AK Parti Keşan İlçe Teşkilatı, vatandaşımın umuduyla oynamaktan vazgeçmedi... Ve partisine eksi yazdırdı...
Bu arada, Cumhuriyet Halk Partililerin, AK Parti İlçe Kongresinin iptal edilmesi ve ‘ileri demokrasi’ anlayışlarıyla alay etmelerine ise bir cevap dahi veremedi...
Vatandaşımı AK Parti İlçe Kongresinin ertelenmesi hiç etkilemez ve umurunda olmaz ama TOKİ konutlarının başvuru tarihinin ertelenmesi çok etkiler ve sizi sandığa gömer(!)...

AK PARTİ İLÇE YÖNETİMİ VE MUHABİR ARASINDA TEKNİK BİR SIKINTI OLDU(!)

"AK PARTİ İLÇE YÖNETİMİ VE MUHABİR ARASINDA TEKNİK BİR SIKINTI OLDU(!)” başlıklı köşe yazımın tam metni Önder gazetesinin yarınki (28 Ocak 2012) sayısında…

::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Ve yine dün TOKİ Finansman Daire Başkanlığına bilgi almak üzere telefon ettiğimde, Şube Müdürü İnayet Ünal Bey tarafından, Keşan’da yapılacak 504 konutun başvuru tarihinin birkaç ay ertelendiği bildirildi. İnayet Bey, normalde başvuruların 30 Ocak 2012 Pazartesi günü alınmaya başlayacağını ancak vaziyet planında bir değişiklik olduğunu söyleyerek, teknik bir sıkıntı (bana göre, AK Parti Keşan İlçe Teşkilatı ve muhabir arasında!) olduğunu kaydetti...
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Vatandaşımı AK Parti İlçe Kongresinin ertelenmesi hiç etkilemez ve umurunda olmaz ama TOKİ konutlarının başvuru tarihinin ertelenmesi çok etkiler ve sizi sandığa gömer(!)

25 Ocak 2012 Çarşamba

AMMA DA KEŞANSPOR SEVDALISIYMIŞIZ!..

Kamp yapmak üzere Antalya’nın Alanya ilçesine giden Keşanspor kafilesini taşıyan otobüs, 7 Ocak 2012 Cumartesi günü saat 13.30 sıralarında Antalya’nın Korkuteli ilçesi yakınlarında kaza yaptı. Futbolcular Can Çetinkaya ve Güner Yıldız hayatını kaybederken, 21 kişi de yaralandı. O gün ve devamında 1-2 gün Keşan, Keşanspor’un kaza haberi ile çalkalandı, üzüntüsünü yaşadı... Girdiğimiz her ortamda Keşanspor’un adı vardı... Herkes sanki Keşanspor’un yanındaydı... Gündem Keşanspor üzerine kurulmuştu... Bu 3 gün sürdü... Hadi bilemediniz 5 gün... Hadi sizin hatırınıza 7 gün diyelim...
Sonra Keşanspor’un yaralarının sarılması için harekete geçildi... Maddi ve manevi destek vermek amacıyla bir komite oluşturuldu ve 20 Ocak 2012 tarihinde Keşan’daki tüm yerel basında Keşanspor’a destek için banka hesap numaraları yayımlanarak, bağış yapılması için çağrıda bulunuldu...
5 günlük süre içinde ise ilk bağış dün yapıldı... Genç bir kardeşimiz çıktı ve 1.000 TL’lik bağış yaptı... Bu arada Keşanspor Kulübü tarafından gerçekleştirilen istişare toplantısında vadedilenleri saymıyorum... Zaten toplasan 20 kişi ya vardı ya yoktu o toplantılarda... Yani Keşanlılar, Keşanspor sevdalıları kendini gösterdi(!) Yardımdan ziyade de geçmiş yönetimler eleştirildi, toplantının amacı dışında...
Evet... Yönetimlerde yanlışlıklar yapılmışsa eleştirilmeli, gerçekler ortaya çıkarılmalı; ancak şimdiye kadar neden konuşulmadı ya da kamuoyuna duyurulmadı?.. Kamuoyunda zaten bilinen ve fısıltı gazetesi gibi ondan ona aktarılan bu bilgileri, niye kimse şimdiye kadar bir basın toplantısı düzenlenerek ortaya çıkarmadı?.. Ve yine söylüyorum ki, şimdiye kadar kapalı kapılar ardında yönetildiği iddia edilen Keşanspor Kulübü, bu zor gününü atlatmasıyla birlikte yine sorgulansın, hatalar, yanlışlar, usulsüzlükler ortaya çıkarılsın... Ve siyaset, Keşanspor’un üstünden elini çeksin(!)...
Ancak bugün Keşanspor’u yalnız bırakmak, geleceğini Keşanspor’a bağlayan gençlerimizi yarı yolda bırakmak Keşanlılara yakışır mı? Keşanlı iş adamlarımız, her yerde boy gösteren kodamanlar; muhtarlar kadar da olamayacak mı? Her gün ağlaşan, vatandaşı için yol, su, kanalizasyon isteyen muhtarlarımız bile sizlerden önce davranıp gerçekleştirdikleri ilk toplantıda gönüllerinden ne koptuysa verdi Keşanspor’a... İlla milyarlar verin de denmiyor bağış yapacaklara...
Adı üstünde işte; bağış ve gönlünden ne koparsa... Ama bir insanda gönül yoksa kimsenin de yapacağı yok buna... Allah gözünüzü ve gönlünüzü doyursun demekten başka...

24 Ocak 2012 Salı

KATIK ETME KIZANIM, YE EKMEKSİZ EKMEKSİZ... (köşe yazımın tam metni)

Şimdikilerin ana-babaları... Anneanneleri, babaanneleri, dedeleri... Evlatlarına ve torunlarına bir kaşık fazla yemek yedirebilmek için büyük çaba sarf ediyorlar... Ellerinde tabak-kaşık ve çatalla dolaşıyorlar çok kıymetli evlat ve torunlarına iki lokma yemek yedirebilmek uğruna... Sofra kültürü ise çoktan bitti bizim sosyete takımında... Bu yemek fasıllarının çoğu koşa oynaya yapılırken, yaz mevsiminde salıncak üstü, kış mevsiminde de televizyon ya da bilgisayar başında gerçekleşiyor...
Anlayacağınız zamane çocukları ekmeksiz yemek yemekten, katık etmemekten, abur cuburla öğün geçirmek ve sofra kültürü alamamaktan, yılın büyük çoğunluğunu da doktor beğenme telaşında geçiriyorlar... Hep hasta, hep iştahsız bizim sosyete çocukları... Doktor da beğenmezler kolay kolay... İştahını açacak doktor bulana kadar aileler, memlekette ne kadar doktor varsa gezdirirler çocuklarını...
Şimdi diyeceksiniz ki nereden çıktı bu çocukların iştahsızlığı... katık etmeme, ekmeksiz yemek yeme kültürü...
Geçenlerde gazetemize uğradı Ahmet Amca... Ahmet Amca kim diyeceksiniz şimdi... Gazetemizde çalışan mesai arkadaşımın babası... İlk kez tanıştık Ahmet Amca’yla ve sohbet ettik... Oradan buradan derken, sohbet geldi çocukluk ve gençlik yıllarımıza... Eski zaman çocukları ve gençleri ile şimdiki zamane çocuk ve gençlerinin kıyaslamasını yaptık ve ebeveynlerinin...
Ahmet Amca’yla aramızda 40 yaş fark olmasına rağmen düşüncelerimiz ve aldığımız aile terbiyesi aşağı yukarı aynıydı...
Benim de çocukluğumda ve gençliğimde annem ile babamın tavsiyesi ‘katık et evladım, bugünün yarını da var’ şeklindeydi... Ahmet Amca’nınki de öyleymiş...
Bir tabak yemek... Ve bu yemekle karnını doyurana kadar ekmek... Hele yağlı ekmek üstü toz şeker... Pasta niyetine de bisküvi arası lokum...
Yemek mi beğenmedik; hiç telaş yok aç kalacağımız için ebeveynlerimizde... Acıkınca nasılsa yiyeceğiz onlara göre… Hem açlıktan kim ölmüş ki, benim ve Ahmet Amca’nın zamanındaki çocuklar ölecek... Hele hele yemek sofrası toplandı ise mümkün mü sana özel sofra kurulsun… Bekleyeceksin bir dahaki sofra kurulana dek… Yemek masasında konuşmak, tabağında yemek bırakmak ise cezayı gerektirecek suç sayılırdı bizim zamanımızda… Yemekte pilav varsa eğer, o günlerden hafızamda kalan tek şey de ‘tabağında kalan pirinç sayısı kadar çocuğun olur(!)’ hikâyesiydi… 3 tane pirinç kalana kadar yemişimdir, 3’ten fazla çocuğum olmasın diye(!)... Çocukluk işte, biz 3 kardeşiz ya… O nedenle ben de 3’e kadar şans vermişim kendime…
Anlayacağınız benim de Ahmet Amca’nın da çocukluk ve gençlik yıllarında şimdiki ebeveynler gibi ‘katık etme kızanım, ye ekmeksiz ekmeksiz’ demek yokmuş... Aksine ‘katık et kızanım, batır yemeğin suyuna ekmeğini, doyur karnını’ demek varmış...
Ve bizim zamanımızın çocuk ve gençleri, doktor yüzü görmeden büyümüş... Az yemek çok ekmek yemişler ama obez de olmamışlar... Kafaları da çalışırmış, zekâları da açıkmış... Şimdiki çocuk ve gençlerden farkları yokmuş yani zekâ ve sağlık açısından... Hatta çok daha sağlıklı yetişmiş bizim zamanın çocuk ve gençleri...
O nedenle şimdiki ebeveynlere tavsiyemiz; bırakın çocuk ve gençleri istedikleri gibi beslensinler... Katık etmeyi de bilsinler... Ekmeksiz yemek yeyip, yavan hayat sürmesinler(!)...
Yemek peşinde koşturacağınıza, televizyonlardan mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışın çocuk ve gençlerimizi... Seyrettikleri dizilerle karateyi, silahı, dövüşü, zinayı, ahlaksızlıkları öğreniyorlar...
    Ekmekten zarar gelmez ama seyretmesine izin verdiğiniz o diziler yüzünden başlarına çok haller gelebilir... Kurtlar Vadisi’ndeki Polat Alemdarlar, Muhteşem Yüzyıl’daki Sultan Süleymanlar, Fatmagül’ün Suçu Ne’deki Fatmagüller her gün artar yoksa... Dizilerdeki roller de gerçek hayata iner...
Onun için siz siz olun ebeveynler, ‘Katık etme kızanım, ye ekmeksiz ekmeksiz’ demekten vazgeçin, esas eğilmeniz gereken konular üzerinde durun...

KATIK ETME KIZANIM, YE EKMEKSİZ EKMEKSİZ...

"KATIK ETME KIZANIM, YE EKMEKSİZ EKMEKSİZ..." başlıklı köşe yazımın tam metnini Önder gazetesinin yarınki (25 Ocak 2012) tarihli sayısında bulabilirsiniz...

::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
     Anlayacağınız zamane çocukları ekmeksiz yemek yemekten, katık etmemekten, abur cuburla öğün geçirmek ve sofra kültürü alamamaktan, yılın büyük çoğunluğunu da doktor beğenme telaşında geçiriyorlar... Hep hasta, hep iştahsız bizim sosyete çocukları... Doktor da beğenmezler kolay kolay... İştahını açacak doktor bulana kadar aileler, memlekette ne kadar doktor varsa gezdirirler çocuklarını...
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Ve bizim zamanımızın çocuk ve gençleri, doktor yüzü görmeden büyümüş... Az yemek çok ekmek yemişler ama obez de olmamışlar... Kafaları da çalışırmış, zekâları da açıkmış... Şimdiki çocuk ve gençlerden farkları yokmuş yani zekâ ve sağlık açısından... Hatta çok daha sağlıklı yetişmiş bizim zamanın çocuk ve gençleri...
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
O nedenle şimdiki ebeveynlere tavsiyemiz; bırakın çocuk ve gençleri istedikleri gibi beslensinler... Katık etmeyi de bilsinler... Ekmeksiz yemek yeyip, yavan hayat sürmesinler(!)...
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Onun için siz siz olun ebeveynler, ‘Katık etme kızanım, ye ekmeksiz ekmeksiz’ demekten vazgeçin, esas eğilmeniz gereken konular üzerinde durun...

23 Ocak 2012 Pazartesi

AMAN BAŞBAKAN DUYMASIN...

    TOKİ sosyal konutlarından ev sahibi olabilmek orta gelirli vatandaşımın büyük umudu... Belli bir peşinat yatırıp, kira öder gibi ev sahibi olma hayali kuruyor vatandaşım... Malum bu vatandaşım zaten yıllardır kirada olduğu için, taksit yatırmakta zorlanmak bir yana, ‘kendi evim’ düşüncesiyle daha bir zevkle ödüyor taksit bedelini...
Ancak... İktidar partisinin tüm Türkiye genelinde ses getiren ve bütün vatandaşlar tarafından ‘AK Parti’nin en iyi yatırımlardan biri’ olarak gösterilen TOKİ konutları, bizim bölgemizde maalesef yerel ve genel iktidarın çekişmeleri sonucu amacına ulaşmadı...
Niye mi?
TOKİ konutları önce Beyendik’e mi yapılmalıydı, yoksa Keşan’a mı?
TOKİ konutları önce Yenimuhacir’e mi yapılmalıydı, yoksa Keşan’a mı?
Tabii ki Keşan’a... Hatta 3 kere Keşan’a yapılmalı, Beyendik ve Yenimuhacir’e belki ilerleyen yıllarda temeli atılmalıydı...Ancak zamanın vekili ve yönetimi arasındaki uyuşmazlık; yerel yönetimin farklı bir siyasi partiden oluşu Keşan’ın bu hizmeti almasında gecikmeye yol açtı...
Sonuç mu?
Şimdi Beyendik konutlarının büyük bölümü ‘Otel’ olarak kullanılıyormuş... Otellerin adı da; ‘Pavyondan çıktım, yolumu şaşırdım oteli(!)’...
Ve yine Beyendik’teki TOKİ konutlarını ev olarak kullanan vatandaşım artık bu durumdan iyice rahatsız olmaya başlamış...
‘Aman’ diyor vatandaşım, ‘Biz nereye düştük?’...
Ben de diyorum ki vatandaşıma ‘Sizi nereye düşürdüler(!)’...
Hal böyle iken; Beyendik’te 2. etap konutların yapılması için girişimler yapılıyor...
Valla artık vatandaşım uyandı... Yazar BİMER’e, anlatır durumu... ‘Her gece jandarma, polis, kavga, gürültü, ahlaksız görüntüler görmek istemiyoruz’ der... şikayetini iletir...
‘Aman Başbakan duymasın...’ diyorsanız eğer, yatırımı yerinde yapar ve vatandaşımın huzurunu kaçırmazsınız...
Emniyet ekipleri bar ve pavyonlara yetişemezken, bir de başlarına ev baskınlarını mı çıkaracaksınız...
Emniyet ve jandarmadan korkunuz yoksa; Allah’tan ve Başbakan’dan korkun(!)...
Yoksa ben... Bu hafta içinde Keşan’a gelerek, TOKİ sosyal konutlarına 30 Ocak’ta başvuru alınmaya başlayacağının müjdesini verecek olan Sayın Bakanımızın kulağına fısıldar... Sayın Başbakanımıza bu müjdeleri yollarım(!)...

AMAN BAŞBAKAN DUYMASIN...

"AMAN BAŞBAKAN DUYMASIN..." başlıklı köşe yazımın tam metnini Önder gazetesinin yarınki (24 Ocak 2012 Salı) sayısında bulabilirsiniz...
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Şimdi Beyendik konutlarının büyük bölümü ‘Otel’ olarak kullanılıyormuş... Otellerin adı da; ‘Pavyondan çıktım, yolumu şaşırdım oteli(!)’...
    Ve yine Beyendik’teki TOKİ konutlarını ev olarak kullanan vatandaşım artık bu durumdan iyice rahatsız olmaya başlamış...
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Valla artık vatandaşım uyandı... Yazar BİMER’e, anlatır durumu... ‘Her gece jandarma, polis, kavga, gürültü, ahlaksız görüntüler görmek istemiyoruz’ der... şikayetini iletir...
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Emniyet ve jandarmadan korkunuz yoksa; Allah’tan ve Başbakan’dan korkun(!)...

18 Ocak 2012 Çarşamba

DAHA NE İSTER GEVURUN KIZANI, BELASINI MI...

     Hatırlarsanız bir süre önce yazdığım bir köşe yazısında 50 milyon TL’lik bütçenin öğlende iş başı yapmakla yürütülemeyeceğine ve sorumluluk alınması gerektiğine değinmiş, ilgililere sabah erken saatlerde görevlerinin başında olmaları konusunda öneride bulunmuştum...
Hatta bu yazımda özel sektörden örnekler vermiş, başarılı olan patronların sabah işlerine erken gittiklerini ve geç saatlere kadar da kaldıklarını belirterek, çalışanlarını sürekli denetlediklerinden bahsetmiştim...
Bu yazım; evde oturan, yerel yönetimden hizmet bekleyen emekli ve memur vatandaşımın hoşuna giderken; özel sektörün darbesini yiyen sigortalı vatandaşım ise bana ulaşarak, onların da çilesini dile getirmemi istedi...
Hatta vatandaşım, devlet dairelerinde üst makam sahiplerinin ne kadar işe erken gelmesi sabırsızlıkla beklenirse, özel sektör çalışanlarının da ‘aman patron gelmesin’ diye can attığını söyledi... Tabii ki bu vatandaşlarımın da kendilerine göre haklı nedeni vardı...
Devlet dairelerinde sabah giriş, öğle tatili ve akşam çıkış saatleri bellidir... Burada görevli memurum mesai saatleri içinde her ne kadar görevini icra etse de, çayını, kahvesini, neskafesini içer, hatta içtiği Türk kahvesinin falına bakar(!), dedikodusunu yapar, internette gezinirken Türkiye’yi bırak, dünyada neler olup bittiğinden haberdar olur, mankenler nereye gitmiş, kiminle ne yapmış, falanca dizinin yorumu derken, hiçbir şeyden de kusur kalmazlar... Maaşlarından ne bir kuruş fazla, ne de az alırlar... Mesailerini geçirirlerse de ek mesai ücretine hak kazanırlar...
Özel sektöre gelince; bu sektörde çalışan vatandaşım kazara içtiği Türk kahvesinin fincanını ters çevirse, o iş yerini falcı dükkânına; yan masadaki arkadaşıyla 5 dakika bir sorununu paylaşsa, o iş yerini kadınlar hamamına; 2 dakika internete girse chat yapıp o iş yerini internet kafeye çevirdiği söylenir patronu tarafından... İşin yoğun olduğu günlerde gece yarılarına kadar çalışsa, ‘Çalışmadığın, boş boş oturduğun günlere tut’ nasihatında bulunulur yine patronu tarafından.... Zam istese, ‘Ben kazanacak mıyım bakalım” ya da “Bana ne kazandıracaksın ki fazladan para istiyorsun’ cevabını alır patronundan... Yine bu patronlar, ne iş olsa verirler çalışanlarına ve yapmasını isterler... Her işin ehli olacaklar ya... Hem becerileri hem bilgileri gelişecek(!)... İşin içinde bir de kariyer var(!)... patrona göre...
Bir de eğer sigortalıysan ve asgari ücret de alıyorsan... çok büyüksün(!) demektir bölgemizde... Aldığın ücret tam tamına 701,44 TL... Öyle bir allandıra pullandıra anlatılır ki, duyan da asgari ücretlinin milyarlarca lira aldığını zanneder ve aldığı paranın da tamamının cebine girdiğini...
Adı üstünde işte asgari ücretlisin... Asgari ücretli bir işçinin zaten ev sahibi olma gibi bir durumu söz konusu değildir... Hayatı boyunca asgari ücretle çalışsa, iki yakası zaten bir araya gelmez... Hele hele çocuğu yetişip, okul çağına da geldiyse ayvayı yediği andır... Çocuklar demiyorum çünkü asgari ücretli kazayla bir çocuktan fazla evlat sahibi olmuşsa... zaten ona diyecek sözüm yok, Allah günahlarını bağışlasın(!)
Yani bu asgari ücretli, ev kirası, elektrik ve su faturası gibi zaruri ihtiyaçlarını karşılasa, yeme-içme konusunda da hayatı boyunca rejime mahkum(!)
Anlayacağınız saygıdeğer patronlar, parası belli, yaptığı iş belli olmayan(!) çalışanlarınıza da hak ettiği bedeli verirseniz, yaşadıkları huzur ve mutlulukla işlerinde daha verimli olacak ve sizin de sermayenize sermaye katacaklardır...
Bu arada patronlar harici işi gücü olmayan Trakyalı vatandaşım da konuşurlar aralarında ‘A be em asgari ücretliymiş, emi de sağlıktan yararlanırmış bizim Asan’ın oğlu... Daha ne ister gevurun kızanı, belasını mı(!)... Birde buldu mu kendiciğine sigortalı yavuklu, krallar gibi yaşarlar... Keşkem benim evladım da bulsa kendine böyle bir işçik de gül gibi geçinip gitse(!)’...

17 Ocak 2012 Salı

VATANDAŞIN UMUDUYLA OYNAMAK İKTİDAR PARTİSİNE YAKIŞIR MI? (köşe yazımın tam metni)

Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından Keşan’da yapımı sürdürülen 504 konut için başvuruların 30 Ocak 2012 Pazartesi günü alınmaya başlanacağı bilgisini, gazetemizin 10 Ocak 2012 tarihli sayısında açıklayarak, tüm Keşan halkına duyurduk...
Ve yine ben 11 Ocak 2012 tarihli sayımızda “AK PARTİ İLÇE TEŞKİLATINA BENDEN BİR GOLLL…” başlıklı köşe yazımda AK Parti Keşan İlçe Teşkilatı’nın TOKİ konutlarına başvuru tarihini gazetemizden öğrendiğini ve heyecanla beklenen bir haberi kamuoyuna duyuramadığı için benden ‘Gol’ü yediğini belirtmiştim...
Ancak son 2 gündür vatandaşım hem telefonla bana ulaşarak, hem de gazetemize gelerek, AK Parti Keşan İlçe Teşkilatı tarafından kendilerine başvuru tarihinin ‘net’ olmadığının söylendiğini belirtti... Yine bazı kişiler aracılığıyla kulağıma, parti yönetiminin, yedikleri golü hazmedemeyip, başvuru tarihini birkaç gün uzatmayı planladıkları fısıltıları geldi...
‘Amma golmüş bu be...’ dedim kendi kendime... Keşanlı vatandaşlarımın büyük bir özlemle beklediği ve AK Parti İlçe Teşkilatına prim yaptıracak haberi duyurmakta geciktikleri için, sadece gereksiz bir hırs uğruna başvuru tarihi ile oynamaya çalışıyorlar... Ev sahibi olma hayali kuran vatandaşımın beklediği başvuru tarihini geciktirme planıyla, heveslerini kursaklarında bırakacaklar... Kaybettikleri primi yeniden kazanmaya çalışacaklar ama bu sefer aldanacaklar...
AK Parti’nin yönetimindeki saygıdeğer insanlar; benden size tavsiye; vatandaşımın umuduyla oynamaktan vazgeçip, başvuracaklar arasında çekilecek kurada torbayı tüm vatandaşlarıma eşit açın... İsimlerin hepsi kuraya konulsun, şanslı olan vatandaşım ev sahibi olma hakkına kavuşsun... Olamayanlar için de bir güzellik yapıp; 2. etap hazırlıklarına başlayacağınız duyurulsun ve bir an önce de çalışmayı tamamlayıp, hayata geçirin...
Ve yine belirtmek isterim ki TOKİ konutlarının AK Parti hükümetinin yatırımı olduğunu sağır sultan bile biliyor... Duyurusunu atlamanız da sadece sizin iletişimdeki eksikliğiniz...
Bu arada söylemeden edemeyeceğim... Beni de İl Yönetimine şikâyet edip; haberi sizden önce patlattığım için serzenişte bulunmuşsunuz...
Mesleğimin gazetecilik olduğunu ve bilgi aldığım hiçbir haberi atlamayacağımı yeniden bilgilerinize arz ederim... Hem bu bilgiyi de bizzat takibim sonucu ilk ağızdan aldım... Ve aradığımda da sadece Keşan’da bir yerel gazetede basın mensubu olduğumu söyledim... Bunun harici tek bir kelime sarf etmedim...
Anlayacağınız, siz de ‘basın mensubuyum’ deseydiniz ve bilgi isteseydiniz, size de aynı bilgiyi vereceklerdi(!) Bu sadece sizin gevşekliğinizden kaynaklandı... Boşuna demedim geçen yazımda ‘kale de boştu’ diye...

VATANDAŞIN UMUDUYLA OYNAMAK İKTİDAR PARTİSİNE YAKIŞIR MI?

    "VATANDAŞIN UMUDUYLA OYNAMAK İKTİDAR PARTİSİNE YAKIŞIR MI?" başlıklı köşe yazımın tam metni Önder gazetesinin yarınki (18 Ocak 2012) tarihli sayısında...
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
AK Parti’nin yönetimindeki saygıdeğer insanlar; benden size tavsiye; vatandaşımın umuduyla oynamaktan vazgeçip, başvuracaklar arasında çekilecek kurada torbayı tüm vatandaşlarıma eşit açın... İsimlerin hepsi kuraya konulsun, şanslı olan vatandaşım ev sahibi olma hakkına kavuşsun... Olamayanlar için de bir güzellik yapıp; 2. etap hazırlıklarına başlayacağınız duyurulsun ve bir an önce de çalışmayı tamamlayıp, hayata geçirin...
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
   Anlayacağınız, siz de ‘basın mensubuyum’ deseydiniz ve bilgi isteseydiniz, size de aynı bilgiyi vereceklerdi(!) Bu sadece sizin gevşekliğinizden kaynaklandı... Boşuna demedim geçen yazımda ‘kale de boştu’ diye...

16 Ocak 2012 Pazartesi

MEKANCILAR TEKEL BİNASINDA TOPLANSIN, HERKES RAHATLASIN(!)

PTT Keşan Merkez Müdürlüğünün çıkmasından sonra atıl durumda kalan, Edirne İl Özel İdaresine ait, Tekel Meydanı’ndaki bina, 19 Ocak 2012 Perşembe günü ihaleyle 10 yıllığına kiraya verilecek... Binanın tahmini aylık kira bedeli de 17 bin 500 TL. Anlayacağınız kiralayacak kişi, kurum ya da kuruluşun ayda 30 bin TL’yi gözden çıkarması gerekiyor... İşin özü; her kim ya da kimler kiralarsa önce 30 bin TL’yi çıkarıp, masrafı karşılayacak... Ondan sonra da kâra geçmek için çabalayacak...

Piyasa malum, esnafın hali malum... Herkes parasızlıktan, işlerin kesatlığından yakınıyor... O halde bizim yıllardır atıl duran binamız, bu şartlarda kimse kiralayamazsa heba mı olacak...

Keşan Belediyesi tarafından içkili eğlence yerlerinin şehir dışına taşınması ile ilgili sözde bir karar alındı... Zaten bu kararın uygulamaya geçmesi yıllar alır gibime geliyor... Yıllarca dağınık halde duracak ve birkaç caddeyi tehlikeye sokacak, aynı zamanda mahalleliyi rahatsız eden mekancılar aralarında anlaşıp bu binayı kiralasınlar da hiç olmazsa bir yerde toplanıp, herkesin işini kolaylaştırsınlar(!)

Yoksa bu bina atıl olmaya devam edecek... Polisimiz bütün gece cadde cadde alkolik koşturacak... Ve mekancıların bulunduğu alanlardaki esnafın ve hane sahiplerinin çilesi bitmeyecek...

15 Ocak 2012 Pazar

MEĞER ATATÜRK SANDIĞIMDAN DA BÜYÜK ADAMMIŞ... (köşe yazımın tam metni)

Hayırlı pazartesiler saygıdeğer hemşehrilerim... Keşanlı bayanlara da ayrıca sevgilerimi yolluyorum... Keşan’ı Keşan yapmak için ancak kadın eli değmesinin gerektiğini onlar da benim gibi anlamaya başlamışlar...
O nedenle de şimdi sizlerle, 2 bayan okurumun dikkatini çeken olumsuzlukları kendi yorumumla paylaşmaya çalışacağım...
                                                               ***
Yazım hem yerele hem de devlete yönelik olacak...
Bugün itibarı ile yerel seçime 787 gün kaldı... Vatandaşa göre çok ama siyasilere göre az bir süre... 787 gün dediğin nedir ki, bu süre zarfında kaç yatırım yapılabilir ya da kaç yanlış düzeltilebilir... Hele hele işin başında erkekler varsa(!)... Kadınlar olsa, pratiklikleri ve el çabuklukları ile kısa sürede işleri yoluna koyarlar ama erkekler marifetiyle yapılan yatırımları hep birlikte izliyoruz... Yazışmaları sürüyor zaten 2 yıl(!)...
Gelelim şu bizim mevcut kullanılabilir halde iken söküp yenilediğimiz ama gerekli olan yere de hiç yapmadığımız kaldırımlara... Bir de en genişinden yapıp, araçların kullanımına açtıklarımıza(!)
Tepe Mezarlık’ın Sanayi Yolu çıkışında, yani Abdül Şavur İlköğretim Okulunun arka tarafında kalan kısım; yayaların çok kullandığı bir yol olmasına karşın kaldırımdan yoksun... Hem bu yayaların yaşları da dikkat seviyeleri de yetişkinler gibi değil... Daha çok öğrenciler olmak üzere vatandaşımın da kullandığı yol, yıllardır kaldırım yapılmasını bekleyip duruyor... Ama bizde öyle can almadan, önemli bir vaka ile karşılaşılmadan tedbir almak var mı? İlla ki kazayı bekleyeceğiz, göreceğiz, birilerinin canını yakacağız sonra Hıdırağa Sokak’ın Muhtar Ali Çevikel Caddesi’ne kesişiminden Karaağaç Camisi’ne kadar olan kesime kaldırım yapacağız...
Allah korusun biz kaza yaşanırsa da suçlu yaya mı, yerel yönetim mi, yoksa araç sürücüsü mü olacak?
Hıdırağa Sokak’ın diğer kesimlerine gelince... Kesme taşlarla döşenmiş... Hem öyle böyle değil... Yayalar çok rahat yürüyebilir... Ama nerde... Araçlardan yayalara yer kalıyor mu sanıyorsunuz? İstediğiniz saatte geçip kontrol edebilirsiniz, kaldırımlar rengarenk araçlarla süslenmiş... Bedava otopark(!)
                                                                 ***
Gelelim devlet ayağına... Vatandaşım şikayetçi... Artık devlet dairelerinde anneanneleri, babaanneleri, dedeleri değil; gençleri görmek istiyor... ‘Eğer onlar emekliye ayrılmazlarsa, gençlerin işsizliği devam edecek’ diyor...
Gençlerin bilgisayar kullanımda pratikliği, ileri yaştaki memurumun da klavyedeki harflerin yerini bulmakta zorlanmaları(!), otomatikman 1 saatlik işin yaklaşık 1 hafta gerilemesine sebebiyet veriyor... Anlayacağınız işlerin aksamasına -2 derece soğuk değil, klavye yeteneğinin dışında, hangi spor salonuna gidip, kimin gününde ne giyeceğinin hesabını yapmaları ve muhabbet yarıda bölünmesin hesabı vatandaşımı Ahmet’ten Mehmet’e, Ali’den Veli’ye yollamaları sebep oluyor... Kaban ve şal görünümü ise hal bu durumda iken vatandaşımda ‘modadan kaynaklı’ izlenimini bırakıyor(!)
                                                                ***
Bu arada 13 Ocak 2012 tarihinde İşçi Partisi tarafından Tekel Meydanı’nda basın açıklaması yapıldı... Açıklamayı yapan partilileri fotoğraflarken, birden tam arkalarında duran Atatürk’ün heykeli dikkatimi çekti ve yine Atatürk’ün eliyle işaret ederek söylediği ‘Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’ sözü aklıma geldi... Ancak bizim Keşan’da Atatürk’ün işaret ettiği yere bakarak göz kararı yaptığım hesapta... Sanki ‘Keşanlılar, ilk hedefiniz Cazibe(!)’ der gibiydi... Vallahi bendeki göz yanılması olabilir ama bir kez sizlerin de gözlemlemesini isterim... Atatürk’ün büyük adam olduğuna ve geleceği gördüğüne inancım tamdı ama Keşan için bu isabetli işareti görünce inancımın ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha anlamış oldum...
Ancak Keşan’ı kadınlar ele geçirirse, o zaman Atatürk’ün işaret ettiği noktada yine gençlerin ya da vatandaşların kullanımına açık çok daha faydalı bir alan oluşturulacağına da inancım tam... Saygılarımla...

MEĞER ATATÜRK SANDIĞIMDAN DA BÜYÜK ADAMMIŞ...

"MEĞER ATATÜRK SANDIĞIMDAN DA BÜYÜK ADAMMIŞ..." köşe yazımın tam metnini Önder Gazetesinin yarınki (16 Ocak 2012) tarihli sayısnda bulabilirsiniz...

::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: 
Bugün itibarı ile yerel seçime 787 gün kaldı... Vatandaşa göre çok ama siyasilere göre az bir süre... 787 gün dediğin nedir ki, bu süre zarfında kaç yatırım yapılabilir ya da kaç yanlış düzeltilebilir... Hele hele işin başında erkekler varsa(!)... Kadınlar olsa, pratiklikleri ve el çabuklukları ile kısa sürede işleri yoluna koyarlar ama erkekler marifetiyle yapılan yatırımları hep birlikte izliyoruz... Yazışmaları sürüyor zaten 2 yıl(!)...
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Vatandaşım şikayetçi... Artık devlet dairelerinde anneanneleri, babaanneleri, dedeleri değil; gençleri görmek istiyor... ‘Eğer onlar emekliye ayrılmazlarsa, gençlerin işsizliği devam edecek’ diyor...
Gençlerin bilgisayar kullanımda pratikliği, ileri yaştaki memurumun da klavyedeki harflerin yerini bulmakta zorlanmaları(!), otomatikman 1 saatlik işin yaklaşık 1 hafta gerilemesine sebebiyet veriyor...
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Açıklamayı yapan partilileri fotoğraflarken, birden tam arkalarında duran Atatürk’ün heykeli dikkatimi çekti ve yine Atatürk’ün eliyle işaret ederek söylediği ‘Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’ sözü aklıma geldi... Ancak bizim Keşan’da Atatürk’ün işaret ettiği yere bakarak göz kararı yaptığım hesapta... Sanki ‘Keşanlılar, ilk hedefiniz Cazibe(!)’ der gibiydi...
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Köşe yazımın tam metni gazetemizin yarınki sayısında... Bizi izlemeye devam edin...

 

13 Ocak 2012 Cuma

GÜZİN ABLA DEĞİLİM Kİ... (köşe yazımın tam metni)

     Bu sefer köşe yazımda bir değişiklik yapıp, toplumsal olayları değil, kişisel bir olayı yani kendi sıkıntımı dile getireceğim...
Saygıdeğer okurlarım, öncelikle şunu belirtmek isterim ki, benim asıl görevim muhabirlik... Ancak bunun yanı sıra gözlemlediğim yanlışları köşe yazılarımda da dile getirerek, sizlerin de sıkıntılarına tercümanlık etmeye çalışıyorum...
Ve yine köşe yazılarımda toplumsallık içeren yazılara yer verdiğim halde, 1 ya da 2 tane de yardıma ihtiyacı olduğuna inandığım kişiler için, devlet elinin uzanması amacıyla yazdığım yazılarım oldu. Gazetemize gelen bir kişinin de sıkıntısını kaleme almadan direkt ilgili kurumları araya sokarak, derdine çare olduk...
Ancak abartısız ifade ediyorum ki, son günlerde; boyacı ile anlaşıp parasını ödeyen ancak hâlâ evini boyatamayan kişilerden, evine gelen tamircisiyle ilgili ya da tamamen ikili ilişkiler içeren konularda derdini anlatan, hatta bu derdini anlatmak için gün içini bırakın, gecenin ilerleyen saatlerinde bile telefonuma ulaşarak saatlerce kendisini dinlememi isteyen vatandaşlarımız artmaya başladı...
Kimseyi kırmadan, gücendirmeden, üzmeden, sabırla dinlemeye çalışıyorum ve sonunda derdine çarenin kalemim olmayacağını söylüyorum amaaa... ne çare...
Kırılan da oluyor, gücenen de, üzülen de... Benim boşa geçirdiğim vakit ise kimin umurunda... Herkesin derdi ‘bir tane’ ve kendine göre çok önemli... Saatlerce anlatmak ve dinlenilmek istiyor... İyi de ben de herkes gibi etten ve kemikten yaratıldım... Robot değilim... Sabahın 7’sinde evden çıkıp, eğer kaza vb. gibi olaylar yaşanmazsa saat 22.00 gibi evime giriyorum... Ve yine sabaha kadar mutlaka birkaç kez haber kovalamak için evimden çıktığım oluyor... Ve yine Keşan dışında yaşayan ve benim için her şeyden değerli olan kızıma gün içinde en fazla 10 dakika, akşam saatlerinde de 20 dakika yani günde yarım saat telefonla vakit ayırabiliyorum... Yine aynı evi paylaştığım babamla ise 24 saat içinde abartısız sadece 15 dakika birbirimizi görüp, konuşabiliyoruz... Anlayacağınız en özel ve değer verdiğim 2 kişiye işim dışında ayırabildiğim vakit sadece 45 dakika... Neticede ben de insanım; yemek, içmek zorundayım... Arada da arkadaşlarıma vakit ayırmak... Bunları da kaptı kaçtı yapıyorum işte...
Tabii ki tüm bunlara işimi çok seviyor olmam nedeniyle katlanıyorum ve zor da gelmiyor... Ancak kişisel sorunlarınıza çare ben değilim... Toplumsallık içeren her olaya seve seve yememden, içmemden vakit çalar, zaman ayırırım, elimden ne gelirse yaparım... Ancak boyacınız size kazık attıysa(!), ben boyacınızı kovalayamam... Tamirciniz tamirini iyi yapmadıysa(!), ona hesap soramam... Komşunuz üst katta halı silkiyor ve siz bundan rahatsız oluyorsanız(!), ben komşunuza kuralları öğretemem... Bunlar ikili ilişkiler ve aranızda çözeceğiniz konular... Eğer çözemiyorsanız da polis var, mahkeme var... Yaparsınız şikayetinizi, beklersiniz sonucunu...
Zaten toplumsal olayları benimle paylaşan okurlarımın çoğu bana maille ulaşıyor ya da bizzat gazetemize gelerek bilgi aktarıyor... Gelen maillere, okurlarımın yazdığı kadar uzun olmasa da kısa bir cevap yazarak, hemen olmasa da en kısa sürede ilgileneceğimi söylüyorum...
Anlayacağınız ben Güzin Abla değil, her şeyden önce muhabirim... Beni anlayışla karşılayacağınızı umuyor ve saygılarımı sunuyorum...

GÜZİN ABLA DEĞİLİM Kİ...

"GÜZİN ABLA DEĞİLİM Kİ..." başlıklı köşe yazımın tam metnini Önder Gazetesinin yarınki (14 Ocak 2012) tarihli sayısında bulabilirsiniz...


Bu sefer köşe yazımda bir değişiklik yapıp, toplumsal olayları değil, kişisel bir olayı yani kendi sıkıntımı dile getireceğim...
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Tabii ki tüm bunlara işimi çok seviyor olmam nedeniyle katlanıyorum ve zor da gelmiyor... Ancak kişisel sorunlarınıza çare ben değilim... Toplumsallık içeren her olaya seve seve yememden, içmemden vakit çalar, zaman ayırırım, elimden ne gelirse yaparım... Ancak boyacınız size kazık attıysa(!), ben boyacınızı kovalayamam... Tamirciniz tamirini iyi yapmadıysa(!), ona hesap soramam... Komşunuz üst katta halı silkiyor ve siz bundan rahatsız oluyorsanız(!), ben komşunuza kuralları öğretemem... Bunlar ikili ilişkiler ve aranızda çözeceğiniz konular... Eğer çözemiyorsanız da polis var, mahkeme var... Yaparsınız şikayetinizi, beklersiniz sonucunu...
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Anlayacağınız ben Güzin Abla değil, her şeyden önce muhabirim... Beni anlayışla karşılayacağınızı umuyor ve saygılarımı sunuyorum...
 

12 Ocak 2012 Perşembe

AH BE SALİM, NİCE OLACAK HALİN(!) (köşe yazımın tam metni)

CHP’li Eczacı Sevil Güven, partisinden sahte imza ile kaydının silindiğini, askıya çıkarılan listelerde isminin bulunmaması nedeniyle yaptığı sorgulama sonucu öğrendi.
Yılların CHP’lisi Sevil Güven, kendi tabiri ile ‘Bizans oyunları’ ile partisinden istifa ettirilmeye çalışıldığını öne sürdü ve bu şekilde davrananlara pabuç bırakmayacağının da altını çizerek, gerekeni yapacağını belirtti.
Anlayacağınız bu sefer Salim Yatıkçı ve Yönetimi sert kayaya çarptı… Diğer siyasi parti temsilcileri ve karşıtlarından gelen eleştirilere, köşeye sıkıştığında en son ‘Polemiğe girmek istemiyorum’ diye yanıt veren CHP İlçe Başkanı Salim Yatıkçı, partilisinden gelen eleştiriyi ise “Sevil Güven’in istifa dilekçesi ile ilgili Yönetim Kurulu kararını iadeli taahhütlü olarak kendisine gönderdik. Bizim bu süreçte izlediğimiz yol partimizin tüzük ve yönetmeliği doğrultusunda izlediğimiz yoldur.” şeklindeki iki cümle ile kestirdi…
Ancak Salim Yatıkçı, bir noktayı atladı… Karşısındaki bayandı… Hem de öyle böyle değil… Tahsilli, görmüş geçirmiş, mesleğinde başarılı ve çalışkan… Siyasetin de anasını bellemiş biri… Yol yordam bilen, karşıdan gelecek her türlü dalavereye hazırlıklı… Ayakları yere basan… Kimseye eyvallahı olmayan… Anlayacağınız her şeyden önce aklı başında ve tuttuğunu koparan bir bayan… Ve CHP’de Salim Yatıkçı’nın ‘S’si bile yokken, bayrağı da sallayan, direklere de çıkan, meydanlarda nara atan, göğsünü gere gere partisini savunan…
      Sayın Yatıkçı, benim öyle siyasetten falan anladığım yok… Hatta son dönemde erkeklere yönelik yazdığım ve Keşan’ın kadınlar tarafından yönetilmesini önerdiğim yazılarımdan sonra birçok kişi siyasete atılıp, Belediye Başkanlığına aday olacağımı düşünmüşler… Böyle bir düşüncemin olmadığını bu yönde yapılan görüşlere cevap vererek açıklıyorum ama soramayıp kafasında soru işareti olanlara da hazır konu kadınlara gelmişken yanıt vereyim: Evet… Keşan’ın Keşan olması için kadınların yönetmesi şart… Ama ben mesleğime ömrüm yettiği sürece devam edecek ve gözlemlediğim yanlışlıkları kadın-erkek; Kaymakam-Başkan; ağam-paşam demeden eleştirmeye devam edeceğim… Başka da bir düşüncem ve idealim yok…
Evet… Sayın Yatıkçı, yine size ve Güven’e dönersek…
Kadının fendi herkesin bildiği üzere erkekleri yendi… Karşınızdakinin bir bayan olması nedeniyle zaten müsabakaya otomatikman 1-0 mağlup başladınız…
Ve yine erkeklerin işinde ne kadar umursamaz olduğunu bir kez daha kanıtladınız… Partinize gelen sahte imzalı dilekçeyi, bir telefon kadar yakın olan partilinize ulaşma zahmetine katlanmadan dikkate alıp, üyeliğine son verilmesine çanak tuttunuz…
Ve yine rakip partilileriniz sizin üyelerinize göz dikip, kapılarına kadar giderek, partilerine çekmeye çalışırken; siz evinizin içindekileri dışarı atıp, kapıları kapadınız… Demokrasiyi en çok savunan CHP’nin, Keşan’da demokrasiden ne kadar uzak olduğunu gösterdiniz…
Sevil Güven’in kaydının silinmesinin ardından, benzer durumdan kaydı silinen diğer kişilerin de yakında mağduriyetlerini kamuoyu ile paylaşacağının bilgisi tarafıma iletildi.
Bundan sonra ancak size ‘Ah be Salim, nice olacak halin(!)’ demekten ve her önünüze gelen postayı incelemeden dikkate almamanız gerektiği tavsiyesinde bulunmaktan başka bir sözüm kalmıyor…

AH BE SALİM, NİCE OLACAK HALİN(!)

AH BE SALİM, NİCE OLACAK HALİN(!) başlıklı köşe yazımın tam metnini Önder Gazetesinin yarınki (13 Ocak 2012) tarihli sayısında bulabilirsiniz...

::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::.
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Ancak Salim Yatıkçı, bir noktayı atladı… Karşısındaki bayandı… Hem de öyle böyle değil… Tahsilli, görmüş geçirmiş, mesleğinde başarılı ve çalışkan… Siyasetin de anasını bellemiş biri… Yol yordam bilen, karşıdan gelecek her türlü dalavereye hazırlıklı… Ayakları yere basan… Kimseye eyvallahı olmayan… Anlayacağınız her şeyden önce aklı başında ve tuttuğunu koparan bir bayan… Ve CHP’de Salim Yatıkçı’nın ‘S’si bile yokken, bayrağı da sallayan, direklere de çıkan, meydanlarda nara atan, göğsünü gere gere partisini savunan…
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::.
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Bundan sonra ancak size ‘Ah be Salim, nice olacak halin(!)’ demekten ve her önünüze gelen postayı incelemeden dikkate almamanız gerektiği tavsiyesinde bulunmaktan başka bir sözüm kalmıyor…

Tam metin yarınki sayımızda... Önder Gazetesini izlemeye devam edin...

11 Ocak 2012 Çarşamba

ALMADAN VERMEK ALLAH’A MAHSUS…

TOKİ konutlarına başvuru tarihi ve şartları, dün de Keşan’ın gündemindeydi…

Haberin çıktığı gün elimizde hiç gazetede kalmazken, dün gazetemize gelerek, haberin çıktığı 10 Ocak 2012 tarihli gazetemizi isteyen vatandaşlarımızı da geri çevirmek zorunda kaldık…

Telefon ederek ve bizzat gelerek bilgi almaya çalışan vatandaşımın da TOKİ konutları ile ilgili duyduğu heyecana bizzat şahit oldum…

Ancak yine dün farklı gelişmeler yaşandı vatandaşımla aramda… Birçoğu ‘işin içine torpil girer mi acaba’ diye endişesini dile getirdi…

Müneccim değilim ama fallarımı dikkate alanlar da çoğunlukta… TOKİ konutları, iktidar partisinin Türkiye genelinde en çok rağbet gören projelerinin başında geliyor… Bu devirde kira öder gibi taksit ödeyerek ev sahibi olmak kaç kula nasip olur…

504 konut için sadece benim tanıdığım ve önceki gün bizzat 07.30’da bankanın kapısına dikileceğini belirten yaklaşık 300 kişi oldu… Dün arayanları da dikkate alırsak… kontenjan doldu…
Hani benim tanımadığım ve irtibata geçemediğim kişiler…
Hani TOKİ konutlarına başvuru tarihini dört gözle bekleyenler… Anlayacağınız nereden bakarsanız 5 bin kişi rahat başvuracak…

Eee iktidar partisinin böyle önemli ve büyük projesinde de tabii ki iktidarın yakınında olanlar yer alacak… AK Partili olmayanlar kura torbasında özel olarak açılan delikten aşağıya düşecek(!); AK Partili olanlar da konutlara yerleşecek…

Süre daralıyor… Şunun şurasında 30 Ocak’a sadece sayılı günler kaldı… Bence AK Partili olmanın şimdi tam zamanı… Hani bir söz vardır ‘Almadan Vermek Allah’a mahsus’ diye…

ALMADAN VERMEK ALLAH’A MAHSUS…

“ALMADAN VERMEK ALLAH’A MAHSUS…” başlıklı köşe yazımın tam metni Önder gazetesinin yarınki (12 Ocak 2012) sayısında…

::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Ancak yine dün farklı gelişmeler  yaşandı vatandaşımla aramda… Birçoğu ‘işin içine torpil girer mi acaba’ diye endişesini dile getirdi…
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Eee iktidar partisinin böyle önemli ve büyük projesinde de tabii ki iktidarın yakınında olanlar yer alacak… AK Partili olmayanlar kura torbasında özel olarak açılan delikten aşağıya düşecek (!); AK Partili olanlar da TOKİ konutlarına yerleşecek…

Köşe yazımın tam metni gazetemizin yarınki sayısında... Bizi izlemeye devam edin...

10 Ocak 2012 Salı

AK PARTİ İLÇE TEŞKİLATINA BENDEN BİR GOLLL… (köşe yazımın tam metni)

Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından Keşan’da yapımı sürdürülen 504 konut için başvuru tarihi tüm Keşan halkı tarafından bekleniyordu…

Hem bu öyle böyle bir bekleyiş de değildi… Ev sahibi olma hayali kuran vatandaşım başvuru tarihini ve konutların satış fiyatını öğrenebilmek için çalmadık kapı bırakmamıştı…

Keşan Kaymakamlığı, Keşan Belediyesi, TOKİ şantiye yetkilileri, Keşan basını ve siyasi partilere bizzat giderek ve telefon yoluyla bilgi almak çabası içindeydi vatandaşım…

Bloklar yükseliyordu… Neden kayıt tarihi hâlâ belli değildi… Neden yetkili merciler açıklama yapmıyordu… İktidar partisinin İlçe Yönetimi bilmeyecek de kim bilecekti başvuru tarihi ve şartlarını…

Ancak dün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne de denk gelen bir günde, çalışan gazeteci olarak, Keşan halkının heyecanla beklediği haberi “TOKİ konutları için başvurular 30 Ocak’ta alınmaya başlanacak” başlığı ile manşetten vererek, AK Parti Keşan İlçe Teşkilatına ‘Gol’ü attım… Bu öyle bir goldü ki kalede de kimse yoktu(!)

AK Parti Keşan İlçe Teşkilatı, haberi Önder gazetesinden öğrenmiş ve heyecanla beklenen bir haberi kamuoyuna duyurmadığı için manşeti kaçırmıştı(!)

Dün telefonumdan bana ulaşan birçok vatandaşım daha detaylı bilgi isterken, bir vatandaşım da haberin bir tek Önder gazetesinde yer alması nedeniyle şüphesini dile getirdi ve ‘Doğru mu?’ diye sordu… Her şeyden önce 50 yıllık bir gazete, manşetten değil, hiçbir sayfasında yalan haber vermez… Eğer bir yalan varsa, o da TOKİ yetkililerinin yalanıdır… Ben ve gazetedeki diğer arkadaşlarımız, başvuru tarihi ve diğer bilgileri yetkilinin ağzından duyduk ve kayda aldık… Haber bilgisinde hata yapmamak için de yetkilinin ağzından verilen bilgiyi en az 10 kez dinleyip, harfiyen yazdım… O nedenle, çok saygıdeğer vatandaşım; eğer ortada bir yalan varsa o benden değil, yetkiliden kaynaklanan bir yalandır ki sanmıyorum, bize bu haberi bağışlayan hanımefendi de bizzat dosyayı açıp okuyarak bilgileri aktardı…

Yani anlayacağınız haber de doğru, gol de doğru…

Ama 1 golle kalmak ne bana ne de gazeteciliğime yakışır… 2. golümü de atayım da rahatlayayım… Hazır konu TOKİ konutları iken yine vatandaşım tarafından dün bana iletilen soruya da cevap vereyim…

Keşanlı hemşehrilerim… 30 Ocak 2012 Pazartesi günü bankanın kapısına 07.30’da gitmenize gerek yok… İlk kayıt olana öncelik gibi bir durum söz konusu değil… Bütün müracaatlar alınacak… 30 bin kişi müracaat etse kabul edilecek… Ama sonuçta kura çekilecek ve bu müracaatlardan sadece 504 kişi mükâfatlandırılacak ve ev sahibi olmaya hak kazanacak… Müracaat için başvuru süresi verilecek ve o süre içinde kim başvurursa başvursun kabul edilecek… En az 5 yıldır Keşan’da ikamet ediyor olma şartını da sakın göz ardı etmeyin…

Bundan sonra gol sırasını AK Parti Keşan İlçe Teşkilatına bırakıyorum… Müracaatların hangi devlet bankasından kabul edileceğini de siz kamuoyuyla paylaşın… Yandan yundan da olsa bana karşı bir golünüz olsun(!)…

AK PARTİ İLÇE TEŞKİLATINA BENDEN BİR GOLLL…

"AK PARTİ İLÇE TEŞKİLATINA BENDEN BİR GOLLL…" başlıklı köşe yazımın tam metnini Önder gazetesinin yarınki (11 Ocak 2012) tarihli sayısında bulabilirsiniz...


:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününe de denk gelen bir günde çalışan gazeteci olarak, Keşan halkının heyecanla beklediği haberi “TOKİ konutları için başvurular 30 Ocak’ta başlanacak” başlığı ile manşetten vererek, AK Parti Keşan İlçe Teşkilatına ‘Gol’ü attım… Bu öyle bir goldü ki kalede de kimse yoktu(!)

::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Bundan sonra gol sırasını AK Parti Keşan İlçe Teşkilatına bırakıyorum… Müracaatların hangi devlet bankasından kabul edileceğini de siz kamuoyuyla paylaşın… Yandan yundan da olsa bana karşı bir golünüz olsun (!)…

KÖŞE YAZIMIN TAM METNİ VE 2. GOLÜM YARINKİ ÖNDER GAZETESİNDE... BİZİ İZLEMEYE DEVAM EDİN....



9 Ocak 2012 Pazartesi

FENERBAHÇELİ SPORCULAR KADAR OLAMAYACAK MIYIZ?..

Kamp yapmak üzere Antalya’nın Alanya ilçesine giden Keşanspor kafilesini taşıyan otobüsün, 7 Ocak 2012 Cumartesi günü saat 13.30 sıralarında Antalya’nın Korkuteli ilçesi yakınlarında kaza yapması sonucu, futbolcular Can Çetinkaya ve Güner Yıldız hayatını kaybetti, 21 kişi de yaralandı.

Kaza haberinin duyulmasıyla birlikte Keşan yasa boğuldu… Haberi duyan vatandaşlarımızın bir kısmı Keşanspor Kulübüne bizzat gelirken, bir kısmı da telefonla bilgi almaya çalıştı. Öyle de ya da böyle 7’den 70’e Keşan’da yaşayan ve Keşan’la bağlantısı olan herkes iletişim haline geçip, üzüntüsünü paylaştı ve acının büyük olmaması dileğinde bulundu...

Bu arada Keşan Kaymakamı Ahmet Narinoğlu, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, Keşan eski kaymakamı ve Mersin Vali Yardımcısı Metin Borazan ile kulübün eski yöneticileri hem bilgi hem de kazazedelere yardım amacıyla ulaşabilecekleri tüm mercilerle irtibata geçti…

Keşanlılar, Keşansporlu futbolcular için kenetlendi…

Dün bana verilen bilgide Fenerbahçeli futbolcular tarafından yine dün akşam oynanacak Fenerbahçe-Gaziantepspor maçında Keşanspor Kulübü adına bağış toplanacağı kaydedildi…

Doğrusu duygulandım… Örnek ve yapılması gereken bir davranıştı… Aynı şeyi Keşanlı büyüklerimizin de mutlaka yapacağını ancak acımızın henüz çok yeni olması nedeniyle harekete geçmemiş olabileceklerini düşündüm…

Keşanspor Kulübü hakkını dondurup, bu dönem sahaya çıkmayacak olabilir… Yine Türkiye Futbol Federasyonundan destek alabilir… Ve yine Fenerbahçeli futbolcuların desteği bulunabilir… Ama bizim Keşanlılar olarak Keşan’ımızın takımına sahip çıkmamız ve Keşan’da bir kurum ya da kuruluşun öncülük etmesiyle bağış kampanyası düzenlememiz gerekir…

Her yere yeten, her etkinlikte bulunan, her yerde sesini duyuran Keşanlılar, tüm Türkiye’de yankı uyandıran böyle bir acı ve yaşanan felaket için ‘Fenerbahçeli sporcular kadar olamayacak mıyız?..’

FENERBAHÇELİ SPORCULAR KADAR OLAMAYACAK MIYIZ?..

FENERBAHÇELİ SPORCULAR KADAR OLAMAYACAK MIYIZ?.. başlıklı köşe ın tam metnini Önder Gazetesi'nin yarınki (10 Ocak 2012) tarihli sayısında bulabilirsiniz



Kamp yapmak üzere Antalya’nın Alanya ilçesine giden Keşanspor kafilesini taşıyan otobüsün, 7 Ocak 2012 Cumartesi günü saat 13.30 sıralarında Antalya’nın Korkuteli ilçesi yakınlarında kaza yapması sonucu, futbolcular Can Çetinkaya ve Güner Yıldız hayatını kaybetti, 21 kişi de yaralandı.

......................................................................................................................................
......................................................................................................................................
......................................................................................................................................

Keşanspor Kulübü hakkını dondurup, bu dönem sahaya çıkmayacak olabilir… Yine Türkiye Futbol Federasyonundan destek alabilir… Ve yine Fenerbahçeli futbolcuların desteği bulunabilir… Ama bizim Keşanlılar olarak Keşan’ımızın takımına sahip çıkmamız ve Keşan’da bir kurum ya da kuruluşun öncülük etmesiyle bağış kampanyası düzenlememiz gerekir…
Her yere yeten, her etkinlikte bulunan, her yerde sesini duyuran Keşanlılar, tüm Türkiye’de yankı uyandıran böyle bir acı ve yaşanan felaket için ‘Fenerbahçeli sporcular kadar olamayacak mıyız?..’